İklim değişikliklerinin etkilerinin yoğun bir şekilde görüldüğü zamanlarda iklim ve küresel ısınma ve bunun tarıma, yaşama ve insana etkilerini Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Hicri Nalbant İşte Çanakkale Gazetesi için değerlendirdi.

İklim değişikliğinin etkilerinin her geçen gün hissedildiği Türkiye hava sıcaklarının da etkisiyle,  bir yandan yangınlarla mücadele ederken, diğer yandan sel baskınları ile kayıplar veriyor. Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) 9 Ağustos'ta yayınlanan raporunda, iklim değişikliğinin "yaygın, hızlı ve yoğun" olduğu uyarısında bulunulurken, iklimde gözlemlenen değişikliklerin binlerce yıldır görmezden gelindiğine, telafisinin ise zor olacağına dikkat çekildi. Küresel ısınmanın tarım ve yaşamsal anlamda etkilerini Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Hicri Nalbant anlattı. Nalbant küresel ısınma ve çölleşme ile ilgili, ‘’Ülkemizin zaten bir bölümünde çölleşme başladı, Güneydoğuda, Orta Anadolu’da, bu sene yağışların yetersizliği nedeniyle çok büyük verim düşmesi yaşandı. Artık açlık ve susuzluk her şeyi bekleyebiliriz. Biz kendi elimizle, kendimize zarar veriyoruz. Uluslararası acil eylem planları ve iklim planları hazırlanmalı var olanlara dahil olunmalı ve sıkı uygulanmalı olmazsa şayet 10 yıl önce söylenen bugün olanlar yarın gelecekte insanlık için sıkıntılı bir şekilde olabilir’’ dedi.

Küresel ısınmanın etkileri konusunda konuşan Nalbant, “Kuraklık küresel ısınmanın etkisi ile tarımda çok ciddi aksaklıklara neden oluyor. En basit yakın zamanda yaşadığımız orman yangınları, hatta bugün gazetede gördüm 48 dereceye çıkmış Sibirya’da ısı, tarihin görmediği rakamları ısınmada yaşıyoruz. Yani uzun yıllarda senede 1 derecelik bir artışın olması bunun kademeli olacağı beklenirken, uzmanlar böyle kabul etmişlerdi, ama bu rakam kısa sürede aşıldı ortalama 4 ile 9 derece büyük bir felaket olur. Tarım alanları ormanlar, yaşam alanında her yer çok büyük zararlar görür, giderek insanlığın sonu böyle, insanın elinde olur. Uluslararası acil eylem planları ve iklim planları hazırlanmalı var olanlara dahil olunmalı ve sıkı uygulanmalı olmazsa şayet 10 yıl önce söylenen bugün olanlar yarın gelecekte insanlık için sıkıntılı bir şekilde olabilir’’ şeklinde konuştu.

“KARBON SALINIMA DİKKAT ETMELİ”
Küresel ısınmanın nedenlerinin ve sonuçlarının da küresel olduğunu dikkat çeken Nalbant,” Amerika, Çin Almanya bunlar karbon salınıma dikkat etmeli bu küresel bir olay ve sonuçları da Küresel, Paris iklim sözleşmesine, o sözleşmeye imza attığınız zaman, doğaya verdiğiniz gazın hesabını da ödeyeceksiniz. O sözleşmeye imza attığınız zaman yani bir yaptırım ve karşılığı oluyor. Türkiye kesinlikle bir şeyler yapmalı doğayı korumalı bunun için küresel anlamda adımlar atılmalı’’ dedi. Kuraklığın etkisi ile Tarımın zorlu bir süreç geçirdiğini dillendiren Nalbant; ‘’ Bu toprak veriminin düşmesi Türkiye’yi mutlaka etkiler, Çünkü en çok etkilenen ülkelerin başında geliyor. Ülkemizin zaten bir bölümünde çölleşme başladı, bakın Güneydoğuda, Orta Anadolu’da bu sene yağışların yetersizliği nedeniyle çok büyük verim düşmesi zaten yaşandı, bunu gördük. Açlık ve susuzluk her şeyi bekleyebiliriz. Biz kendi elimizle kendimize zarar veriyoruz’’ dedi.

“ORMANLARIN NEFESİNİ KESERSEK, BİZİM DE NEFESİMİZ KESİLİYOR”
Nalbant, Türkiye’nin küresel anlamda en az şekilde etkilenmesi için çaba sarf etmesi ve yeşili koruması gerektiği belirterek, “Ormanların nefesini kesersek, bizim de nefesimiz kesiliyor. Şimdi yeşil alanlar arttırılmalı, ormanları korumalıyız. Ama biz ne yapıyoruz? Çanakkale'den de bildiğimiz her gün kamyonlarla orman kesilmiş nakil ediyoruz. Yani ormanı kesip oradan para kazanmayı düşünen bir anlayış hakim şu anda, Oysa ormanlar karbon yutak alanları, karbonun artması küresel biri ısınmaya neden oluyor. Ormanlaşırsak, ormanlar aynı zamanda su barajlarımız, aynı zamanda barajlarında kaynağı, Ormanı yok ettiğimiz zaman havamızı bozuyoruz, suyumuzu yok ediyoruz, ısınmaya neden oluyoruz. Bunlar yok oldukça küresel ısınma çölleşme kendiliğinden gelecek Çanakkale’de bu tehdit bölgelerinden biri olacak.  Bizim bulunduğumuz bölge su zengini bir yer değil, böyle giderse de su fakiri alanlara gireceğiz. Şimdi geçen sene son baharda da yağışlar yetersiz oldu. Barajlarda doluluk oranları yüzde 20’lere kadar düşmüştü. Ama baharda biraz yağışlar fazla oldu barajlar şimdi doldu. Ancak ısı yüksek ısı bu şekilde devam ederse bu senenin sonuna doğru barajlarda su seviyemiz ciddi şekilde düşecek. Öyle görünüyor. Suyu dikkatli kullanmalıyız. Şimdiden su tasarrufuna gitmeliyiz’’ şeklinde konuştu.

KÜRESEL ISINMA NEDİR?
İklim değişikliği ya da Küresel ısınma, karbondioksit gibi ısıyı tutan gazların atmosferde artmasıyla oluşan ve atmosfere salınan sera gazlarının neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda da, Dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış nedeniyle dünyanın iklimin değişmesidir. Günümüzde iklim bilimciler (klimatolog) küresel ısınma konusunda hemfikirdirler. Küresel İklim Değişikliği insani fosil yakıtlar tüketimi, endüstriyel ve tarımsal gibi faaliyetlerinin sonucu olarak atmosferdeki miktarı ve yoğunluğu artan sera gazlarının neden olduğu küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişiklikleridir. Bu iklim değişiklikleri kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum vb. meteorolojik olaylarda artışlar gibi belirtilerle kendini gösterir. Paris Anlaşmasını göre, dünyanın ortalama ısısı en fazla 2 °C olmalıdır. Bu hedeflere ulaşmak için birçok faaliyet şart. En önemlilerin arasında fosil yakıt kullanımının bırakılması ve az et tüketilmelidir.

PARİS İKLİM ANLAŞMASI
Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında, iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan, 2016 yılında yürürlüğe bir anlaşmadır. Mart 2021 itibarıyla, BMİDÇS'nin 191 üyesi anlaşmaya taraftır. Anlaşmayı onaylamayan altı BMİDÇS üye devlet vardır: Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ve Türkiye. Bu altı ülke içinde en büyük emisyon kaynağı ilk 20 içinde yer alan İran ve Türkiye'dir . Amerika Birleşik Devletleri 2020'de anlaşmadan çekildi, ancak 2021'de yeniden katıldı. Paris Anlaşması'nın uzun vadeli sıcaklık hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelerden 2 °C (3,6 °F) artış seviyesi ile sınırlı tutmaktır ve hatta 1,5 °C çaba harcanmasıdır. Çünkü sıcaklık artışını 2 °C yerine 1,5 ile sınırlamak riskler ve etkiler anlamında iklim değişikliğinin risklerini ve etkilerini önemli ölçüde azaltacağını kabul edilmektedir. Bunu sağlamak için emisyonların mümkün olan en kısa sürede azaltılması ve 21. yüzyılın ikinci yarısına kadar salınan ve tutulan sera gazlarının dengelenmesi hedeflenmektedir. Anlaşma ayrıca, tarafların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine uyum sağlama yeteneğini artırmayı ve "düşük sera gazı emisyonları ve iklime dirençli kalkınma yolunda tutarlı bir finansman akışı" sağlamayı hedefliyor.

Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı