EKONOMİ ERBABI Her zaman dediğim gibi ben ekonomiden filan anlamam.

Birincisi;
Cebime giren paraya bakarım.
İkincisi;
Cebime para da girse nasıl girdiğine bakarım.
Üçüncüsü;
Bu paranın memlekete hayrının olup olmadığına bakarım.
Sonra koltuğa oturup karar veririm.
.
İktidar nasıl ölçüyor peki?
Aynı Temel gibi…
.
Nasıl mı?
.
Ordu’nun Gülyalı ilçesi Turnasuyu mevki Hürriyet Mahallesi’nde yaşayan Benhur Kul, yaklaşık 2 yıl önce evlerinin önündeki ağaca hava durumu tahmin taşını astı ve yazısını da yazdı.
Herkesin dikkatini çeken yazıda şöyle yazıyordu:
Taş ıslak: Hava yağmurlu
Taş kuru: Yağmur yok,
Taşın altında gölge var: Hava güneşli,
Taşın üzeri beyaz: Hava Karlı,
Taş gözükmüyor: Hava sisli,
Taş sallanıyor: Hava rüzgârlı,
Taş zıplıyor: Deprem var,
Taş yok: Hortum var…
.
Peki o anlamıyor, bu anlamıyor da kim anlıyor?
Elbette erbabı.
Kim peki?
Prof. Dr. Özgür Demirtaş…
.
Sabancı Üniversitesi İşletme Fakültesi Finans Kürsü Başkanı da olan Demirtaş, sosyal medya hesabından ekonomiye dair dikkat çekici değerlendirmeleri 20 maddede sundu ve şöyle dedi:
“Lütfen Okuyun, okutun”
.
1- Merkez Bankaları yoktan para yaratır.
Bu bir bedel (Faiz) karşılığında bankalara verir.
Bankalar da o parayı alır şirketlere kredi verir.
Şirketler kredi ile yeni yatırım yapar.
İnsanları yeni yatırımlarında işe alırlar.
 
2- İşsizlik düşer.
Yeni yatırımlarda maaş alan insanlar maaşlarını harcar.
Milli gelir artar.
Ne güzel değil mi?
Kulağa ne hoş geliyor değil mi?
Değil.
Unutmayın: Bir şey kulağa çok hoş geliyorsa büyük ihtimal ile doğru değildir.
 
3- Peki yukarıdakiler niye doğru değil?
Doğru değil çünkü bu yöntem dopingdir.
Bu yöntem uyuşturucu kullanımıdır.
Bu yöntem sahtekârlıktır.
Bu yöntem kısa vadelidir.
Bu yöntem gelecek nesillere atılan kazıktır.
Tane tane anlatayım.
 
4-Ucuz faiz ile para dağıtmak, PARAYI tuvalet kağıdından farksız yapar.
Sisteme giren para ilk başta iyi etkilerini gösterir (Tıpkı Doping gibi, Tıpkı Uyuşturucu gibi, Tıpkı Alkol gibi).
Kısa vadede ucuz kredi ile piyasa canlanır.
MAL fiyatları artar.
 
5- Elinde mal tutanlar zengin olur.
Kısa vadede ekonomi canlanınca politikacılar dört köşe olur (tıpkı doping kullanıp 100 metre koşusunu kazanan sporcunun antrenörünün madalya töreninde böbürlenmesi gibi)
Sonrasında sporcunun karaciğeri iflas eder.
 
6- Uyuşturucu kullanan kişi ilk dakikalarda çok keyifliyken sonra vücudunda yaralar çıkar, dişleri dökülür…
Para basmak ve faizi ekstra düşürmek kısa vadede olumlu etkilerini yansıtıp siyasetçileri havalı kılsa da (!) uzun vadede, enflasyon kasıp kavurur.
İnsanların geliri enflasyondan az artar.
Alım gücü düşer.
 
7- Uzun vadede FELAKETLER başlar.
AMA siyasetçiler uzun vadeye bakmaz.
Onlar için, Kısa vadede seçim kazanmak önemlidir.
Uzun vadede siyasetten çekilmiş, emekli olmuş, ya da ölmüşlerdir.
 
8- Kısa vadeli plan yapıp, para basıp, faizi SUNNİ yollarla düşürüp, insanları enflasyona boğana SİYASETÇİ denir.
Uzun vadeli plan yapıp, enflasyonu kontrol altına alıp, faizi önce arttırıp sonra DOĞAL yollarla düşürene DEVLET ADAMI denir.
 
9-  Siyasetçiler kısa vadede kahraman gibi karşılanır, posterleri asılır.
Uzun vadede ÇOK KÖTÜ anılırlar. Haklarında en kötü sözler söylenir.
DEVLET ADAMLARI kısa vadede kötü anılır, kemer sıktıkları için sevilmezler.
Ama uzun vadede değerleri anlaşılır.
Heykelleri dikilir!
 
10- Siyasetçilerin kısa vadeli çıkarlar uğruna, seçim kazanmak uğruna para basıp, faizi SUNNİ olarak indireceğini anlayan BİLİM İNSANLARI ve düşünürler:
“Merkez Bankaları, siyasetçilerden BAĞIMSIZ olmalı” demişlerdir.
 
11- Siyasetçilerin kısa vadeli çıkarlar uğruna uzun vadeyi yakmasına, ÜLKENİN çıkarlarının UZUN vadeli planlama olması ama ülkeyi yönetmeye talip siyasetçilerin çıkarının KISA vadeli olmasına: literatürde “TİME MISMATCH” denir yani, “ZAMAN ÇAKIŞMASI.”
 
12- İşte bu Time Mismatch yüzünden gelişmiş ülkeler merkez bankalarını bağımsız kılmışlardır.
Merkez Bankaları bağımsız olmayan ülkeler “Krallıktır, Otokrattır ve en önemlisi SEFİLDİR.”
 
13- Şöyle düşünün:
Eğer bu iş bu kadar kolay olsa gelişmiş ülkeler bu kadar kompleks kurallarla uğraşır mı?
Merkez bankasına bir emir verirler, merkez bankası YOKTAN para yaratır bankalara verir, bankalar ucuz kredi dağıtır, işsizlik düşer, milli gelir artar vs
 
14- Bu iş bu kadar olsa, onca NOBEL ödüllü, onca uzman SALAK mı da bu kadar karmaşık çözümler sunuyor?
Diyelim ki merkez bankasına EMİR verdiniz faizi SIFIR yaptınız.
Yoktan para basıp bankalara ÇUVALLA verdiniz.
Sonra da Bankacılığı denetleyen devlet kurumu da bir emir verdi “Bankalara SIFIR FAİZ (yada 1-2%) ile para dağıtacaksın” diye.
 
15- Ne olur?
Herkes ama bunu duyan herkes:
%1-2 faiz ile o parayı alır, önüne gelen şirket kurar.
İlk başta işsizlik düşer.
Ama sonra AHHH AMA SONRA?
 
16- İnanılmaz bir enflasyon başlar.
İşe girenler bile mal alamaz olur.
En sonu ise en acısıdır:
O BEDAVA para ile kurulan şirketlerin çoğu ZOMBİ şirkettir.
Yani aslında normal ekonomi şartlarında kar edemeyeceği için kurulamayacak şirketlerdir.
 
17- Doping sürdürülebilir olmadığı için o ZOMBİ şirketler birer birer batmaya başlar.
Ülkenin onca hammaddesi, onca insan kaynağı, onca yılları, boşa gitmiştir…
Bu arada bilimsel yöntemlerden şaşmayanlar aradaki farkı iyice açmışlardır.
 
18- Her zaman yazdığım gibi para politikasındaki en BÜYÜK yanlışları ABD yapmıştır.
Onu Türkiye gibi ülkeler izlemiştir.
Diyebilirsiniz ki;
“ABD yapmışsa bende yapayım.”
Bu saflık olacaktır.
Çünkü ABD parası rezerv paradır.
Cari açığını yoktan bastığı para ile finanse eder.
 
19- Böyle bir güçleri olmasına rağmen onlar bile sarsılmıştır.
Ama Türkiye gibi hassas bir ülkenin bu hatayı yapması VAHİMDİR.
Kısa vadeli acı çekmeyen hiçbir ülke başarıya ulaşamaz.
Başarıya kestirmeden ulaşacağını zannedenler ŞARK KURNAZIDIR.
 
20- Peki ŞARK KURNAZLIĞI çalışır mı?
Elbette çalışmaz.
Eğer Şark Kurnazlığı çalışsaydı, Şark, Şark kalır mıydı?
Herkese Sevgiler.
.
İşte olay buymuş meğer.
Ben anlamam.
Erbabı böyle söylüyor.
.
Ama siz erbabından daha erbap birini biliyorsanız başka.
İşin aslı şudur:
.
İş lafta değil icraattadır.
.
İcraat ise ortadadır…
 
***
DÜNYA ŞEKİLLENİYOR
Etrafımızda ateşi yüksek, sürekli ağrıları olan, burun akıntılı, bitkin insanlar dolu.
.
Salgından sonra bir ara rahatlayan hayat bize sanki yeni bir oyun kuruyor gibi.
.
Hatta Koronanın yeniden hortlayacağı da konuşulurken gelen haberler hiç de iç açıcı değil.
.
En başından bizlere vurulan mRNA Korona Aşılarının “Enfeksiyonu Engellemediğini” “Çok Kısa Süreli Etkili Olduğunu” ve “Geniş Koruma Sağlamadığını” daha geçen gün canlı yayında Bill Gates itiraf etti…
.
Bill Gates kim mi?
Windows’u yazıp tüm dünyaya satıp köşeyi dönen adam.
Virüs yazdıktan sonra anti virüsünü tüm dünyaya satıp bir daha köşe dönen adam.
Aşıları bize satıp dönecek köşe bırakmayan adam…
.
Aşılara izin veren kuruluş olarak bilinen Dünya Sağlık Örgütü’nün en büyük fon sağlayıcısından biri olan Bill Gates’tir.
.
Bill Gates ne diyor?
“Sıradaki pandemiye hazırlık yapmalıyız.”
.
Bunun ne demek olduğunu sanırım anladınız:
“Geliyor, bekleyin” demek…
.
Peki ne yapacağız?
Onu da söylüyor:
“Enfeksiyona karşı nefes yoluyla alınan bir önleyici düşünüyoruz” dedi…
.
“Astım ilacı pülverizatöre benzer bir aleti elimizde gezdireceğiz” demek bu.
.
Adamlar oturduğu yerden dünyayı şekillendiriyor zaten.
Bize ise seyretmesi, dinlemesi ve uyması kalıyor…