“Çanakkale balının marka değeri yükseltilmeli”

Çanakkale Arıcılar Birliği Başkanı Cahit İleri Çanakkale balını ve arıcılığın geldiği noktayı ayrıntıları ile anlattı.
Temel Petek ve Kek Üretimi” tesisinin deneme üretimini gerçekleştirdiklerini ifade eden İleri, “Bu  tesis ile hem peteğin hem de balın kalitesini yükselterek ve ekonomik anlamda kendi ürettiğimiz arı gıdalarını yine kendi arılarımıza tükettirerek Çanakkale balını en yüksek kaliteye ve hak ettiği marka değerine ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda Valilik makamında ilçe arıcılarının da katılımı ile geniş bir toplantı yapıldı.  Vali Orhan Tavlı, Çanakkale balının ve arıcılığın gelişmesi konusunu masaya yatırdı.   Tarım İl Müdürlüğü, Orman Müdürlüğü ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ile Çanakkaleli arıcıların bir araya gelmesi talimatını verdi. Bu zamana kadar gelinen noktayı ve yapılması gerekenleri birlikte inceleyeceğiz. Vali Tavlı, ‘Çanakkale arıcılığını en ince ayrıntısına kadar konuşalım’ dedi. İlçelerin de katılımı ile uzun bir toplantı yaptık. Görüşlerimiz alındı. Özellikle coğrafi işaret konusunda yöremize üretilen balların yöre işaretini almaya çalıştığımızı ifade ettik” diye konuştu.

Çanakkale Arıcılar Birliği Başkanı Cahit İleri, Türkiye'nin yıllık 102 bin ton bal üretimiyle Çin'den sonra dünya ikincisi olduğuna işaret ederek, “Ancak Türk balına olan güvensizlik nedeniyle ihracatta aynı başarı yakalanamıyor. Türk balının ihracatı konusunda yaşanan sıkıntı “güvensizlikten” kaynaklanıyor. Bu konuda birliklere büyük görev düşüyor. Üretilen balların birliklerin denetimden geçmesi kaliteli üretimi artıracağından ihracatı da olumlu etkileyecektir” dedi.
 
 TEMEL PETEK VE KEK ÜRETİMİ TESİSİ DENEME ÜRETİMİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
İleri, “Temel Petek Ve Kek Üretimi” tesisinin deneme üretimini gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Biz bu tesisi iki farklı ürünü kendimiz elde etmek üzere yola çıktık.  Biri arı peteği üreten, bal mumu işleme tesisi. Diğeri de arı keki dediğimiz, arı gıdası bittiğinde kullanılacak bir ürünün tesisi. Biri arının sağlığını, diğeri de balın sağlığını ilgilendiriyor. Petek arı balının saklandığı bir kap ve temiz bir kapta temiz bir ürün tutarsınız. İkinci de arı beslenirken, sağlıklı beslenmeli düşüncesi ile üretiliyor. Petekte balın kalitesini yüksek tutmak istiyoruz. Böylece arı da sağlıklı olacak. Bunlar arıcılığın vazgeçilmezleri. Temelimizi sağlam atmak zorundayız. Üretim izinleri için müracaatlarımızı yaptık, izinlerimizi alıyoruz.  Önümüzdeki günlerde de seri üretime geçeceğiz” dedi.

VALİ TAVLI’DAN ARICILIK TALİMATI
Öte yandan, Valilik makamında ilçe arıcılarının da katılımı ile geniş bir toplantı yapıldığını da ifade eden  İleri, “Çanakkale Valisi Orhan Tavlı,  birliğimizle bir toplantı yaparak, Çanakkale balının ve arıcılığın gelişmesi konusunu masaya yatırdı.   Tarım İl Müdürlüğü, Orman Müdürlüğü ve Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu ile Çanakkaleli arıcıların bir araya gelmesi talimatını verdi. Bu zamana kadar gelinen noktayı ve yapılması gerekenleri birlikte inceleyeceğiz. Vali Tavlı, ‘Çanakkale arıcılığını en ince ayrıntısına kadar konuşalım’ dedi.  İlçelerin de katılımı ile uzun bir toplantı yaptık.  Görüşlerimiz alındı. Özellikle coğrafi işaret konusunda yöremize üretilen balların yöre işaretini almaya çalıştığımızı ifade ettik” dedi.
 
Birliğin kent arıcılığına ne gibi bir katkısı oldu?
“Şuanda yaklaşık 23 kilo ile dünya ortalamasının üstündeyiz. Türkiye ortalaması 13 kilo.  Türkiye ortalamasının da üstündeyiz.  Modern kovanlar ile arıcılık yapmaya başladık.  Tahta kovanlarda içinde ne var ne yok, arı ne durumda göremezsiniz. Bal ne kadar, yavrular ne durumda, bilemezsiniz. Bu modern kovanda özellikle kütüphanede ki ansiklopediler gibi dizilir kapak açıldıktan sonra tek tek alınır hepsi tek tek bakılır tek tek de yerine yerleştirilir dolayısıyla buradan arıcıya bir kolaylık sağlıyor. Yani ne var ne yok ne yapmam gerekiyor fazla mı eksik mi balını mı almam gerekiyor poleni mi vermem gerekiyor yoksa hastalıkla ilgili bir sıkıntısı mı var?”
Birlik çatısı altında neler yaptınız?
“Biz de dünyanın geldiği noktayı gördük, kendimizde bu konuda 3 Avrupa Birliği Projesi içinde bulunduk. Bu proje kapsamında 13 ülkeyi dolaştık, yani kuzey ülkeleri İskandinav ülkelerinden tutunda uzak doğu Güney Kore’ye varıncaya kadar. Orta Avrupa zaten arıcılıkta iyi. Yani dünya ne yapıyor, nasıl bir kovan tipi kullanıyor, bu işi nasıl yapıyor, bunları gördük. Hatta Dünya Arıcılar Birliği kongresini sürekli takip ettik. Oradaki arıcılarla buluştuk, teknik gelişmeleri yakından takip ettik. Şu an arıcımız dünyada olup bitenleri yakından takip ediyor ve alet ekipman olarak onları kullanıyor. Bakanlığa bir önerimiz oldu. Dedik ki, ‘Vatandaş hijyen koşullarda bal üretsin, devlette buna %50 hibe desteği versin. Bu önerimiz kabul edildi. Arıcının kullandığı makinalar, alet, ekipmanlar bakanlık tarafından %50 hibe şeklinde desteklendi. Birçok arkadaşımız bundan istifade etti. Bal süzme makinamız pırıl pırıl, bal dinlendirme kazanı aynı şekilde. Tam gıda hijyenine uyan sıralama. Tezgâhları aynı şekilde. Arıcılıkta önemli gelişmeler oldu. 30 kovanı olan, 80 100 kovana çıktı. Kendini geliştirdi. Aynı iş gücüyle daha çok bal üretir konuma geldi ve yeni yeni arıcılar türedi. Genç emekliler özellikle doğayla baş başa olmak isteyenler üretime de katkı da bulunalım dediler. Genç emekliler işin eğitimini de aldıkları için başarılı oldular.  Sonuç  olarak Çanakkale’de  balın kalitesini hat safhaya çıkardık.Şu ana kadar birliğimizde kirli bala hiç rastlamadık. Yani bu da üreticimizin iyi üretim yaptığını gösteriyor.”

Bir de paketleme tesisi kurdunuz, bu sayede yeni pazarlar bulabilecek misiniz?
“Çanakkale’de ki arıcılık dün hiç söylenmezken hatta birçok yere gittiğimiz zaman Çanakkale’de bal mı var, arıcılık mı var deniyordu ve şuan Çanakkale Türkiye genelinde özellikle birlik faaliyetleri yönüyle örnek teşkil etmeye başladı.  Arıcımıza yeni pazarlar bulabilmek için ve  birlik olarak bir marka ile yola çıkmak için paketleme tesisi kurduk. Özellikle arıcıların girdileri çıktıları bizim açımızdan önemli çünkü arıcı üretiyor, ürettiğini eğer pazara sunamazsa satamazsa üretmesinin hiçbir esprisi yok. Biz de birlik olarak dedik ki önce vatandaş komisyon komisyon 3-5 bal satıyor ama bu da yetmiyor. Arıcı tonarcı bir şekilde satması lazım. Şimdi arıcının özellikle ürününü pazara çıkarması lazım bireysel olarak bunu yapma şansı pek mümkün değil. Biz dedik ki paketleme tesisi kuralım markamız olsun arıcıların topluca bir markası olsun biz işleyelim bu malları pazara biz sokalım dedik nitekim bunları böyle yaptık. 12 yıldan beri biz el değmeden üretim yapan bir tesisimiz var. Yine buna %50 hibe aldık devlet desteği var. % 50 üye katkısıyla oluşturduk Arıburnu markasıyla İzmir’den İstanbul’a Bursa’ya yani Marmara bölgesinde kendi çapımızda hatta Trakya bölgesine mallarımızı bir şekilde marketlere aktarlara ulaştırıyoruz. Bu da bölgemizde ki arıcılığın ürünlerini satma konusunda birlik olarak destek oluyoruz.”

Çanakkale balının Çanakkale’ye katma değer sağlaması için turizm bağlamında önerebileceğiniz yapılabilecek şeyler var mı ?
1400 arıcı var, yıllık 1600 ton bal elde ediyoruz. Çok yapılacak şeyler var.  Küçük bir parti balımıza Çin’e gönderdik. Bunun daha başlangıç olduğunu düşünüyorum.
Şimdi biz önce balımızı tanıtmak balımızın içeriğini bilmek istiyoruz.  O sebeple TAGEM dediğimiz Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü bizim bal arıcılığı konusunda bize destek veriyor. Şuanda Gökçeada ve Bozcaada’da piren balı gibi bal arıcılığı projelerimiz var. Kestane, piren, davula ve meşe balları, açık renkli ballardan çok daha fazla şifa değeri yüksek. Biz bunların kaliteli ballar olduğunu biliyoruz. Meşe balının kanser gibi baş belası olan hastalığa iyi gelmesi bizim açımızdan son derece güzel bir olay. Eğer siyah bal kanseri iyi yapıyorsa meşe balını bir şifa kaynağı olarak üretmekten gurur duyacağız. Ancak vatandaş bu balı renginden dolayı tercih etmiyor. Rengi koyu olduğu için bala benzetemiyor. Pekmeze benzetiyor. Yani rengi itici geliyor. Bu balı tüketmiyorlar. Tadı benim açımdan son derece güzel. Acı ya da itici değil. Ama renginin siyah olması bala karşı bir antipati oluşturuyor. İnsanlar bunun ne işe yaradığını bilmiyorlardı. Eğer böyle bir şifa değeri varsa insanların bundan istifade etmesi lazım. Biz zaten üretiyoruz, elimizde var. Hastalara bunları bir şifa değeri olarak vermemiz arıcılar olarak bizim açımızdan ayrıca bir gurur olacak. Arıcılarımız da bu balın üretimine mümkün olduğu kadar bundan sonra katkı vereceklerdir. Sanıyorum siyah balın satışında ciddi bir artış olacak. Dünden bugüne iyi geldik ve Türkiye’de projelerimizle kendinden söz eden birlikler sıralamasına girdik. Birçok arkadaşım belki 3-5 kuruş para kazanıyorlar ama en önemlisi bu ürünleri satın alanlar sağlıklarını kazanıyorlar. Bu ürünler Çanakkale camiasında birçok insan tanıyor ve sadece bal değil polen arı sütü propolis dendiğimiz diğer arı ürünleri de insanlara sağlık dağıtıyor. Tüm bu değerlerimiz hem ekonomik hem de turizm anlamında kente ciddi katkılar sağlayacaktır.”

Özel Haber: Dilek Akşen