.

Bir dede torunlarını etrafına toplamıştır.
-“Oturun bakayım şöyle etrafıma size masal anlatacağım.”
-“Anlat dede anlat, bize masal anlat”
-“Haydi dede, bize masal anlat.”
.
“Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Çoookk eskilerde bir ülke varmış…”
“Biz o kadar eski ülkeyi nereden biliyoruz dedeciğim?”
“Konuşma da dinle… ‘Ulan bu zamane veletleri de her şeyi sorguluyor yahu. Bizim zamanımızda saftık biz. Her anlatılana inanırdık…’ Neyse efendimmm… O ülkede demokrasi gereği bir gün seçim yapılmak istenmiş…”
“Dedeciğim, her demokrasi var denilen yerde seçim olmuyor ki…”
“Evladım, çocuğum dinle yavrummm… Seçim öncesi ülkenin seçim kurulu basının önüne çıkıp; ‘Her türlü önlemi aldık, merak edilecek bir durum yok’ demiş…”
“Madem ortada bir durum yokmuş, neden çıkıp böyle bir şey demiş ki?”
“Oğlum sus be yahu… Üff be! Neyse seçim bitmiş ama sayım bitmeden partinin biri sabaha karşı ‘Teşekkürler’ diye bir pankart astırmış şehrin her yerine…”
“Kazandık diye mi? Yoksa kazanamadık ama şimdiye kadar halkın verdiği desteğe teşekkürler anlamında mı?”
“Kazandık diye evladım… Ayrıca da ‘teşekkürler’ yazdıran partinin adayı basına ‘3000’ oy fark ile kazandık’ diye demeç vermiş…”
“Eee...! Ne olmuş yani? Kazanmış işte…”
“Yok be oğlum kazanmamış daha, sonuçlar belli değilmiş zira.”
“Dedeciğim kafam karıştı. Kazanmayan ‘Kazandım’ mı demiş yani?”
“Evet kızım aynen öyle.”
“Peki sonra?”
“Sonuçlara göre diğer partinin adayı kazanmış… Yani teşekkürler pankartı asan ve ‘3000 oy ile kazandık’ diyenler kaybetmiş ve peşinden açıklama yaparak; ‘Seçimde hile var’ demişler…”
“Hah hah haaa… Ne komik.”
“Neresi komik oğlum?”
“Nasreddin hoca fıkrası gibi… Sonra ne olmuş? Ne kadar heyecanlı?”
“Seçim kurulu bu itirazları ciddiye almış ve oyları tekrar tekrar saymış. Fakat sonuç değişmiyormuş.”
“Netice?”
“Kaybeden taraf ‘Hiç bir şey olmasa bile, kesinlikle bir şeyler oldu. Ama biz fark edemedik!’ diye bir tez atmış ortaya…”
“Bu iddiaya biz çocuklar bile inanmazdık…”
“İnanan inanmış ya neyse… İşin tuhaf tarafı şuymuş. Seçim günü kullanılan aynı zarfta 4 adet pusula varmış. Bu pusulaların 3’ünü kabul eden itirazcılar, sadece bir tanesine inanmamışlar. Yani hile yapan, sadece tek pusulada hile yapmış nedense…”
“Dede, bu anlattıklarından masal bile olmaz. Tahminim buna inanan yoktur o devirde…”
“Yapılan sayımda 12 bin fark varmış. Ancak daha önce yapılan seçimde itirazcılara ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyenler şimdi ‘bu farkı kabul etmiyoruz’ demişler…”
“Yaa… Öyle olur mu? Bir öyle, bir böyle?”
“Ne yazık ki olmuş. Sonra itirazcılar ‘mademki hile var, o halde seçim iptal edilsin’ demişler.”
“Edilmiş mi?”
“İşte burada masalın sonu gelmiş.”
“Ama dede masal nasıl bitmiş ki?”
“Masalın iki sonucu varmış.”
“Nasıl yani?”
“Seçim iptal edilmiş ve o ülkede artık kimse hak, hukuktan bahsedememiş. Bütün bildik değerler yerle bir olmuş. İnsanlar geleceğine umutla bakamamışlar…”
“İptal edilmeyen sonuçta ne olmuş?”
“Seçim iptal edilmeyince o ülkede adalet sağlanmış. Herkes huzur içinde gelecek için planlar yapmış. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…”
 
BİR MASAL ANLAT BANA…
Bir dede torunlarını etrafına toplamıştır.
-“Oturun bakayım şöyle etrafıma size masal anlatacağım.”
-“Anlat dede anlat, bize masal anlat”
-“Haydi dede, bize masal anlat.”
.
“Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Çoookk eskilerde bir ülke varmış…”
“Biz o kadar eski ülkeyi nereden biliyoruz dedeciğim?”
“Konuşma da dinle… ‘Ulan bu zamane veletleri de her şeyi sorguluyor yahu. Bizim zamanımızda saftık biz. Her anlatılana inanırdık…’ Neyse efendimmm… O ülkede demokrasi gereği bir gün seçim yapılmak istenmiş…”
“Dedeciğim, her demokrasi var denilen yerde seçim olmuyor ki…”
“Evladım, çocuğum dinle yavrummm… Seçim öncesi ülkenin seçim kurulu basının önüne çıkıp; ‘Her türlü önlemi aldık, merak edilecek bir durum yok’ demiş…”
“Madem ortada bir durum yokmuş, neden çıkıp böyle bir şey demiş ki?”
“Oğlum sus be yahu… Üff be! Neyse seçim bitmiş ama sayım bitmeden partinin biri sabaha karşı ‘Teşekkürler’ diye bir pankart astırmış şehrin her yerine…”
“Kazandık diye mi? Yoksa kazanamadık ama şimdiye kadar halkın verdiği desteğe teşekkürler anlamında mı?”
“Kazandık diye evladım… Ayrıca da ‘teşekkürler’ yazdıran partinin adayı basına ‘3000’ oy fark ile kazandık’ diye demeç vermiş…”
“Eee...! Ne olmuş yani? Kazanmış işte…”
“Yok be oğlum kazanmamış daha, sonuçlar belli değilmiş zira.”
“Dedeciğim kafam karıştı. Kazanmayan ‘Kazandım’ mı demiş yani?”
“Evet kızım aynen öyle.”
“Peki sonra?”
“Sonuçlara göre diğer partinin adayı kazanmış… Yani teşekkürler pankartı asan ve ‘3000 oy ile kazandık’ diyenler kaybetmiş ve peşinden açıklama yaparak; ‘Seçimde hile var’ demişler…”
“Hah hah haaa… Ne komik.”
“Neresi komik oğlum?”
“Nasreddin hoca fıkrası gibi… Sonra ne olmuş? Ne kadar heyecanlı?”
“Seçim kurulu bu itirazları ciddiye almış ve oyları tekrar tekrar saymış. Fakat sonuç değişmiyormuş.”
“Netice?”
“Kaybeden taraf ‘Hiç bir şey olmasa bile, kesinlikle bir şeyler oldu. Ama biz fark edemedik!’ diye bir tez atmış ortaya…”
“Bu iddiaya biz çocuklar bile inanmazdık…”
“İnanan inanmış ya neyse… İşin tuhaf tarafı şuymuş. Seçim günü kullanılan aynı zarfta 4 adet pusula varmış. Bu pusulaların 3’ünü kabul eden itirazcılar, sadece bir tanesine inanmamışlar. Yani hile yapan, sadece tek pusulada hile yapmış nedense…”
“Dede, bu anlattıklarından masal bile olmaz. Tahminim buna inanan yoktur o devirde…”
“Yapılan sayımda 12 bin fark varmış. Ancak daha önce yapılan seçimde itirazcılara ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ diyenler şimdi ‘bu farkı kabul etmiyoruz’ demişler…”
“Yaa… Öyle olur mu? Bir öyle, bir böyle?”
“Ne yazık ki olmuş. Sonra itirazcılar ‘mademki hile var, o halde seçim iptal edilsin’ demişler.”
“Edilmiş mi?”
“İşte burada masalın sonu gelmiş.”
“Ama dede masal nasıl bitmiş ki?”
“Masalın iki sonucu varmış.”
“Nasıl yani?”
“Seçim iptal edilmiş ve o ülkede artık kimse hak, hukuktan bahsedememiş. Bütün bildik değerler yerle bir olmuş. İnsanlar geleceğine umutla bakamamışlar…”
“İptal edilmeyen sonuçta ne olmuş?”
“Seçim iptal edilmeyince o ülkede adalet sağlanmış. Herkes huzur içinde gelecek için planlar yapmış. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine…”