Psikolog Nurşen Güngör Albayrak Corona Virüs salgını nedeniyle evlerinden çıkamayan vatandaşlara önemli tavsiyelerde bulundu. Albayrak," Kendimizi bu durumun geçici olduğuna ikna etmeliyiz” dedi.

Çin'de ortaya çıktıktan sonra bütün dünyaya yayılan ve Türkiye'de etkilerini yoğun bir şekilde gösteren Corona Virüs salgını eve kapanmak zorunda kalan özellikle 65 yaş ve üzeri ve 20 yaş altı grubu vatandaşların psikolojik kaygı yaşamalarına neden oluyor. Yaşanan süreçte aile içi kavga ve şiddet sayısı da rakamlara yansırken, hem evden çıkamayan, hem de LGS ve Üniversite sınavına  hazırlanan gençler ise strese girdi.  Psikolog Nurşen Güngör Albayrak Corona Virüs sürecinde psikolojiyi sağlam tutmak için yapılacakları anlattı. Albayrak insanın bulunduğu ortama en hızlı şekilde adapte olduğunu belirterek, Corona Virüs sürecinde sokağa çıkma kısıtlaması olan yaş kesimlerinin evde kalma zorunluluğu nedeni ile sinirlerinin gerilmiş olabileceğinin de altını çizerek evde kalma kısıtlaması olan yaş gruplarına bu durum ile baş etmeleri konusunda tüyolar verdi. Nurşen Güngör Albayrak, “Her şeyden önce kendimizi bu durumun geçici olduğuna ikna etmeliyiz” dedi.

 “Bu süreç belirsiz değil, endişelenmeye gerek yok”
Albayrak,  “Ben de 65 yaş üzerindeyim. Bende aynı kısıtlamalara maruz kaldım. Ama gayet iyiyim, peki ben niye gayet iyiyim diyorum anlatayım. İnsan,  uyum gücü en yüksek varlık ama öncelik ile kendimizi ikna etmemiz gerekiyor. Yani kendimiz ile konuşup, kendi iç sesimiz ile konuşup, kendimizi ikna ederek bu işe başlayacağız. Nedir bu?  Bizim umudumuz var. Bu durum geçecek. Bu geçici bir süre, yani belirsiz değil. Ucu açık değil. Bu nedenle endişelenmeye gerek yok. Bir süre sonra bu durum atlatılacak. Bu süreçten nasıl korunacağımızı, nasıl dikkat edeceğimizi konuları çok önemli. Bir kere şunu bilmeliyiz ki, evde kaldığımız sürece bu anlamda Corona Virüs ile karşı karşıya kalmayacağım bu sürede, tabii alınan tedbirlere uymak koşulu ile. Evde ne yapılabilir, evde yeni değişik bir sistem olduğunu düşünüp yeni bir sisteme uymak gerekiyor. Ne yapacağız, biraz daha hobilerimi değiştireceğim çeşitlendireceğim. Evde diyaloglarımda, konuştuğum kişiler ile gerginlik yaratmamaya çalışacağım eğer konuşmalar gerilirse, gergin olan taraftan uzaklaşarak başka bir odaya, balkona yada mutfağa gitmeliyiz yani gergin olandan, negatif enerji verenden uzaklaşmalıyız. Burada en büyük sorunlardan birisi, yaşı küçük olup sakağa çıkma kısıtlaması bulunan yaş grubu. Bu yaş grubunun hayatları bizlere göre farklı. Yani bu yaş kesiminin algılamaları da farklı, yaşam tarzları da faklı. Tabii bizler evde kalanlar olarak bu yaş gurubundaki çocuklarımızı da rahatlatmamız gerekiyor. Bu yaş gurubundaki çocuklarımızla daha önce yapamadığımız bir sürü şeyi yapabiliriz. Bu süreç öncesinde biz işte, onlar da okulda oldukları için bu planlamalarımızı hayata geçirememiştik. İşte bu planları yapmamız için bizlere büyük bir zaman sağlıyor, evde kalıyor olmamız. Çağımız internet çağı internetten destek alınabilir. Bu yaş grubundaki çocukların bilgisayar ile zaman geçirmeleri kontrollü ve saatli olmak kaydı ile yapılabilir. Maalesef kitap okuma hiç yok artık toplumumuzda. Bu süreçte çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırılabilir.65 yaş üzeri için yani kendim için söylüyorum. Çiçek yetiştirme ve yemek yapma, hamur işi ile uğraşma gibi uğraşlarla daha fazla zaman geçirilebilir. Benin hiç yapmadığım bir durum ama bu dönem yapılabilir dizi film seyredilebilir ya da takip edilebilir internet üzerinden. Yani evde yeni bir sitem kuruldu bu sisteme uyacağız” dedi.

“Bu süreçte aileleri etkileyen en önemli sıkıntı ekonomik sorunlar”
“Evde kalma konusunda en önemli durum ise ekonomik sıkıntılar. Zaten bu sorun nedeni ile de aile içi huzursuzluk çokça yaşanıyor. Bizim hayatımızda bizi en çok etkileyen şey ekonomik sıkıntılar. Ekonomik anlamda yani geçim denen ve ülkemizde de son dönemde, benim kişisel fikrim olumsuz bir süreç vardı. Bir süreden beri dünyada ekonomisi sıkıntıya giren ülkeler sıralamasının en üstlerindeyiz. Corona Virüs sürecinde bir de alınan tedbirler ve koşullar nedeni ile insanlar işsiz kalınca, sadece çalışanlar değil, esnaflar da bu grup içerisinde, işyeri kapanmayan esnaflar gidiyorlar işyerlerini açıyorlar ama günlük kirasını bile çıkaramıyorlar. Dolayısı ile bu küçük esnaf dediğimiz ve sayıları da çok ciddi derecede yüksel olan kesimde kiralarını, borçlarını ve en önemlisi de ev kiralarını ve geçim harcamalarını karşılamıyorlar. Bu süreçte bazı esnaflar işyerlerini kapatmak zorunda kaldı. Ben mesela işyerimi kapattım zaten ücret alarak bir çalışma yapmıyordum. Şimdi bu iş yerimi kapattıktan sonra artık gönüllülük esası olan projelerde çalışmalarıma devam edeceğim. Ancak benim iş yerimi kapatmam ile ilgili bir gelir beklentim olmadığı için bu durum beni sarsmadı. Ama esnaflar için bu durum böyle değil. Birçok esnaf evine ekmek götürmek için çalışıyordu. Aslında insanlar Corona Virüs sürecinde çok zor bir dönem geçiriyor. Özellikle iş yeri kapanan esnaflar ve işlerini bu neden ile kaybeden çalışanlar. Bu durum halkımızın büyük bir bölümünü kapsıyor yanı sıkıntı büyük. Süreçte de işsizlik durmadan artıyor bunu da gözden kaçırmamak lazım. Ekonomik sorunların en üst seviyeye çıktığı bu dönem birde üzerine Corona Virüs ile ilgili yasak ve kısıtlamalar geldi. Bu da zaten ekonomik sıkıntı çeken insanlar üzerinde daha da büyük bir stres yaratınca istenmeyen olaylar ve kavgalarda kaçınılmaz oluyor. Böyle kötü bir durumdayız” diye konuştu.

“Virüs sürecinde çocukların sorunların üstesinden gelmelerini sağlamalıyız”
“Gönüllülük esası ile destek verdiğim önceden beri takip ettiğim ve sınava hazırladığım 5 öğrencim var. onlar ile bu süreçte de bağımı koparmadım” diyen Psikolog Albayrak, “ Ne yapmaları gerektiğini söylüyorum. Sınava hatırlanan öğrencinin evindeki ailesi bir kere bu sürecin çok önemli olduğunu kavramaları lazım. Üniversite sınavlarına hazırlanan bir öğrencinin mümkünse hatta şart olduğunu söyleyeyim ayrı bir odası olmalı. Çocuğu üniversite sınavına hazırlanan ailenin evin bir odasını sınava hazırlanan çocuklarına çalışması için vermiş olması gerekiyor. Aile sınava hazırlanan çocuklarına destek olduklarını ancak sınavı kazanamamasının hayati bir sorunda olmadığını, yani çocuklarını endişelendirmemek için “ Sınavı kazanamasan da bir dahaki yıl tekrar sınava girersin”  ya da “ Sınavı kazanamaman hayatın sonu değil “ gibi bu mesajı çocuğa vermemiz lazım. Bir de Corona Virüs sürecinde çok çocukların geleceği açısından çok önemli olan sınavların tarihler sürekli değişti, bu nedenle çocukların bu sınav tarihlerinin değişmesinden etkilenmediklerini söylemek imkansız. Düşünülürse bu durumdan ailelerde etkilendi. Çocuğun gireceği sınav ile ilgili bir tarih belirilenmiş. Sonra bu tarihi uzak bir tarihe atıyoruz, sonra tekrar geri bir tarihe çekiyoruz. Böyle bir iş olur mu? Eğitim ciddi bir iştir. Bu işi yapacak olan kurum bu konuda en iyi çareyi bulmak zorundalar. Bu işi yapanlara güvenmeliyiz ama baktığımızda bu işi yapamadılar. Peki çocuklara ne yapacağız? “Bu süreç maalesef senin dönemine denk geldi, ama sadece senin başına gelmedi bu sınava girecek herkesin talihsizliği oldu” diyerek moral vermemiz lazım. Bu durumlarla zaman zaman karşılaşabileceklerini onlara anlatmamız lazım. “Sınava girecek herkes bu durum ile karşı karşıya kaldı. Sadece sen değil, sana özel bir durum yok bu durumdan herkes etkilendi. Ama sen bunu yenebilirsin ” dememizde de fayda var. Çocukları strese sokan başka bir konu ise öğrencilerin sınava Corona Virüs tedbirlerini alarak girecek olmaları. Bu sınava girecek olan çocukların stresini a daha da arttırır. Benim hep önerdiğim bu dönemde de özellikle önerdiğim kendi bağışıklık sitemlerinin güçlendirici beslenme tarzı konusu var. Çok basit bir şey var. Ben Corona Virüs başladıktan sonra her sabah bir bardak özel içecek hazırlıyorum. Bu içeceğin içinde ne var, 1 kaşık bal var, bir tane ceviz içi var, tarçın var, nane var ve rendelenmiş zencefil var. bu karışımın üzerine sıcak suyu koyup her sabah içiyorum.  Corona Virüs’ ten korunmak için Bu bir çözüm değil. en azından vücudumuzun savunmasına bir destek. Bu sınava girecek olan çocukların anneleri ve ailesi ile iletişimini de güçlendirir. Yani “Bak Corona Virüs var ve bu virüse karşı dayanıklı olman için sana bu Sıçak içeceği hazırlıyorum” mesajı verilmiş oluyor.  Biz rahat olursak, pozitif olursak çocuklarımızda rahat ve pozitif olursak böylece bu dönem karşılaştıkları sorunların üstesinden gelebilecekler” ifadelerini kullandı.

Özel Haber: Ogün İnal