“Eğitim Şart” diye bir slogan üretmiştik milletçe. Cem Yılmaz da yayılmasını sağlamıştı.


“Eğitim Şart” diye bir slogan üretmiştik milletçe.
Cem Yılmaz da yayılmasını sağlamıştı.
.
Bugün her yerde, her zamanda eğitim yapılıyor.
Sabahtan akşama kadar her türlü eğitim var.
Hatta şimdilerde online olanı moda.
Pandemi dolayısı ile bilgisayar karşısına geçen, eğitimin dibine vuruyor.
.
İş, eğitim vermek veya almak değil,
İş, eğitimin etkin olması.
İzleyenin eğitimden bir şeyler kapması.
.
O sebeple “Ben anlattım oldu, bana ne anlasaydı, dinleseydi” mantığı ile bu iş olmuyor.
.
Televizyonlarda onlarca:
“Çevremizi koruyalım”
“Yangınlara dikkat edelim.”
“Aman dikkat!”
Şeklinde sloganlar dolu.
.
Müsilajla ilgili konuşmayan kalmadı.
“Gidiyoruz!”,
“Ölüyoruz!”,
“Bir daha denizi, ‘nah!’ buluruz!”,
“5 sene gider bu iş!”
Diyenler oldu.
.
Çevre kirliliğine dikkatler çekildi.
“Aman ha!” dendi.
.
Belediyeler, Özel İdareler, Şehircilik Müdürlükleri ayağa kalktı.
.
Herkeste bir hassaslaşma,
Bir tedirginlik yaratıldı.
.
Sonra ne oldu?
.
Ben sabah sabah deniz kenarından çuvalla çöp topladım.
.
Bayram tatili dolayısı ile denize gelenlerin bıraktıkları “Çöpleri” utanarak topladım.
İçimden küfretmiş olabilirim, o ayrı.
Ama bir vatandaş olarak topladım.
.
Bu insanlar o kadar ikaza rağmen, umurlarında bile olmadan çöplerini bırakıp gittiler.
.
Biz orada yaşayanlar “Denize ve deniz kenarına sahip çıkarken, dışarıdan denize gelenler bizlerden intikam alırcasına pisletip gidiyorlar”
Tahminim: “Biz de yok, onlarda da olmasın. Pisletelim ki, bizden sonra denize giremesinler” şeklinde bir düşünceye, bir intikam duygusuna sahipler.
.
Ertesi gün geldiklerinde pis bulduklarında Belediyeye “Çalışmıyorlar” şeklinde veryansın edip, akşama giderken kendileri yine pis bırakabiliyorlar.
İlginç değil mi?
.
Hele o gençler?
.
Akşam saatinde başlayan deniz kenarında mehtap seyretme seanslarının yanına, içki de eklenince değme keyiflerine.
.
Kimsenin bir şey dediği yok.
Ancak küfür eder gibi bıraktıkları çöpler, şişeler, kuruyemiş kâğıtları, çerez kabukları insanın ağrına gidiyor.
.
Haliyle kızıyor insan ve açıkça “Allah belanızı versin” demek de istemiyorum.
Bana yakışmaz.
Ancak,
Sizi, Allah’a havale ediyorum.
.
Biz yaşlandık, gidiyoruz.
Dünyada sizler yaşayacaksınız.
Kısaca:
Pislettiğiniz deniz uzun yıllar size hizmet edecek.
Dikkat edin yoksa ileride “Nah!” girersiniz…
.
Bir de şişe kıranlar var ki:
Onlar cinayete teşebbüsten yargılanmalı.
Külüstür araba ile gelen bu şahıslar, (kıt akıllarınca) intikam alırcasına içtikleri içkilerin şişelerini kırıyorlar.
.
Birkaç nara attıktan sonra, patlak egzost ile mahalleyi ayağa kaldırarak gecenin bir yarısı karanlıkta kayboluyorlar.
.
Güvenlik güçlerinin onları yakalamasını, ibretlik cezalar kesmesini bekliyoruz ama nafile.
.
Ne gelen var, ne giden?
.
Kısaca demem o ki:
“Deniz kenarına gelenlere eğitim adı altında önce “Çöp toplama ve toplanılan çöpleri çöp tenekesine atma uygulamaları” adı altında mecburi bir eğitim verilsin.
Bu eğitimi geçebilen denize girmeye hak kazansın.
.
Hem denizler kurtulsun,
Hem de ben, ikide bir böylesi bir yazı yazmaktan kurtulayım.