Siyasetin, özellikle iktidar sahiplerinin seçim çalışmalarında dilleri iyice kirlenmeye başladı.

Tahammülsüz bir duruş sergiliyorlar. Bu durumu psikologlar güç zehirlenmesi olarak tanımlıyorlar. Sıklıkla yalana ve tehdide başvuruyorlar. Demokrasiyi içlerine sindiremedikleri her hallerinden belli oluyor.
Daha önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Karadeniz gezisinde de sataşmalar olmuştu ve memleketin cumhurbaşkanı bu günler iyi günlerin diye tehdit etmişti. Bu ifadeleriyle milletin cumhurbaşkanı olmadığını, taraf olduğunu zaten kanıtlamıştı. Daha sonraları da yine muhalefete tehditvari söylemleri devam etmişti. Bundan önceki seçimlerde halkı da tehdit ederek ya taraf olursunuz ya bertaraf demişti. Dolayısıyla muhalefete saldırıların arkasında oldukları da ortaya çıkmıştı.
Her ne şekilde olursa olsun herhangi birine mesnetsiz olarak yapılan saldırıyı içinde azıcık insan olanın kınaması gerekir. Kırıkkale’de ana muhalefet partisi liderine yapılan yumruklu saldırının da karşısında olmamışlar, yan çizmişlerdi.
Erzurum’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına yapılan taşlı saldırı iktidar sahiplerinin siyaseti ne kadar kirlettiklerini ayan beyan gösteriyor. İktidarın küçük ortayı seçim meydanlarında kurşundan falan bahsediyor. Zaten derli toplu bir ifadesi olmayan, promptırdaki yazıları okumakta güçlük çeken genel başkan, seçim meydanlarında çok ağır ifadeler kullanıyor.
Erzurum valisinin açıklamaları, iç işleri bakanının açıklamaları, hatta Erzurum belediye başkanının açıklamaları içerisinde olayı kınayan tek bir cümle, tek bir kelime bulunmuyor. Yazıklar olsun. Yirmiye yakın vatandaşın kafasına taş isabet etmiş, dokuz vatandaşımız hastanede müşahede altına alınmış ama ağızlarından geçmiş olsun bile çıkmıyor. İnsanlıklarından nasibini almamışlar belli ki. Bu kafaların devlet ve kamu yönetiminde olmaması gerekir.
Erzurum’daki hazin vakada, belediyenin açık hava toplantısını sabote etmeye çalıştığı, parti militanı gibi çalıştığı ayan beyan ortada. Birilerinden talimat almıştır kesin. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun halkı uyaran, pozitif, ılımlı, herkesi kapsayan konuşmalarına tahammül edemiyorlar.
Seçime çok az bir süre kaldı. Normal şartlarda olsaydı İçişleri ve Adalet bakanlarının istifa etmesi, yerlerine tarafsız kamu memurlarının seçime kadar atanması gerekirdi. Ancak tek adam rejimiyle hepsi ortadan kalktı. İçişleri bakanının talimatıyla muhalefetin mitingleri engellenebilme veya adalet bakanının talimatıyla muhalefete mensup kişiler hakkında algı yaratacak uygulamalar yapılabilir. Memleketin hali hal değil vesselam. Çok kötü şartlarda seçime gidiliyor.
İktidar sahiplerinin kendi hayal dünyalarında yarattıkları sahte öcülerle muhalefetin sürekli terörist, yabancı destekli gibi ithamlarla suçlaması sağlıklı değil. Önce kendilerine bakmalarında yarar var. Ekonomi bozuk. Terörle mücadelede bir arpa boyu yol katedilemedi. Gün geçmiyor şehit haberleriyle uyanıyor, yüreğimiz yanıyor. Memlekette ne kadar kimliksiz yabancı var belli değil.
Memleketin hızla normalleşmesi gerekiyor. Ağzı bozuk siyasetin millete ve memlekete sadece zararı olur. Dili bozuk olan zarar veriyor demektir.