.

 
Maşallah Ramazan her sene erkenden geliveriyor. Satış ve pazarlama sektörü olmasa farkına bile varmayacağız. Gazlı içecek reklamları, çeşitli gıda reklamları aldı başını gidiyor. Milletimiz özene bezene alış veriş yapıyor. Kıtlık gelecekmiş gibi bir hava var.
Hep deriz ya mübarek Ramazan bereketiyle gelir. Bir bolluk yaşanır sofralarda. Akşama kadar aç susuz kalan insanımız, sanki açlığın susuzluğun acısını çıkarırcasına iftarda masayı donatır. Tuzluk koyacak yer kalmaz neredeyse. Oysa bu düşüncelerle varılan Ramazan, Ramazan olmaktan uzaklaşıyor bir yerde. Oruç ibadetinin ruhu kayboluyor farkında olmadan. Ramazanın, haliyle orucun ruhunda, açlığı ve açlığın insana yüklediklerini duyumsatmak var. Bir öğlen yemeği yemeyince israfa kaçan iftara yumulmamak gerekiyor. İftar şenliği açın ve açlığın hallerini anlayabilmeyi unutturmamalıdır.
İftar davetleri israfın en sık yaşandığı yerler. Özellikle çeşitli sektörlerin çalışanlarına ve davetlilerine verdiği iftarlarda bir kuş sütü eksik kalıyor. Lokanta ve kafeteryalarda tertiplenen bu organizasyonlarda sunulan yemekler, kesinlikle iftara gelenlerin iki katını doyurmaya yeter de artar bile. Gerçekte Ramazan ayının ruhuna aykırı olan bu davet ve ikramları götürmekte zorlanan insanımız, bırakın orucun felsefesine aykırı oluşları görmeyi, ne yazık ki israfın da farkına varamıyor.
Ramazan ayında insanlarımız oruçlu olmanın verdiği açlık hissiyle hiç doymayacağını zannediyor. Akşama yiyeceklerinin hesabıyla gününü geçirebiliyor. Oysa oruçlu iken en fazla düşünülmesi gereken açlık terbiyesi içinde, yaşamlarını sürdürenlerin hallerini hissetmektir. Akşama ne yiyeceğinden ziyade neler paylaşabileceğinin hesabını yapmak mutlaka ruha daha bir güzellik katacaktır.
Ramazan’da sofralar bereketlenir derken, temelde çeşidi artar. Yine eskiye dair geleneklere bakıldığında, paylaşım çok yüksektir. İftar hemen herkesin ortak etkinliklerinden olduğundan ve zamanlaması denk düştüğünden paylaşmak daha kolaydır. Ocakta pişen yemekten konu komşuya ikram edildiğinde, en azından yemeğimizi yemiştik cevabını alma ihtimali yoktur. Bu nedenle paylaşmak daha rahattır. Eskiye dair geleneklerde birlikte yemekler de yaygındır. Ama hiçbir zaman abartı yoktur. Günümüzde verilen davetlerde neredeyse düellolar yaşanıyor. Aslında herkes doyuyor. Ama doymanın ötesine geçen eleştirel duruşlar ne yazık ki, bu kültürümüzü de yok etmek üzere.
Eskiden camilerimizde konak vardı. İftar cemaatle yapılırdı. Hemen her akşam bir eve konak sırası gelir ve yaptığı yemeklerden camiye gönderirdi. Cemaatin çokluğuna göre bir veya iki sofra yapılırdı, birlikte muhabbetle yenirdi. Yemeklerin tadı bir başka olurdu. Günümüzde de daha gelişmiş geleneklerle iftarlar devam ediyor. Ruhu biraz değişmiş olsa da memnun ve mutlu olanlarımız vardır mutlaka.
İftar çadırları aslında birlikte iftar edilen güzel mekânlardan. Hemen bütün belediyeler bu konuda ciddi hizmetler gerçekleştiriyor. Peki, iftar çadırlarında sıra kavgası hiç yakışık oluyor mu? Yemeklerden sonra bir araba dolusu yemek artığına ne demeli? Medeni insanların ibadetleri de güzel oluyor değil mi?