Kültür ve Sanat

“Çanakkale’de bazı kültürler bitmiş”

Gelişen çağa ayak uydurmakta zorlanan ve gitgide kaybolan Halk Oyunları kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacı ile oluşturulan Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM)  13 Toplantısını gerçekleştirildi.

Gelişen çağa ayak uydurmakta zorlanan ve gitgide kaybolan Halk Oyunları kültürünü yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacı ile oluşturulan Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM)  13 Toplantısını gerçekleştirildi. Halk oyunlarının sorun ve çözümlerinin görüşüldüğü toplantıda parola ve hedefler belirlendi. 
Toplantıya katılan Çanakkale Folklor Araştırma Derneği Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Selim Yazan, Çanakkale’de özellikle otantik olan köylerde kültürlerin yok olduğunu belirterek “Ben Çanakkaleliyim, Çanakkale’de düğünlere gidiyorum ve özellikle bu sene çok daha fazla gidiyorum.  Merkez demiyorum, daha otantik olması gereken yerler olan ilçelerde ve köylerdeki düğünlerde mesela bizde güvende kültürü bitmiş.  Özellikle Balıkesir ve Yenice taraflarında artık güvende kültürümüz yok.  Zeybek hiç yok.  Sanki Çanakkale’de hiç zeybek oynanmamış.  Tek bir kültürümüz var o da roman. Bitirilmeye çalışılan en önemli şeylerden bir tanesi de gelenek ve görenekler.  Bu bir gerçek ve bu gerçeğe biz halk oyuncularımız tarafından ulaşıyoruz” dedi.
Futbolun ardından ülkemizde en çok yapılan aktivitelerden biri olan Halk Dansları, gün geçtikçe unutuluyor. Gelişen teknoloji, değişen şartlar beraberinde kültürü de yok edereken, halktan gelen kültürü ayakta tutmak için de Halk Oyunları araştırmaları büyük çaba sarf ediyor.  Gelenekleri ve görenekleri yaşatarak gelecek nesillere aktarmak felsefesi ile kurulan ve başarılı çalışmalar gerçekleştiren Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM)  kanayan yaralara çare olmak için 13. Toplantısını Bodrumda gerçekleştirildi.  Halk oyunlarının değerlendirildiği toplantıda önemli bilgiler ve fikirler de paylaşıldı. Ülkemizde geniş bir kitleye sahip olmasına rağmen, geri dönüş alamayan Hak oyunlarının sorunlarının masaya yatırıldığı toplantıda, çözümler de önerildi.
Yörelerin Halkına ait kültürlerini gün yüzüne çıkartılması konuşulurken, 18 milyon öğrencinin olduğu ülkemizde halk oyunlarına olan ilgi sadece 5 bine yakın. Bu kadar geniş bir kültürün gelecek nesillere aktarılması ve halk oyunlarının eski günlerine kavuşması için 18 milyon öğrencinin öğrenim gördüğü okullarda zorunlu ders olarak okutulması önerildi.  ‘Her birey bir türkü bir halk oyunu öğrensin’ sloganı ile başlayacak olan çalışmaları okul seviyesine indirilmesi ve çalışmalara başlama kararı alındı.  Öte yandan, gelişen teknolojinin gerisinde kalmamak ve halk danslarının dijital ortamda  gösterilmesi için de gerekli adımların atılması için kararlar alındı.
Yıllardır Halk Oyunlarına gönül vermiş Araştırmacıların yer aldığı  Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) 13 Toplantısını Bodrum’da gerçekleştirildi.  Halk Oyunlarının karşılaştığı sorunlar, değişen kültürler ve buna neden olan gelişmeler,  Halk Oyunlarının sorunları ve çözüm önerilerinin konuşulduğu  toplantıdıya Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) Başkanı  Ahmet Şenol, Dernek Üyeleri ve Halk Oyunları Araştırmacıları Yaşar Şahin, İsmail Çelik, Akın Rüştü Fetvacı, Selim Yazan, Köksal Coşkun ve Ahmet Altan Katıldı.  Toplantının açılış konuşmasını yapan  Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) Başkanı  Ahmet Şenol, “Halk Oyunlarının dünü, bugünü ve yarını perspektifinde düşüncelerimizi  üyelerimiz ve kamuoyu ile paylaşmak için bir araya geldik.  Değerli dostlarımızın fikirleri bizim için her zaman önemlidir.  Yarınlara ışık tutacak bu toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.
“HALK OYUNLARINI NE KADAR SICAK TUTARSAK KÜLTÜRÜMÜZ O KADAR GELİŞİR”
Toplantıda söz alan Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) Üyesi Yaşar Şahin, Halk Kültürünün Gelişen teknoloji ve yaşanan çağa göre hızla değiştirdiğini, kültürün kaybolmaması için de sürekli göz önünde sıcak tutulması gerektiğini belirterek “İçinde yaşadığımız dönem, hepimizin bildiği gibi neredeyse ikinci yılını geride bıraktığımız pandemi nedeni ile  ülkemizde ve dünyada halk oyunları organizasyonları sekteye uğramıştı, aksamıştı veya haklı nedenlerle yapılamamıştı.  Bu olay herkesi üzdüğü gibi bizleri daha da çok üzmüştür. Çünkü  Halk Oyunları öyle bir çalışma alanıdır ki eksikliğini hemen hissettirecek bir çalışma alanıdır.  Bu alanda motivasyonun, ilginin, sevginin hep  her zaman canlı tutulması gereken  bir olgudur. Kültürel faaliyetimiz  olduğu için bunu sadece  dernek veya kurum bazında ele almamak lazım.  Bunun altyapısını oluşturan dansçı dediğimiz elemanlarımız, onların aileleridir, çevresidir, kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileridir.  Onların gözü önünde halk oyunlarını ne kadar sıcak tutabilirsek o kadar  halk kültürümüzün ilerlemesi, zenginleşmesini sağlamış oluruz.  Buradaki en büyük görev de Halk Oyunları ile ilgili federasyon, kurum, kuruluş ve derneklerin ön planda olması gerekiyor.  Bunlar bu işin dümeninde olduğu için  daima ekstra gayret sarf etmeleri gerekir.  Bu nedenle ÇAFAD’a teşekkür ederim. Bu kadar zor koşullarda, pandemi nedeni ile zor geçen zamanda bu tür faaliyetleri yapmaları güzeldir” dedi.   
“ŞARTLAR NE KADAR ZOR OLSA DA MEVCUT ŞARTLARDA ÇÖZÜM BULMAK MÜMKÜN”
Pandemi döneminde yaşanan zorluklara rağmen Sakarya’da  halk danslarına olan ilginin canlı tutulması için yaptıkları uygulama hakkında da bilgi veren Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) Üyesi Yaşar Şahin “Bu iki senelik durgunluk, bie mevcut şartların yeniden değerlendirilmesi, mevcut koşullara göre  yeni alan çalışmaların gerektiğini hatırlatmış oldu. Pandemi nedeni ile faaliyetlerimizin yasaklanmasının ardından değişik bir organizasyon ne yapabiliriz diye  Sakarya’daki arkadaşlarımızla  bir değerlendirme yaptık ve okuldaki çocuklarımızın  halk oyunlarına olan ilgisini sürdürebilmek için  evlerinde bildikleri bir halk oyununu oynayıp videoya kaydetmelerini söyledik.  Derneğimiz bünyesinde toplanan videolara 300’ün üzerinde katılım oldu. Bu katılım bizi çok heyecanlandırdı.  Burada gördük ki sadece dans eden çocuk değil, annesi, babası, hatta komşularının bile bu çocukların oyununa izleyici olarak katıldıklarını gördük.  Demek ki şartlar ne kadar zor olursa olsun mevcut şartlara göre çözüm bulmak mümkündür. Tabi ki sadece bireysel yada bir dernek üzerinden yapılan çalışmalar yeterli değildir.  Buna kurumsal nitelikli, hatta ülkemiz düzeyinde düşünecek olursak  ulusal nitelikte de bu tür çözümlerin , bu tür ortamların devam ettiriciliğinin sağlanması için teşvikler, destekler olması gerekir.  İnşallah bunu başarabiliriz” dedi.
“BİRLİKTE HAREKET ETMEK ZORUNDAYIZ”
Toplantıda söz alan bir diğer isim  Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) üyesi  İsmail Çelik, Halk Oyunları öğreticilerinin, dansçıların ve bu işle ekmeğini kazananların pandemide yaşadığı sorunlara değinerek “Özellikle bizim için zor geçen pandemi sürecinden çıkaracağımız en büyük ders yapılanmadır.  Yani her kültür ile uğraşan kesimlerin yapılanmasında büyük problemler var.  Bu kurum bazında olsun, bakanlık bazında olsun, Halk oyunlarının sahibi yok artık.  Bundan sonra olacağını da tahmin etmiyorum.  Gönlümden geçen, inşallah halk kültürüne sahip çıkan bürokrasi içinde inşallah birileri olur. Sıkıntıların içinde biz de güzel şeyler yaptık.   Yaptığımız çalışmalarla Halk oyunlarına az da olsa hala bir sevdanın var olduğunu tespit ettik.  Metropol şehirlerde hala kendi kültürünü yaşatan insanlarımız da var.  O insanlarımızda hala halk oyunlarına  bir parça ilgi var. Ama  Koronavirüs ile beraber bu işle ekmeğini yiyen çok insan evini, barkını, arabasını satanlar oldu.  Bu pandemi ile ben bir şey öğrendim. Demek ki bu  halk oyunlarının sahibi yok.  Bu dönemi örnek alacak olursak, demek ki birlikte iş yapmak zorundayız.  Bu işleri göül vermiş insanlar, kişiler, kurumlar, kuruluşlar, dernekler kim varsa Türkiye’de, bunların  birlikte hareket etmenin ve birlikteliğin sağlamanın yollarını aramak gerekiyor” dedi. 
“HALK OYUNLARININ SAHİBİ YOK”
Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) üyesi Akın Rüştü Fetvacı da toplantıda söz alarak Halk oyunlarının temel sorunlarına değindi.  Halk oyunları geleneğinin yaşatılmasında büyük eksikliklere dikkat çeken ve en basit sporların bile, sahibi olurken Halk oyunlarının sahibi olmadığını belirterek “Sıkıntıların temelinde şu yatıyor. Bu pandemi gerçekten Halk Oyunlarına büyük zarar verdi.  Çünkü bizim bir müfredatımız yok, bizim bir programımız yok,  bizim A,B,C,D planlarımız yok.  Yani her şey olduğunca gelişerek devam ediyor.  Bizim toplumumuzun yapısında hep ‘sen sus ne bilirsin baban bilir’ yapısı var.  Hiçbir zaman gençlere, sahada çalışanlara  ‘bu işle ilgili senin çektiğin emek nedir?’ diye sormadık.  Neden buralara geldik? Halk oyunları ile ilgili kime sorsam mutlu değil. Birincisi, Sebebi basit, Halk oyunları camiasındaki hiçbir arkadaşımız barışık değil.  Ben bilirimcilik halk oyunlarında ön planda. Atalarımız da eskiden demiş bu bir mirastır diye. Gerçekten de Halk Kültürü bir mirastır, birileri kazanır, yaşatır, bir nesil de gelir onu dağıtır.  Biz de o kültürü dağıtan nesiliz.  Buna etkiler de var. Örneğin popüler kültürün daha ön plana çıkması, yeni nesilde ve gençlikte popüler kültürün daha sevecen görünmesi  bize gösteriyor ki biz bazı şeyleri daha sevecen yapamadık., daha güzel anlatamadık.  Halk oyunlarının gerçekten dibine ibrik suyu dökülmüştür.  Çünkü Halk Oyunlarının sahibi yok. Kültür Bakanlığı sahibi değil, Gençlik ve Spor Bakanlığı değil,  Milli Eğitim Bakanlığı değil. Biz hoca diye belge verdiğimiz hocaların kaç tanesi  hocalık yapacak ehliyette demedik.  Bunun bir tek kalkıp oynaması yok ki. O çocuğa psikolojik olarak destek olması var, yaklaşımı var. Bizim alanımız sadece çocuklar değil ki 7’den 70’e herkes.  Kültürünü yaşatmayan ve kaybeden yıkılmaya mahkumdur. Onun için Biz bu kültürü yaşatmak zorundayız. ” dedi.
“30 YILDIR HALK OYUNLARINI YAŞATMAK İÇİN MÜCADELE EDİYORUM”
Turistik mekanları ile sadece Türkiye’nin değil, dünyanın ilgi odağı olan Bodrum’da halk oyunları kültürünü yaşatmanın zorluklarına değinen Akın Rüştü Fetvacı, Halk oyunlarının en zor yapıldığı Bodrum’da bu kültürü yaşatmak için 30 yıldır mücadele ettiğini belirterek “Şu anda Japonya’daki Türk Halk Oyunları bizim önümüzde.  Onlar da başka bir ülkenin kültürünü öğrenmek ve kendi kültürlerini yaşatmak amacı ile hobi olarak başladılar ama öyle bir noktaya geldiler ki  şu anda Japonya’daki gruplardaki arşivler  şu anda Türkiye’de hiçbir dernekte yok.  Geldiğimiz nokta bu. İstediğimiz kadar birbirimize kızalım. Ama Çözüm yok kızmakla kalıyorum.  Çözümü oturup barışta aramamız lazım, el ele tutuşmamız lazım.  Kültür bize diyor ki uzaktan sevgi ile kültüre bak sana ne yapman gerektiğini söylüyor.  Halk oyunları ile ilgili çok büyük bir mücadelem var. Burası (Bodrum) Türkiye’nin en uc noktası  ve halk oyunlarının en zor yapıldığı noktadır.  Buna rağmen 30 yıldır bunun mücadelesini veriyorum, sırtımda taşıyorum.  1993 yılında  yalvardım kültür Bakanlığına  bir heyetle geldiler buraya , dedim ki bu kültür kaybolmadan kayıt altına alalım.  Heyet buraya geldiğinde hafta sonuydu ben o çekimleri yaptıracak bir devlet dairesi açtıramadım.  Evimin salonundaki koltukları bir odaya aldık da  sabahlara kadar orda çalıştık.  Akın ne çilelerle bu kültürü buraya getirerek yaşattı, bunu bilen yok” dedi.
“HALK OYUNLARINI AYAKTA TUTAN SEVGİMİZDİR”
Konuşmasının sonunda Halk Oyunlarına olan sevgiye de değinen Akın Rüştü Fetvacı “Halk Oyunlarının kurtuluş reçetesi diye bir reçete hazırladım. Yaklaşık  200 arkadaşıma da sordum bunu, herkes mükemmel dedi.  Ama herkesin sorduğu bir soru vardı ‘Kimler var?’ o benim geri adım atmama sebep oldu.  Bunu her halk oyuncu sordu.   Sorduğum 200 kişinin 200’ü de aynı soruyu sordular bana.  Alın size halk oyunlarının neticesi.   Hepimizin gönlünde yatan sevgisidir.  Benim mesleğim mimarlık, Turizmciyim aynı zamanda  ama bu benim bir sevdam ilkokuldan beri vazgeçmiyorum.  Buralı değilim ama buranın kültürünü buradaki insanlara öğretiyorum.  Çökertme başta olmak üzere 80’e yakın oyunlarını derlemişim ve yaşanılır hale getirmişim.  Bugün düğünlerde herkes bir şeyler oynuyorsa o çalışmaların sebebidir.  Ben bu işi sevmeseydim gider mimarlığımı yapar paramı kazanırdım” dedi.
“YAPILAN BÜTÜN HATALAR HALK OYUNLARINA OLUMSUZ YANSIMIŞ”
Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) üyesi Selim Yazan da toplantıda söz alarak  Halk Oyunlarında yapılan hatalara değindi. Yapılan bütün hataların sonuç olarak Halk oyunlarına kötü yansıdığını belirten ve Toplumun git gide Halk oyunlarından uzaklaştığını belirterek “Halk Oyunlarının sahibi esasında halktır.  Halk oyunlarının sahibinin olması kurumsal olarak olması çok önemli değil.  Halkın Halk oyunlarına sahip çıkması gerekiyor. İşte kurumların orada devreye girmesi gerekiyor.  Halkı halk kültürüne sahip çıkması bilincini aşılamak açısından.  Bu sadece Halk oyunlarının da bir sorunu değil, toplumumuzun genel sorunu.  Yani üretici toplumdan tüketici topluma geçtik.   Yani halk oyunlarını, öğrencileri, oyunları, müzikleri değil,  arabaları eşyaları, sevgileri çabuk tüketir oldu. Eskiden pantolonumuz yırtıldığında yama yapar dikerdik. Şimdi atıp yenisini almak daha kolay ve bu Halk oyunlarına da yansıyor.  Yani yetiştirdiğimiz gençler bizden ne görüyorsa onu yapıyor.  Hak oyunları yada başka bir branşta  kardeşim, arkadaşım, sevdiğim diye yaptığımız kayırmaları  öğrenci tarafından görülüyor ve yarın oraya o da geldiğinde aynı şeyi yapıyor. Bir bakımda ne ekersek onu biçiyoruz.  Bu bugünkü bir sorun değil. Bu bugüne kadar yapılan hataların sonucu olmuş.  Ama bu sadece Halk oyunlarında değil, biz toplum yapısında da unuttuk Ahiliği.  Yani biz çok çabuk öğrenci yetiştirip kendi şartlarımızda kullanmak , aile içinde çocuğu çok çabuk yetiştirip donatmadan, donatmaya vakit bulamadan  hayata salmak. Bu bizde de halk oyunlarına yansımış” dedi.
“ÇANAKKALE’DE BAZI KÜLTÜRLER BİTMİŞ”
Çanakkale’de gittiği köy düğünlerinde ve etkinlikler ile ilgili yaptığı gözlemlere de değinen Selim Yazan, Çanakkale’de özellikle otantik olan köylerde kültürlerin yok olduğunu belirterek “Ben Çanakkaleliyim, Çanakkale’de düğünlere gidiyorum ve özellikle bu sene çok daha fazla gidiyorum.  Merkez demiyorum, daha otantik olması gereken yerler olan İlçelerde ve köylerdeki düğünlerde mesela bizde güvende kültürü bitmiş.  Özellikle Balıkesir ve Yenice taraflarında artık güvende kültürümüz yok.  Zeybek hiç yok.  Sanki Çanakkale’de hiç zeybek oynanmamış.  Tek bir kültürümüz var o da roman.  Bunun bir sebebi de oraya çağırdığınız müzisyenin yapısı.  Kültürü devam ettirmeye çalışırken bütün enstrümanı doğru kullanmak lazım.  Sorun sadece hocalarda değil Müzisyenler de bu işin içinde. Herkes ne yaparsam daha çabuk paramı alırım diye bakmış.  Bir toplumun ayakta durabilmesi için iki şeyin olduğuna inanıyorum bunlardan bir tanesi,  bir tanesi kültür, bir tanesi de maneviyat yani din.   Bizim ülkemizde ve gezdiğim kadarıyla Avrupa’da da   bozulmaya çalışan en önemli şeylerden bir tanesi  din bozulmuş, ülkemizde de Avrupa’da da Köylere gidiyorsun ‘evladım oynardım ama hacca gittim’ diyor.  Yani din birileri tarafından kültürün önüne bir set olarak çekilmiş.  Bitirilmeye çalışılan en önemli şeylerden bir tanesi de gelenek ve görenekler.  Bu bir gerçek ve bu gerçeğe biz halk oyuncularımız tarafından ulaşıyoruz” dedi.
Neden Geri Dönüş Alamıyoruz
Selim Yazan “Ülkemizde yapılan en büyük etkinlik Futboldur.  Mahalle aralarında başlarız, evlendiğimizde bir ara veririz ama  40 yaşından sonra futbolu bırakanlar halı sahalarda tekrar geri dönerler.  Futboldan sonra da yapılan en büyük etkinlikler Halk Oyunları.  İlkokulda, lisede mutlaka oynarız fakat  bırakıldı mı bir daha geriye dönülmüyor.  Bu kadar büyük bir toplumsal hareket neden geri dönüş almıyor?  Aslında mahalledeki halı saha kadar belki o mahallede  dernek var, halk eğitim var,  hobi kursları var,  neden o insanlar futbolu bırakıp geri dönüyor da  halk oyunlarını bırakıp geriye dönmüyor?   Bu sıkıntılar bizim ilerlememizdeki en büyük sıkıntılardan bir tanesi.  Biz ÇAFAD olarak çok eleştirildik geçmişten bu güne, 21 yıl boyunca ama hiçbir  kamu kurumunda çalışmadık.  Yani Belediye Halk Oyunları Topluluğu olmadık., Halk Eğitim Merkezinin hak oyunları topluluğu olmadık.   Bizler işi bizden daha az bilen birinin kontrolünde olmak istemedik.  Bu bizim inandığımız şey be inandığımız şeyi yapacağız dedik.  Kurum başında olan insanların da bizim yaşadıklarını bilmemiz lazım” dedi.
“KÖKE DÖNMEMİZ LAZIM”
Emekli TRT Halk Müziği Sanatçısı ve Araştırmacı Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM)  Üyesi Köksal Coşkun ise  Halk oyunları ve müzik yönünü değerlendirdi. Canlı Müziğe geri dönülmesi gerektiğini vurgulayan Köksal Coşkun “Zorunluluklar elbette başka bir şey, sahneye koymak başka bir şey , canlı müzik bittikten sonra oyun olmaz ki.  Canlı müziğe dönülmediği sürece ki  dünyada artık canlı ve akustik müzik geçerlidir.  Müzik bir meslek ve müzikoloji diye bir bilim dalı var. Ama Halk oyunları diye bir meslek yok ki.  Çünkü halkın içinden gelmiş, halk müziği diye bir meslek de yok çünkü biz yerel kültürü ve halk kültürünü başka  şeylerle karıştırıyoruz.  Festival dediğimizde oradaki gösteriye yapacağımız hiçbir eleştiri yok çünkü gösteridir. Dolayısı ile müzik de serbest olabilir.  Ama gösterilerin dışında gerçek değerlerimizi öğrenmeden  çoğu dernekler ve bir takım  ticaret kaygıları ile turistik program yapanlar  daha adını bile öğrenmeden adama akustik programlar yüklüyoruz. Kökten gelmemiz lazım, kökü öğretmemiz lazım. Müzisyenlerimiz, hocalarımız, bu işi meslek edinenler aç kaldı ama bunun problemi şu; bizler üzerimize düşeni yapamadık, o yarışmalarda jürilere yağ çekerek, yedirerek, içirerek her türlü şeyi yaptığımız için suçlu olan bizleriz.  Bir donanım olmadan herkes üretici” dedi.
“HALK OYUNLARI FETRET DEVRİNİ YAŞIYOR”
Halk Oyunları Araştırmacısı ve Halk Kültürü ve Sanatı Araştırma Derneği (HALK-SAM) üyesi ve araştırmacı Yaşar Şahin ise yaptığı değerlendirmede halk oyunlarının sorunlarına değinerek “Bana göre halk oyunları fetret devrini yaşıyor.  Çünkü kurumların adı var kendi yok.  Kurumlar daha önce de yapmadığı gibi şimdi de yapmıyor.  Şu anda gördüğüm kadarıyla hak oyunları iyi değil. Kurumlar görevini daha önce eksik yapıyordu şimdi hiç yapmıyor ve bu sorunu çözmemiz şart” dedi.
Ogün İnal