Çanakkale’nin Çan ilçesinde yaşayan yazar Muhammet Yavaş geçtiğimiz sene çıkardığı kadın cinayetlerini anlatan Adı Zeynep kitabının yeni baskısını ve Son çıkan şiir kitabıyla ilgili gazetemize özel değerlendirmelerde bulundu. Yazar Muhammet Yavaş;’’ Çanakkale romanı yazmak istiyorum ama dediğim gibi bu sadece düşünce. Hedefim 30 yaşında 10 kitap yazmış olmak ve bunun için kendimi geliştirmeye devam ediyorum, mizahı da bırakmadım çünkü mizah beni bu yola iten noktada attığım ilk adımdı’’ ifadelerini kullandı.
 
Kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini anlatan Adı Zeynep kitabının yeni baskısıyla ilgili açıklamada bulunan Yazar Yavaş, ‘’İlk baskıya nazaran ikinci baskı biraz değişti. İlk başta kapak değişti. İlk baskıda öldürülen tüm kadınları temsilen tek bir kadın vardı, ikinci baskıda üç kadın var. Üç kadın da bildiğimiz kadınlar. Fatma Şengül, Şule Çet ve Rabia Naz Vatan’ın silüetleri var, arka kapakta da ilk baskıya göre değişiklik yaptık. Arka kapakta öldürülen kadınların isimleriyle İstanbul Sözleşmesi Yaşatır yazıyor, böyle vurgu yaparak sözleşmenin önemini vurgulamak istedik. İlk baskıya göre değişen bir diğer şey de Katledilen Tüm Kadınların ifadesi. Katledilmek yerine Öldürülmek yazarak Öldürülen Tüm Kadınların dedik. İçerikte de bazı bölümlere eklemeler yaparken bazı bölümlerde de çıkarmalar yaptık, editöryal hataları düzenledik, kitap daha sade oldu. Kitabımız bir yarışmaya katılmıştı ve ödül alamayınca çok üzülünce herhalde dedik ödül almaya değer görülmedi, o yüzden düzenlemeler yaptık. Daha sade ve güzel oldu yeni baskı ve 5000 girecek ilk baskı 1000’di. Bu kitabın daha çok dağıtılması anlamına geliyor’’ dedi.
 
Son çıkan şiir kitabıyla ilgili değerlendirmede de bulunan Yazar Yavaş kitabı yazma amacını anlattı. Uzun yıllardan beri kendi çapında şiirler yazdığını belirten Yavaş, ‘’Şiir benim asla iddialı olmadığım bir dal, bu yüzden asla kendime şair de demem denmesini de istemem ancak karalamalarım vardı birkaç kişiye gösterdim çok beğendiler. Bazı edebiyat öğretmenlerine şiirlerimi okuttum kötü olmadığını söylediler, Akademik Analiz Yayınları’nın sahibi Selman Sevim de şiirlerin mutlaka kitap olması gerektiğini belirtti. Fikirlerine değer verdiğim başta Bahar isimli arkadaşım olmak üzere pek çok arkadaşım da şiirlerimi beğenince bastırma girişiminde bulundum. Şiirler arasında lirik, epik ve didaktik şiirler bulunuyor. Bazı durumları eleştirdiğim ve benim muhalif yönümü yansıtan hiciv şiirleri de var. Mesela; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın vatandaşın kafasına çay atmasını da şiirle eleştirmişim, bir vatandaşın orantısız şiddet sonucu ölmesini de şiirle eleştirmişim, Ali’ye atılan son tekmeyi de şiirle eleştirmişim, Kazdağları’nda kesilen ağaçlara tepki gösterilmesini de şiirle eleştirmişim, mesela İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diye de şiirim var artan kadın cinayetlerini eleştiriyor. Memleketim Çan’ı anlatan şiirlerim var. Sevgiliye özlem, aşka özlem, kavuşamamak, umutsuzluk, umut, bekleyiş, vazgeçiş hepsine dair şiirlerim var. Aslında o anki duygu durumumu yansıtıyor şiirler. Eğer ülkedeki siyasi bir olaya kızdıysam bu yansıyor şiirlere, ya da umutluysam hemen umut dolu şiirler geliyor. Eğer karamsarsam bu da dizelere yansıyor. Tuvale içini döken ressam gibi. Ortama göre de değişiyor şiirler. İsmi de Her Şey Çok Güzel Olacak çünkü hem bu adda bir şiirim var, beklemenin güzel olduğunu anlatarak insanı umutla dolduruyor hem de bu bir siyasi slogan. Ömrü muhalefet etmekle geçen insanların, tuttuğu takım maç kaybeden taraftarların, sevdiği kıza kavuşamayan aşıkların, oy verdiği siyasetçiler hep kaybetmiş insanların sloganı. Bir gün her şeyin çok güzel olmasını bekleyen insanların sloganı. O yüzden isim bu. Biliyorum ki bir gün her şey çok güzel olacak. Seven sevdiğine kavuşacak, kavga sürecek, yeryüzü aşkın yüzü olacak, zulüm kaybedecek, zalim yenilecek, proleterya daha huzurlu olacak. O günler yakın’’ dedi.
 
Eski bir gazeteci olarak kitap yazmayı da sürdüreceğini belirten Yavaş, ‘’Flaş bir karar alarak gazetecilik yapmayı bıraktım. Aslında mesleğim ve okuduğum bölüm ama eline telefonu alan herkes gazeteci olabiliyor ve halkımız maalesef ki 50 liraya 100 liraya haber yapan, delilsiz kaynaksız haberler yapıp insanları tehdit eden tiplere itimat ediyor. Ben mesleğimi layıkıyla yapmaya çalışan biriyim ve bu durumda olması beni çok üzüyordu. Dolayısıyla ben gazetecilik yapmak istemedim ama yazarlığa devam edeceğim. Yakın zamanda çeşitli platformlarda yazdığım köşe yazılarımı da ‘Güzel Günler Göreceğiz’ ismiyle kitaplaştıracağım. Hiç unutulmasın diye 18 yıllık iktidarda yaşananları, çekilen acıları, zulümleri de kaleme alacağım. Bunun dışında bir öykü projem var, henüz düşünme aşamasında olan tarihi bir Çanakkale romanı yazmak istiyorum ama dediğim gibi bu sadece düşünce. Hedefim 30 yaşında 10 kitap yazmış olmak ve bunun için kendimi geliştirmeye devam ediyorum, mizahı da bırakmadım çünkü mizah beni bu yola iten noktada attığım ilk adımdı’’ ifadelerini kullandı.
 
İbrahim Akın Kazancı