Daha küçücüktüm “Ben tiyatrocu olacağım” derdim.

Sebebi ise ilk defa gittiğim tiyatroda rahmetli Altan Erbulak’ı görmüştüm, çok hoşuma gitmişti.
.
Evde anneannem vardı.
Asil kadındı Allah rahmet eylesin.
“Vışşşş! Otur oturduğun yere, tiyatrocu olup, soytarımı kesileceksin başımıza” demişti.
Sonra da, “Fuzuli konuşuyorsun” diye de eklemişti lafına.
.
Hepsini anladım da şu “Fuzuli” lafına takmıştım.
Akşam sanırım babama sormuştum;
“Baba fuzuli ne demek?”
“Gereksiz, boşu boşuna” demişti hatırladığım kadarıyla.
O an anladım ki Anneannem bana “Boş konuşuyorsun” demişti.
.
Bu anıyı hatırlamama sebep olan olay neydi biliyor musunuz?
“Meral Akşener’in günlerdir siyaset meydanında uzun uzun reklamı yapılarak milleti büyük beklentilere sokan 26 Ağustos konuşmasıydı…”
.
Anneannem olsa şöyle derdi ona:
“Fuzuli konuştun…”
.
Adam zamanında Demirel’i dinlemeye kasabadan gitmiş şehre.
Dönüşünde sormuşlar; “Ne dedi?”
“Vallahi” diye söze başlamış adam, “2 saat konuştu hiçbir şey demedi…”
.
Rahmetli Demirel siyasetin ustasıydı.
Merakla beklenen gündemin içinde 2 saat konuşur, siz heyecanla ‘Nasıl cevap verecek acaba?’ diye beklerdiniz, konuşması biter, hiçbir şey anlamamış bir şekilde çılgınca alkışlardınız saf saf...
Nur içinde yatsın.
Mezarını ziyaret etmişliğim vardır.
Müzesini de gezmişliğim…
.
Önce şunu bir şekilde ortaya koyalım.
26 Ağustos büyük bir tarih…
Bu günün değeri oldukça fazla.
.
“Açıklayacağım!” “Önemli başlangıç olacak! şeklindeki söylemlerle beklentiye sokulan insanlar var.
Kimi meydanda, kimi televizyon başında, kimi sosyal medyadaki canlı yayında öylece bekliyor…
.
Biz zannediyoruz ki, hemen konuya girecek, tane tane ortaya koyacağı başlıklarla meramını anlatacak sonunda büyük alkış ve tezahüratlar altında konuşmasını bitirecek.
Meydan:
“Milletin umudu Meral Akşener tezahüratları ile inleyecek”
.
26 Ağustos günü Afyon’da “Türk siyasetinde önemli bir başlangıç olacağı” şeklinde sunulacak olan o konuşma metnini yazan vatandaşa buradan sesleneyim:
Kardeşim! Sen ne yapmaya çalıştın?
Hangi başlangıcı yaptırdın?
Bu metnin neresi önemli?
Beklentilere cevap olacak cümle hangisiydi?
.
O metni okuyan veya kontrol eden ve onay veren bir başka partili bunu nasıl anladı?
Önemli başlangıç olarak neresini gördü?
.
Ve en sonunda önüne gelen bu upuzun metni “Okuyayım bari” diyen Akşener!
Hiç mi siyaset bilginiz yok?
Acemi misiniz?
İlk defa mı kürsüye çıkıyorsunuz?
Meclis konuşması şeklinde, halkı içine alacak tek yeri olmayan bu metni okumayı nasıl kabul ettiniz?
.
AKP’nin hızlı olup devrilen trenleri gibi aceleyle okurken arada sırada bir soluk alsaydınız bari.
Bu metni kısaltıp, keşke ezberleseydiniz de, doğaçlama şeklinde halka sunsaydınız.
.
Sizi, “Daha iyi olabilirsiniz diye” acımasızca eleştiriyorum ve eleştirmeye devam edeceğim...
Nihayetinde muhalefeti temsil ediyorsunuz!
.
O uzun ve anlaşılmaz metni okuyarak milleti resmen uyuttunuz.
O sıcakta saatlerce beklettiğiniz insanlara ayıp ettiniz.
Televizyon başındakilere zapping yaptırdınız.
Sosyal medyadakiler ise çoktan “TikTok” videolarına geçmişti sanırım.
.
“İktidarın 90 günlük icraatıyla” diyerek söze başlayınca “Eyvah yandık!” dedim içimden.
Gerek yoktu ki!
Zaten bu millet 21 senedir bir iş yapmayan bu iktidarı beğenmiyor.
Onun için size oy verdi.
Onlar her şeyi biliyor ki orada.
Neyi, kime anlatacaksınız o güneşte?
.
Sığınmacılara getirdi lafı.
Yahu AKP’lilerin zaten sığınmacılarla bir sorunu yok.
Bunu seçimlerde söylediler.
Siz ne anlatıp duruyorsunuz hala.
Sadede gelin.
Saatlerce ayakta beklemiş bu insanlar umut bekliyor sizden.
Söyleyin haydi…
Bekliyoruz, ha söyledi, ha söyleyecek!
Ama yok, “İlle de sığınmacı…”
.
Sonunda dönüp dolaşıp geldi seçimlere…
.
Sürekli bir ironi, sürekli bir laf sokmalar…
Halk sıkıldı bunlardan,
Onlar;
Çözüm istiyor,
Umut bekliyor…
.
Konuşulanlar ise şunlar:
“Siyaset elitlerin, sözde kanaat önderlerinin güdümünde milletin olmadığı bir yerden üretilen siyasetin başarılı olamayacağını söyledik.”
.
“Tepki gösterdik, uyardık, memleketimizin gerçeklerinden bihaber oturdukları yerden ahkâm kesenlere karşı irade koyduk.”
.
“Sadece iktidar mensuplarıyla değil, biz bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik.”
.
“Memlekete en küçük fayda getiremeyen partili CB sisteminden kurtulmak istedik. Türkiye’yi zengin, mutlu bir geleceğe taşımak için çalıştık.”
.
“Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik ama koltuğundan başka hiçbir şey düşünmeyenlerle uğraştık. Çabalarımıza rağmen yenilgiye engel olamadık.”
.
“Türk siyaseti, belli başlı yankı odalarına hapsedildi. Biz milletin çağrısını dile getirdik diye o yankı odalarda hainlikle suçlandık. İşbirlikçilikle suçlandık.”
.
“Ben ve arkadaşlarım makam, mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vaat edilirken, elektriği kesilen salonlarda hayır diye haykırmazdık.”
.
“Şimdiye kadar, en çok susması gerekenler, ilk önce konuştular. Hataları ile yüzleşmesi gerekenler, bu fırsatı, kendi kabahatlerini, gizlemek için kullandılar.”
.
“Ve ne yazık ki, yeni bir umuda tutunmak isteyen milyonlar, umut yerine öfkeyle doldu. Oysa yapmamız gereken, hatalarından ders almış bir muhalefet olarak, milletimizin huzuruna çıkmaktı.”
.
“2023 seçimlerine girerken, Sayın Erdoğan karşısında, açık farkla seçimi kazanacak, iki aday çıkardık.”
.
“Türkiye’nin en köklü, en itibarlı araştırma şirketleri dahildir, bu iki arkadaşımızın, rahatlıkla Cumhurbaşkanı seçileceğini gördük.”
.
“Ve bunun üzerine, ben de, milletimize bir söz verdim. ‘13'üncü Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı olacak.’ dedim.
.
“Bu iki arkadaşımızın, milletimizin bu tarihi çağrısına, kulak vereceklerini düşündüm.
Ama maalesef yanıldım. Onlara, bu ateşten gömleği giydiremediğim için, özür dilerim! Allah şahittir ki; Ne yaptıysam, seçimleri kazanmak için yaptım. Ne yaptıysam; Önümüzdeki tarihi yol ayrımında, milletimiz kazanabilsin diye yaptım…”
.
Geçmiş ile hesaplaşmalar kısmı bittikten sonra dedik ki:
Nihayet merakla beklenen “Türk Siyasetindeki önemli başlangıcı…” dinleyeceğiz...
.
Meral Akşener devam ediyor konuşmasına:
“İYİ Parti olarak seçimlerden bu yana, İl ve ilçelerimizdeki, tüm teşkilatlarımızla beraber, seçim sonuçlarına ilişkin çalıştık, tartıştık ve en nihayetinde, değerlendirmelerimizi tamamladık. Bugün, ülkemizdeki seçim sistemine göre başarı; 50+1'i sağlamak demektir. Dolayısıyla biz, bu seçimi kaybettiğimizin bilincindeyiz.”
Bu mu yani?
Seçimlerin sonunda bunu mu idrak ettiniz? 50+1
.
Konuşmaya devam:
“Vardığımız sonuç da; olağanüstü gayretler sarf etsek bile, mevcut ittifak sisteminin yapısı gereği, buna alan tanımaması oldu.”
.
Yahu 2 yıldır çalışıyordunuz.
Binlerce sayfalık kitaplar yazıldı.
Masa etrafında toplanıldı.
6 tane parti lideri…
Mevcut ittifakın buna yatkın olmadığını yeni mi anladınız?
.
Ama biz hala bekliyoruz televizyon başında, “Türk Siyasetindeki önemli başlangıcı…” göremedik.
Bekliyoruz.
.
O konuşmaya devam ediyor.
“Biliyorsunuz önümüzde, yerel seçimler var. 2023 seçimlerini, çantada keklik görenler, şimdi de yerel seçimleri, âdeta bir genel seçim havasında, değerlendirmeye başladılar. Yine tüm gündemi, sayısal oranları yarıştırarak, ittifaklara çekmeye çalışıyorlar.”
.
Buna benzer tonlarca cümle daha eklendi konuşmaya.
Ben artık esnemeye başladım.
Zira bu bir miting değildi ki?
“Türk Siyasetindeki önemli başlangıç…” açıklanacaktı, bir türlü açıklanamadı.
.
Konuşmanın devamında yarım saat sonra şunu dedi:
“Önümüzdeki yerel seçimlerde ise, İYİ Parti olarak, elbette kendi kadrolarımızla, milletimizin huzuruna çıkacağız. Ve göreve talip olacağız.”
Yoksa önemli başlangıç bu muydu?
“Seçimlere kendi başına girmek mi?”
.
Vay vay vay!
Bizim umutla beklediğimiz “Türk siyasetindeki önemli başlangıç” buydu demek!
Nasıl da düşünemedik!
.
Ve bu konuyu açıklamaya devam etti Akşener;
“Yerel seçimi, bir genel seçim rekabeti çerçevesinde okumadan, yerel özellikleri, dikkate alarak, milletimizin iradesinin tecellisine, imkân sağlayacağız.
Bu vesileyle; Buradan, tüm siyasi partilere de, açık ve net bir çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin; tüm siyasi partiler, hep birlikte, ayrı ayrı seçimlere girelim ve milletimize hizmet için yarışalım...”
.
Aga bu ne?
Nasıl bir görüş bu?
“Herkes seçime kendi başına girsin” ha?
Vay be!
Kırk yıl düşünsem aklıma gelmez…
.
Sonra?
Yayın bitti…
.
Hani başlangıç?
.
Ben hala başlangıç yapacağımız kısmı bekliyorum televizyon başında!
Eşim de içeriden bağırıyor:
“Daha çok beklersin…!”