Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkek Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya 2020 yılındaki adaletsizlikleri kamuoyu ile paylaşmak için bu basın toplantısını düzenledim” diyen Erkek açıklamasında, “2020’de Covid-19 süreciyle beraber adaletsizlik Pandemisini de yaşadık. Evet, bir adaletsizlik Pandemisiyle karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında popülist, otoriter bir rejim inşa edildi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adında bir sistem dünyada da literatürde de yok. Bu sistem literatürde nasıl geçiyor, doğrusu ne, gerçek ne? Patronlu başkanlık sistemi, hiper başkanlık sistemi, monokrasi, tek adam rejimi. Evet, literatürde geçen isimler bunlar. Bugün Türkiye’nin yaşadığı ve sorunlarının ağırlaşmasına sebep olan sistem de bu. 2020 yılında da adaletsizlikleri büyüten bir saray rejimiyle karşı karşıyayız. Türkiye’nin bu yaşadığı dönem adaletsizlikleri, haksızlıkları, hukuksuzlukları büyüten bir saray rejimi olarak tarihte yerini alacak. Çünkü yasama, yürütme, yargı yetkileri bir kişide toplandı, egemenlik şahsileşti. Olması gereken yasama, yürütme, yargı yetkilerinin farklı organlarda olması. Ama yaşanan tam tersi. Özellikle yargı yani adaleti tecelli ettirmekle görevli olan yargı Hakimler Savcılar Kurulu eliyle ele geçirildi ve öyle bir durumdayız ki bugün maalesef ülkemizin itibarını, ülkemize duyulan güveni de temelinden sarsan uygulamalarını görüyoruz saray hükümetinin. 2020 yılında da adaletsizlikler büyüdü, vatandaşların adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, düşünce ve kanaat özgürlüğü, basın özgürlüğü gibi haklar ciddi tehdit altında kalmaya devam etti” dedi.

“CORONAVİRÜS SÜRECİNDE CHP’Lİ BELEDİYELERİ ÇALIŞTIRMAMAK İÇİN HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞU YAPTILAR”
Erkek açıklamasında Türkiye’ de adaletsizliğin 2020’dede artmaya devam ettiğinin altını çizerek, “Yasalarla yaratılan 2020’deki adaletsizlikler maalesef yine çok fazla oldu. Yasalarla derken zaten yasa teklifleri sarayda hazırlanıyor. Sarayın, Cumhurbaşkanının Genel Başkanı olduğu partinin milletvekilleri yalnızca el kaldırıyor. TBMM, siyasi güç merkezi olması gereken Meclis 2020’de daha çok itibarsızlaştırıldı, işlevsizleştirildi. Örneğin, infaz düzenlemesi yapıldı. Aslında bu bir özel aftı. Birileri için özel af uygulandı. Böyle bir infaz düzenlemesiyle büyük adaletsizlik yaratıldı. Barolar parçalandı, barolar bölündü yasal düzenlemelerle. Ve en son STK’lara ve derneklere kayyum atanmasının önü açıldı yasayla. İçişleri Bakanı’nın vesayeti oluşturuldu sivil toplum üzerinde. Demek ki çok korkuyorlar. Her zaman söylüyoruz, sarayın duvarları arasında korku her geçen gün büyüyor. Korktukça daha da otoriterleşiyorlar, otoriterleştikçe hataları da çoğalıyor muhalefet üzerindeki baskılar. Belediyelerimizi çalıştırmamak için ellerinden gelen her türlü hukuksuzluğu yapıyorlar. Yasa çıkartma güçleri var ya, kararname yapma yetkileri var ya her türlü hukuksuzluğu. Düşünebiliyor musunuz, halkın belediyelere yaptığı bağışlara bloke koydular, aşevlerini kapattılar. Aşevlerinde insanların yemek yemesini engellediler neden? CHP’li belediyeler, daha doğrusu muhalefetteki belediyeler başarılı olmasın. Böyle bir anlayış, böyle bir merkezi yönetim anlayışıyla karşı karşıya Türkiye. Kanal İstanbul’u dayatıyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız halka gerçekleri anlatmak istiyor soruşturma açmaya kalkıyorlar, engeller koymaya çalışıyorlar. Ne engel koyarlarsa koysunlar belediyelerimiz hepsini aşıyor ve halka dokunmaya, onlara ulaşmaya devam ediyor. Süt dağıtmak istiyor çocuklara belediye başkanlarımız, engeller getiriyorlar. Yardımda bulunmak istiyorlar ihtiyaç sahibi ailelere, engeller getirmeye çalışıyorlar. Ama bunların hepsini aşıyoruz. Seçilmiş belediye başkanlarını görevden alıyorlar. Seçmenin iradesini yok sayıyorlar, kayyum uygulamalarını dayatıyorlar. Hukuk devleti olmadığınız zaman demokratik bir devlet olamazsınız. Çünkü demokrasinin güvencesi bağımsız ve tarafsız bir yargıdır. Sosyal adaletsizler öyle büyüdü ki 2020’de kuru ekmek tartışmaları yapıldı. Eskiden altınla, dövizle, başka alım güçleriyle tartışmalar yapılırdı şimdi kuru ekmek. Diyorlar ki, saray rejimini temsil edenler, sarayda oturanlar, bu saray düzenini savunanlar millete dönüp diyorlar ki “kuru ekmek yiyorsanız aç değilsiniz”. Ama ilk seçimde öyle bir ders alacaklar ki bu milletten bunu kendileri bile anlayamayacak. Asgari ücret tartışmaları; asgari ücretle çalışan bir insan evi kiraysa, kirası, elektriği, suyu, ulaşımı bütün bu giderleri çıktıktan sonra acaba nasıl beslenebilir? Asgari ücretle çalışan bir ailenin çocukları nasıl yeterli protein alabilir, nasıl sağlıklı beslenebilir? Ama saray hiç bunların derdinde değil artık. Halk aç ve işsiz ama saray tok. Sarayda hiçbir sorun yok hepsinin bir eli yağda, bir eli balda ve sarayda yaşadıkları için halktan o kadar kopmuşlar ki işsizliğin, açlığın, yoksulluğun ne boyutta olduğunun farkında değil. Bugün işsizlik sebebiyle insanlar intihar ediyor. Bu gerçeklerin üzerini örtmeye çalışıyorlar. Ve tam bir baskı. Basının üzerinde, muhalefetin üzerinde, özgür düşünen insanların üzerinde. Şunu göremiyorlar değerli basın mensupları, başkalarına baskıyla dayattığınızda en temiz inançlar bile akla karşı işlenmiş birer suç haline gelir. Baskıyla dayatılan hiçbir şey akla ve ahlaka uygun değildir baskıyla dayatılıyorsa. Bunu maalesef anlayamıyorlar “ dedi.

“İLK SEÇİMDE BU DÜZENİ SAVUNANLAR GİDECEK”
Erkek basın toplantısının sonunda yaptığı açıklamada AK Parti Hükümeti ve onun yarattığı düzeni savunan kesimlerin ilk seçimlerde gerekli cevabın verileceğini ifade ederek, “Yeni yıla giriyoruz bu büyüyen adaletsizleri göreceksiniz, ilk seçimde, seçim zamanında olabilir, erken olabilir o bizim yetkimizde değil ama ilk seçimde bu düzeni savunanlar, bu adaletsizlikleri savunanlar mutlaka ve mutlaka gidecekler. Ne yaparlarsa yapsınlar, hangi baskıyı kurarlarsa kursunlar yolcudur Abbas bağlasan durmaz. Ve biz ilk seçimde başarılı olacağız, adayımız seçilecek ve seçilecek adayımızla birlikte göreceksiniz vatandaşın ağır sorunlarını, dertlerini kısa sürede çözeceğiz. Devleti de liyakat ve adalet temelinde yapılandıracağız. Daha sonra da toplumsal bir uzlaşmayla özgür bir ortamda yapacağımız anayasa değişiklikleriyle güçlendirilmiş parlamenter sistemi getireceğiz. Geldiğimiz noktada her alanda adaletsizlik pandemisi egemen oldu. Asıl mücadele bununla yapılmalı. Adaletli, sağlıklı bir yıl diliyorum. Yeni yılda da maske, mesafe, temizliğe çok dikkat etmeye devam edelim. Ama bir şeye daha dikkat edelim lütfen bu saray rejimiyle aramıza da siyasi mesafe koymayı unutmayalım.” dedi.

Ogün İnal