İnsanımızın yemek kültürü değiştikçe buna bağlı olarak hizmet sektörü de gereğini yapmaktadır.

İnsanımızın yemek kültürü değiştikçe buna bağlı olarak hizmet sektörü de gereğini yapmaktadır.
Fast food türü gıdalar beslenme içinde yerleşmeye başladıkça, lokantada yemek yeme geleneği de gittikçe zayıflamaya başladı. Bundan yirmi otuz sene önce genellikle kuru fasulye, pilav, tas kebabı, kadınbudu köfte gibi sulu yemekler revaçta iken, insanımız artık ayaküstü bir şeyler atıştırıp öğün savmaya başladı. Kebap, pide ve lahmacun öne çıkarken onlar da evlere servise eklenmeye başladı.
Bu gelişmeler mutfaklara bile yansıyor. Aynı zamanda bu kültür toplumun hemen her kesiminde kabul görmeye başladı. Evde, işyerinde veya herhangi bir salonda toplantıda insanlar alo deyip yiyeceği yemeği söyleyebiliyor. Lahmacun, hamburger, tost, ekmek arası köfte, etli pide gibi susuz yiyecekler, mayonezi, tuzu, biberi, ketçapı, hatta salatası ile birlikte geliveriyor.
Yirmi sene sonra bu yeni oluşumlar da yerini bir başka gelişime bırakacaktır mutlaka. Yirmi-otuz sene önce kurusu iyi, pilavı iyi, taskebabını mükemmel yapıyor diye anılan lokantalar şimdi yok. Lahmacunu, etli pidesi, kır pidesiyle anılan ihtisaslaşmış yemek salonları var. Değişimi yakalayan elbette daha iyi hizmet üretecektir.
Hayalet mutfaklar hemen bütün dünyada yayılıyor. Memlekette benzeri bir uygulama başlamış görünüyor. Daha ilerisi gezici mutfak tasarımları da gündeme alınıyor.
Peki, evlere, işyerlerine servis yapan motorize ekiplerin cadde ve sokaklarda nasıl ralli yaptığını fark ettiniz mi? Soğumadan yetiştirmek, ikinci, üçüncü servise yetişebilmek için nasıl mücadele ediyorlar. Trafiği bazen zora soktukları da oluyor. Arabaların arasından zigzag çizerek bir an önce varmak istedikleri yere ulaşmak için adeta uçuruyorlar motosikletleri. Arabanın hemen dibinde belirmeleri ise çoğu zaman insanları korkutuyor. Oysa onlar, tüm trafiği kontrol altında tutup, alıştıkları yolları kısaltmanın hesabını yapıyorlar.
Hemen hiçbir şehirde bisiklet, motosiklet yolu yok. Olan yerlerde de kuralları bilen yok. Normal trafiğin çalıştığı yollarda servis yaptıkları için zor bir iş yapıyorlar aslında. Kış günleri yağmur çamur demeden de aynı görevi büyük bir maharetle yerine getiriyorlar. Bununla birlikte, motosikletlere ayrılmış yolların olmaması, trafikte tehlikeli hareketleri beraberinde getiriyor. Hem araç yolunu hem de yaya yolunu birlikte kullanmaları, endişeleri daha da artırıyor.
Salgın nedeniyle motorize servisler yakında daha da gelişecek. Servisler yoğunlaşacak. Yolların trafiği almadığı yerlerde, araç aralarında gezerek yoluna devam etmeye çalışan motosikletli servis elemanları, aslında hayati risk altında hizmet üretmeye çalışıyorlar. Üstelik araç trafiğinin yoğunlaştığı akşam saatlerinde servisin yoğunlaşması, tehlikeyi daha da artırıyor. Bu işin yasaklanması elbette düşünülemez. İnsanımız istiyor ve hizmet de bedelsiz yerine getiriliyor. Bir tek eksik var. O da bisiklet ve motosiklet yollarının daha kullanışlı hale getirilmesi.