Ozan Önen, yaklaşık 20 metre derinlikte kendi boyu kadar avladığı yaklaşık 100 kilo ağırlığındaki orkinos ile bir hatıra fotoğrafı da çektirmeyi ihmal etmedi.
Ozan Önen bu avı şöyle anlattı; “Geçtiğimiz hafta sonu, klasik bir av günü geçiriyordum. Yaklaşık 2 saat kadar dalmış, 3 farklı noktaya bakmıştım. Lodos öncesi şartlar (su ısısı, görüş, akıntı vs.) çok iyiydi. Dalıyor, çıkıyor, fakat balık göremiyordum. Bölge değiştirerek farklı bir lokasyona geldim. Dalmayı düşündüğüm noktaya yaklaşırken bot kaptanım Ahmet Abi, ‘Farklı bir yere dalsana’ dedi. O nokta da aklımda olan bir yerdi ve zaten dalacaktım. ‘Madem içinden öyle geçti önce oraya gidelim’ dedim. Düşündüğüm yerden vazgeçip Ahmet Abi’min dediği yere gittik. Hazırlanıp suya indim. Su cam gibi, 20 mt. den fazla görüş vardı. Bildiğim bir yerdi ve uygun bir noktaya dalışımı yaptım. Klasik bir dalıştı ve Akya olma ihtimalini düşünerek bekliyordum. Hiç hareket yoktu ve çok cansızdı. Bir anda hafif çapraz üstümden bir anda belirdi. Saniyelik bir kararla atış yaptım ve çok iyi bir noktadan vurmayı başardım. Şiş yumuşak yerinden girmiş sert kısmından çıkmıştı. Çift kelebek şişimin balığa oturduğunu net olarak gördüm. Hızlıca yukarı çıkmaya başladım ve bu arada balığın tepkisine bakıyordum.”
Daha sonra gelişen olaylar için şu ifadeleri kullandı; “Asıl macera bundan sonra başladı. Balık beni büyük bir güçle çekmeye başladı. Makara ipim yaklaşık 70 mt idi ve neredeyse tamamı açıldı. Ki bu arada olabildiğince sıkı tutuyor balığın çektiği yöne doğru palet vuruyordum. Amacım ilk darbeyi hafifletmek, ilk an da malzemeye binen gücü kısmen düşürmekti. İlk yarım saat çok sert ve güçlü çekti. Eldivenlerim parçalanmış, parmaklarımda kesikler oluşmuştu. Balık beni derin suya çekmiş (50 mt civarı) ve sanki biraz yorulmuştu. Çekme hızı düşmüş ama direnci hiç düşmemişti. Makara ipime yüklendiğimde aynı gücü hissediyordum. Bu durum saatlerce bu şekilde sürdü. Zaman geçiyor fakat balık tükenmiyordu. Yanımda 2. bir dalgıç olmadığı için 2. atışı da benim yapmam gerekiyordu fakat fırsat yakalayamıyordum. Balığın yorulup, zıpkınımı bota verip 2. zıpkını alıp tekrar atış yapmam gerekiyordu. Bunu 2-2.5 saatin sonunda denemeye başladım. Bot kaptanım bana sürekli destek verse de hava şartları ve balığın direncinden dolayı zıpkınımı bota vermek riskliydi. Lodos şiddetliyi ve balık aykırı yöne çektiğinde ipim kopabilirdi. Denemelerim sonuçsuz kalıyor 2. zıpkını aldığım anlarda balık yükleniyor ve hamle yapmaktan vazgeçiyordum. 4-5 kez zıpkınımı kaptanıma verip sonrasında geri almak zorunda kaldım. Amacım kendimi şamandıra gibi kullanıp balığı tüketmekti fakat bu olmuyordu. İnanılmaz bir şekilde mücadele ediyor ve pes etmeyecek gibi benimle savaşıyordu. Tabi bu geçen sürede özellikle makara ipimin bittiği anlarda kırılma anları yaşadım. Balık beni 4-5 kez 10-12 mt. derinliğe kadar çekti. Yüklendiği anlarda soğukkanlı ve kontrollü olmaya çalışıyordum fakat biraz daha çekse belki de vazgeçip makara ipimi kesecektim. Bu noktaya geldikten sonra bırakmak istemiyordum ve mücadeleye devam ediyordum. Sürekli avıma odaklanmış ve hata yapmamaya çalışıyordum. Mücadelenin ilk saatleri içinde balığın verdiği boşluklarda makara ipimi toplayabildiğim kadar topluyor tekrar yüklendiğinde tekrar salıyordum. Bir ara makara ipinin sol bileğime sarıldığını ve neredeyse düğüm olduğunu fark ettim. O an avın içinde yaşadığım en riskli andı. Neyse ki balık o sırada yüklenmemiş bende hızlıca o durumdan kendimi kurtarmıştım.”
Biliyordum ki yorulacaktı ve ben kazanacaktım şeklinde artık finale geldiğini anlayan Ozan Önen o durumu şöyle anlattı; “3 saat geçmiş ikimizde çok yorulmuştuk. Palet vurmaktan ayak bileklerim yara olmuş ellerimdeki kesiklerin acısı tuzlu suyla beraber direncimi düşürüyordu ama pes etmeye niyetim yoktu. Biliyordum ki yorulacaktı ve ben kazanacaktım. Çünkü her şey istediğim gibi olmuş şartlar benim lehimeydi. Artık sonlara yaklaşmış balığı görüş mesafeme sokmuştum. Direnci düşmüş ve tükenmişti. Daha önceki denemelerimde 20-25 mt. arası dalışlar yaptım ama balığa yaklaşamamıştım. Çok akıllıydı ve ben yaklaşmaya çalıştıkça o mesafeyi koruyordu. Ama artık pes etmek üzereydi, bunu biliyordum.
2. atışımı zor yaklaştığım için kuyruk kısmına yapmaya karar verdim. Amacım yüzme direncini daha da düşürmekti ve düşündüğüm gibi de oldu. 2. atış sonrası daha da yorulmuş artık kucaklaşmaya çok az kalmıştı. Garantiye almak için 3. atışımı da kafaya yaparak avımı öldürdüm. Sonrasında mutluluğun tarifi yok.”
Önen daha sonra yaşadıklarını şöyle anlattı; “Yaşadığım en özel anlardan biriydi ve bir balıkla hiç bu kadar mücadele etmemiştim. 2016 yılında vurmuş olduğum ve hala Türkiye rekoru olan yaklaşık 130 Kg luk orkinos avımdan daha çok sevinmiştim. Balığı tartma şansımız olmadı ama 100-110 Kg arasında olduğunu tecrübelerime dayanarak söyleyebilirim. Bu avın başından sonuna kadar yanımda olan bot kaptanım Ahmet Abi'me ayrıca sonsuz teşekkür ederim. Ayrıca balığın kesimi ve parçalama sırasında baş aktör olan Burak Abi'me teşekkürü borç bilirim. Av etini onlarca kişiyle paylaşmış olmam beni extra mutlu etmiştir. Ben bu spora gönül verdim ve en iyisini yapmaya çalışıyorum. Gelecek nesillere iyi örnek olabilmek, tecrübelerimi aktarabilmek en büyük motivasyonum.
Denizi ve doğayı seven, saygı duyan tüm dostlara selam olsun.”

Hasan Sami Er