Dünyanın en deneyimli kurtarma ekiplerinden birinde kurtarma şefi ve afet yöneticisi olan “Doug Copp” deprem anında nasıl davranmamız şeklinde bir açıklama yapmıştı.

İşinin uzmanı olduğundan tavsiyesine kulak vereceğiz elbet.
.
Bunları yazıyorum ki okuyup ders çıkaralım kendimize.
Elbette fay olmayan yerleşim yerlerine iskân vermeyecekler,
Bina yapım öncesinde projelerini kontrol ederek denetimlerini gerçekleştirecekler.
Kullanılan malzemeleri kontrol edecekler.
.
Ama tüm bunların yanında bizim de yapacağımız şeyler var.
Neler mi?
.
Uzman Copp diyor ki:
“Binalar çökerken basitçe ‘çömelen ve korunan’ kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar.
Masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.”
.
“Kediler, köpekler ve bebeklerin hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar.
Deprem anında sizde bu şekilde kıvrılmalısınız.
Bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür.
Daha küçük bir boşlukta hayatta kalabilirsiniz.
Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk yaratacak bir kanepe, geniş büyük bir eşyanın yanında durun…”
.
“Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır.
Sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder.
Eğer ahşap bina çökerse geniş yaşam boşlukları oluşur.
Ayrıca, ahşap binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir.
Tuğla binalar ayrı tuğla parçalarına ayrılacaklardır.
Tuğlalar birçok yaralanmalara sebep olacaktır, ama (beton) bloklardan daha az ezilmiş vücutlar yaratırlar…”
.
“Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere uzanın…”
.
“Bina çökerken kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...
Nasıl mı?
Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya arkaya doğru düşerse inen tavanın altında ezilirsiniz.
Eğer kapı kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz.
Her iki durumda da ölürsünüz!”
.
“Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin.
Merdivenler (ana binadan) farklı bir ‘frekans aralığına’ sahiptir; ana binadan bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar.
Merdivenler ve binanın geri kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin yıkılışı gerçekleşene kadar.
Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar.
Korkunç şekilde sakatlanırlar.
Bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun.
Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır.
Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir.
Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir…”
.
“Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına çıkın.
Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde olmak çok daha iyidir.
Binanın dış çevresinden ne kadar içeride olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır…”
.
“Aynen Nimitz yolundaki katlar arasındaki (yıkılan) blokların meydana getirdiği gibi, deprem anında üst yolun yıkılmasıyla ezilen araçların içinde bulunan insanlar ezilirler.
San Francisco depreminin kurbanlarının hepsi araçlarının içindeydiler.
Hepsi öldü.
Araçlarının dışına çıkıp, aracın yanına uzanıp veya oturarak kolaylıkla hayatta kalabilirlerdi.
Ölen herkes eğer araçlarından çıkıp, araçlarının yanına oturabilseler veya uzanabilselerdi yaşıyor olabilirdi.
Ezilen bütün araçların yanında (kolonların direkt olarak üzerine düştüğü araçlar hariç) 3 feet yükseklikte boşluklar oluşmuştu…”
.
“Enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kâğıdın olduğu ofisleri dolaşırken kâğıdın sıkışmadığını/ezilmediğini keşfettim.
Kâğıt yığınlarının/kümelerinin etrafında geniş boşluklar bulunur/oluşur…”
.
Bu yazılanlardan çıkaracağımız ders şu olmalıdır:
“Önce biz önlemimizi doğru alacağız…”
 
***
NEYİMİZ EKSİK?
Deprem denilince aklımıza hemen Japonya gelir ve “Onlarda 9 şiddetinde deprem oluyor, kimsenin burnu bile kanamıyor…” denilir.
.
Aklımıza hemen şu soru geliyor:
“Japonya depreme karşı nasıl önlemler alıyor?”
.
Bu sorunun cevabı şu haberde:
 
Japonya’da çok fazla yüksek katlı bina var ve bu yapılara “Esneme payı” denilen bir sistem uygulanıyor.
Buna göre; “bina temeline eklenen kauçuk tamponlar sayesinde deprem anında yerden gelen titreşimler binayı titretmek yerine sallıyor. Böylece, çok şiddetli depremlerde bina esneyerek gelen şiddetli darbeyi yumuşatıyor.”
.
Ayrıca;
“Yapı temelinde kullanılan tampon sıvılar deprem sırasında şiddetin azalmasını sağlıyor.
Tampon görevi üstlenen sıvı, sallantının ters yönünde hareket ederek depremin şiddetini azaltıyor.”
.
İşte en önemli kısım burası:
“Japonya’da devlet, deprem yönetmeliğine sıkıca bağlı. Ülkedeki tüm yapılar bu şekilde inşa ediliyor ve düzenli olarak denetleniyor…”
.
Japonya’da vatandaşlara deprem ve tsunamiyi önceden haber veren bir erken uyarı sistemi bulunuyor.
.
Cep telefonlarında yer alan bu sistem sayesinde deprem dalgaları o bölgeyi vurmadan 5-15 saniye önceden telefonlara ‘Jishin desu! Jishin desu!’ (Deprem oluyor! Deprem oluyor!) diye tekrarlayan yüksek sesli bir uyarı gidiyor.
Bu uyarıyla kendisini hazırlayan Japonlar, güvenli bölgeler gidip hayat üçgeni oluşturarak depremi ve tsunumayi atlatıyor.
.
Ülkenin birçok yerinde hızlı trenler kullanılıyor.
Trenler, depremi önceden bildiren sensörlere sahipler.
Böylece bir deprem anında tren durduruluyor ve yolcuların güvenliği sağlanıyor.
.
2011 yılında 9,0 büyüklüğünde bir deprem atlatan Japonya'da o sırada 27 tren aktif biçimde çalışıyordu.
Her bir trene ana deprem öncesi bildirim ulaştı ve trenler, büyük depremden önce durduruldu.
.
Japonya'da bir deprem anında, tüm televizyon kanalları acil resmi deprem yayınına geçiyor.
Bu yayında insanlara; güvenli bölgeler, artçı depremler, olası tsunami hakkında bilgi veriliyor.
.
Ülkede çocuklar küçük yaştan itibaren depremi ve nasıl korunmaları gerektiği hakkında eğitiliyor ve okullarda ayda bir kez deprem tatbikatı yapılıyor.
Tatbikatlar sırasında en yaygın yöntem, çocukların sarsıntı bitene kadar sıralarının altına girip masa ayaklarına tutunmaları.
Dışarıda oynuyorlar ise öğrencilere, düşen enkazın altında kalmamak için doğrudan açık bir alanın merkezine gitmeleri öğretiliyor.
.
Japonya’da her ailede muhakkak bir deprem çantası bulunuyor.
.
İşte okuduk depremde hayatta kalmanın yollarını.
Elinoğlu bu kadar önlem alırken bizim neyimiz eksik?
Neden yapamıyoruz?
 
***
RAYLI SİSTEM
Bir de şu var.
Japonya’da depremde evler yıkılmıyor.
Sebebi mi?
“Binaların rayların üzerine inşa edilmesi…”
.
Evet yanlış okumadınız.
Bu sistem, binaların deprem esnasında yerkabuğundan bağımsız bir şekilde ray üzerinde hareket etmesine olanak tanıyor.
.
1995 yılında Japonya’da yaşanan felaketin ardından ülkede eski binalara güçlendirme yapılırken, yeni binalar da yeni sistem doğrultusunda inşa edildi.
Binaların yüksekliklerine göre koruma sistemleri değişiyor.
Üç katlı binalarda duvarların güçlendirilmesi ve temelin levhalar ile korunması şartı konuluyor.
Orta yükseklikteki binalarda daha fazla önlem alınıyor.
.
Japonya’da evlere kurulan bu sistemde; “Binanın temel kısmına kauçuk ile imal edilmiş tamponlar kullanılıyor. Bu tamponlar binaların deprem tehlikesi esnasında titremesi ve eğilmesi yerine yatay sallanmasını mümkün kılıyor. Temelde oluşan sarsıntı bina geneline yayılsın diye, bina iskeleti içerisinde yer alan hidrolik teller kullanılarak binanın yıkımına engel olunuyor…”
.
Ne diyelim?
Darısı başımıza…