Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Aydoğdu Coronavirüs sürecinde belki de göz ardı edilen çok önemli bir konuyu gündeme taşıdı.

Hava kirliliğine ve küresel ısınmaya neden olan unsurlar ve bu unsurların yaratacağı ekolojik sıkıntıları gündeme getiren Aydoğdu aslında Dünyanın kaderini belirleyecek çok önemli bir konuyu gündeme taşımış oldu. Hava kirliliği yaratan karbon salınımlarının Dünya’da soluduğumuz havayı tehdit ettiğini ve aynı zamanda da küresel ısınmaya neden olduğunu ifade eden Aydoğdu, kurtuluşun temiz ve yenilenebilir enerjide olduğunun altını çizdi. Coronavirüs nedeni ile birçok kısıtlama ve yasakların gündemde olduğu bu günlerde Aydoğdu hava kirliliği yaratan karbon salınımı konusunda bazı kısıtlamaların gelmesi ihtimalinin olduğunu söyledi. Aydoğdu, “ÇTSO olarak doğal ve yenilenebilir enerji sistemlerini geleceğimiz için önemsiyoruz” dedi.

“KARBON SALINIMLARININ AZALTILMAMASI CİDDİ TEHLİKE”
ÇTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Murat Aydoğdu Coronavirüs süreci yaşadığımız bugünlerde başka bir tehlikeye dikkat çekti. Dünyanın havasını kirleten karbon salınımlarının bir an önce azaltılmaması durumunda soluduğumuz havanın ciddi bir tehlike olacağını ve küresel ısınmanın hızını da arttırarak ekolojik bir felakete sebep olabileceğini söyledi. Aydoğdu karbon salınımı konusunda yaptığı açıklamasında, “Birleşmiş Milletler’e göre 2020 yılında 2019‘a göre yüzde 7 daha az karbon salınımı gerçekleşti ve yine BM’ye göre 2030 yılına kadar her sene karbon salınımını yüzde 7,6 azaltmaz isek bizi ekolojik bir felaket bekliyor. Rakamlar ile olayı daha da net anlatmak istiyorum. 2019 yılında insanoğlu havaya 100 birimlik karbon salınımı yaptı, Covid 19 virüsü ve Pandemi ile bu salınım 93 birime düştü. BM 2021 yılı için bu miktarı yaklaşık 86 birime düşürmemiz gerektiğini söylüyor. 2022 yılı için bu rakamın 80 seviyelerine düşmesi gerekiyor. Yani şu demek oluyor ki; belki ileride karbon salınımı içinde bazı kısıtlamalar ile karşılaşabiliriz. Bizim için en büyük felaket küresel ısınma. Peki bu durumda nasıl hareket etmemiz lazım? Önümüzdeki 10 yıl boyunca her yıl yüzde 7 karbon salınımını azaltmak için gittikçe artan enerji ihtiyacını kömür yakarak ya da petrol tüketerek sağlamamız mümkün değil. Burada önümüze tek seçenek çıkıyor alternatif enerji kaynaklarını kullanmak.  Bu alternatif enerji kaynaklarının en büyük özelliği doğal yollardan elde edildiği için yenilenebilir olması. Güneş enerjisi, akarsu ve dalgaların kinetik enerjisi, rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji ve biokütle enerjisi en bilinen alternatif enerji kaynaklarıdır” dedi.

“ÇTSO OLARAK DOĞAL VE YENİLENEBİLİR ENERJİ SİSTEMLERİNİ GELECEĞİMİZ İÇİN ÖNEMSİYORUZ”
Doğal ve yenilenebilir enerjinin karbon salınımı ve karbon salınımının etkileri olan küresel ısınma başta olmak üzere ortaya çıkardığı ekolojik felaketlerin önüne geçirilmesinde çok önemli bir  alternatif enerji sistemleri olduğunu belirten Aydoğdu, “Bu bağlamda hem örnek olmak, hem de öncülük etmek adına Çanakkale Ticaret ve Sanayi odamız binasının enerjisini karşılamak için güneş enerji santrali çalışmalarına başladığımızı belirtmek isterim. Yine Ayvacık da kurulacak olan jeotermal enerji ile ısıtmalı sera organize sanayi bölgesini çok önemsediğimizi belirtmek istiyorum. Ayvacık Tuzla’da hayata geçirilmesi planlanan Jeotermal enerji ile ısıtmalı sera OSB için Valilik bünyesinde toplantılar düzenleniyor. Son toplantıyı da Odamızda gerçekleştirdik ve kurulma aşamasına geldik. Tarım ürünlerimizin ihracatına ivme kazandırması, uygun fiyatlarla tüketiciye ulaşmasına da katkı sağlayacak bu projenin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. ÇTSO olarak 1 pay ile Müteşebbis Heyette yer alacağız.  Karbon salınımı düşük eko-evlerin eko-şehirlere; eko-şehirlerin eko ülkelere dönüşmesi için yapılan çalışmaların hızlanmasının zamanı artık gelmiştir. Ekosistemin devamlılığı için gerçekleştirilecek her çaba gelecek nesillerin güvenliği için gereklidir “ dedi.

“DÜNYADA KARBON SALINIMI KONUSUNA DUYARSIZ KALMIYOR”
Dünya’nın da karbon salınımının olumsuz etkilerine duyarsız kalmadığının da altını çizen Aydoğdu, “Avrupa Birliği 2021 yılı başından itibaren ithalatta karbon vergisi uygulamayı hedeflemektedir. Karbon vergisi ihracatçılardan alınacaktır. Eğer ihracatçı AB'nin istediği sürdürülebilirlik koşullarını sağlamış ise karbon vergisi ödemeyecektir. Veya koşulları sağlama miktarına göre farklı oranlarda karbon vergisi ödeyecektir. Avrupalı ithalatçılar da doğal olarak karbon vergisi ödemeyecek ve sürdürülebilirlik koşullarını sağlamış olan üreticilerden ithalat yapacaktır. İhracatçı firmalar Avrupa Standartlarına uyumu gösteren CE ürün belgeleri gibi sürdürülebilirlik koşullarına uyumu gösteren belgeler alacaktır. AB karbon vergisi hazırlıklarına başlamış olup 2020 yılı ekim ayında düzenlemeyi yasalaştırmayı hedeflemektedir” diye konuştu.

“TÜRKİYE İHRACATTA, KARBON SALINIMI VERGİSİ KONUSUNDA AVANTAJLI DURUMA GEÇECEK”
Avrupa’nın uygulamaya geçirmeyi planladığı karbon vergisi konusunda Türkiye’nin avantajlı, olacağının da altını çizen Aydoğdu, “ Bugün 1 konteyner Çin’den AB ‘ye yaklaşık 35/40 günde giderken  Türkiye’den AB’ye bu süre 6/7 gündür. Bu da ulaşım ve lojistikte karbon salınımı açısından Türkiye’yi avantajlı kılmaktadır. Türkiye önümüzdeki yıllarda AB pazarı için önemli üretim üssü haline gelecektir” dedi.

“HEDEFİMİZ ÇANAKKALE’NİN DOĞAL GÜZELLİKLERİNİ BOZMADAN YENİ NESİLLERE AKTARMAK OLSUN”
Çanakkale’nin gelişen süreçte avantajlarını kullanarak daha da ön plana çıkması gerektiğini de belirten Aydoğdu, “Çanakkale Köprüsü bu yılın sonunda araç trafiğine açılması planlanmaktadır. Çevre yollarının da tamamlanmasıyla birlikte Çanakkale’nin stratejik önemi çok daha fazla artacaktır. İstanbul Havalimanına yaklaşık iki saat içinde ulaşılacak, önemli şehirler, limanlar ve Avrupa sınırına çok daha yakın olacaktır. Çanakkale’de uygulanacak organik tarım projelerinin eko-turizm ile desteklenmesi de çok önemlidir. Zengin doğal yapısı, tarihi ve kültürel kaynakları nedeniyle Çanakkale örnek çalışmalara ev sahipliği yapacaktır. Eko-turizme dönük yatırımlar, ekolojik köy projelerimiz eko-turizminin önemini arttıracaktır. Ancak tarihi ve doğal güzelliklerin gelecek nesillere bozulmadan aktarılması için gereken hassasiyet gösterilmelidir” dedi.

“KARBON SALINIMININ ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN ALIŞKANLIKLARIMIZI DEĞİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”
Karbon salınımının düşürülmesi konusunda yapılması öngörülen çalışmalar ile ilgili önerilerini de sıralayan Aydoğdu, “Karbon salınımının düşürecek çalışmalar günümüzde ciddi anlamda ön plana çıkıyor. Karbon salınımını düşürecek önlemler konusunda bence “Elektrik enerjisi sağlayan güneş panellerinin ya da rüzgâr türbinlerinin yaygınlaştırılması başta olmak üzere, Kısa mesafelerde, şahsi araçların yerine toplu taşıma araçlarının tercih edilmesi, Yağmur suyundan olabildiğince yararlanmak adına yapılabilecek çalışmalar (su hasadı, suyun depolanarak binalarda ve bahçelerde kullanımı), Doğalgazlı evlerde oturanlar için, elektrikli su ısıtıcıları yerine ocağın kullanılması, Tarım arazilerinin toplulaştırılmasındaki süreçlerin kısaltılması (traktörlerin yakıt tüketiminin azalması için), Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik desteklemelerin arttırılması, Yenilenebilir enerji kaynaklarından biri olan biyoyakıtların, fosil yakıtlar yerine kullanımı, Bisiklet kullanımını arttırmak, ve elektrikli araçların kullanımının teşvik edilmesi başlıca yapması gereken çalışmaların başında geliyor” dedi.

Özel Haber: Ogün İnal