Kuraklık artık üst üste bindiriyor. Türkiye iki yıldır ciddi kuraklık yaşıyor. Kış arifesinde yağan yağışlarla kışlık ekimler geç de olsa tamamlandı.

Havalar yavaş soğuyor. Yağan yağışlar dereleri, çeşmeleri canlandırmadı. Yazın damla damla akan çeşmelerin suyu artmadı. Demek ki yer altı su rezervleri beslenmedi.
Yurdun dört bir yanı kuraklıktan muzdarip. Memleketin en fazla yağış alan Karadeniz bölgesi bile yeterli yağış almadı. Konya bölgesinde sulama imkânı olanlar tarlaları sulayıp buğdaylarını ancak ekebildi. Bölgede göller kıyıdan çekilmeye devam ediyor.
Bugünlerde barajlardaki su seviyelerinin kritik eşiğin altına düştüğü uzmanlar tarafından dile getiriliyor. Gerçi daha kışın ortasındayız, belki yağmur yağar göl ve göletleri besleyebilir.
Günlerin kısa oluşu buharlaşmayı düşürse de yağmur gibi çiğ yağsa da gün boyunca esen kuru rüzgâr, toprağın üst kısımlarında buharlaşması kısa süreli olsa da arttırmaktadır. Poyrazın gece durmasıyla birlikte oransal nem %90’ın üzerine çıkmakta ve çiğ yağmasına neden olmaktadır. Çiğ kayda değer nem bırakmasa da toprağın tavını muhafazada önemli rol oynamaktadır. Güneş görmeyen alanlar çiğ yağışı nedeniyle gün boyu ıslak kalmaktadır.
Türkiye’nin daha önceki yıllarda olduğu gibi hububatta sorun yaşayacağını söylemek yanlış olmaz. Orta Anadolu’da da yağış yetersizliği verimi yarıya düşürecek niteliktedir. Zaten memleketin tahıl ambarı sayılan bölgede kuraklık nedeniyle buğday ekilişleri önemli derecede azalmıştır.
İklim değişimleriyle ilgili üretilen senaryolara göre kısa süreli bol yağmurlar, seller kadar uzun süren kuraklıklar da beklenmektedir. Orta Anadolu’nun önemli bir kısmında kışlık ekimler kuruya yapılmakta ve ilk yağışlarla birlikte çimlenme için gerekli nem sağlanmaktadır. Zaman zaman alatav riskleri yaşansa da kışa girmeden iyi bir gelişim için erken ekim önemlidir.
Bundan sonra meydana gelecek yağışlar göl, gölet ve barajların su potansiyellerinin artmasında önem taşımaktadır. Halen uzun yıllar ortalamasına göre düşen yağış miktarı, beşte bir seviyelerindedir. Eğer kuraklık devam edecek olursa, su rezervlerinin düşmesi, yazlık ekimlerde ciddi sorunlar yaratabilir. Allah muhafaza, içme ve kullanma suyu için dahi sıkıntı çekebilecek illerimiz bulunmaktadır. Yapılan hesaplamalara göre İstanbul’un üç aylık suyu bulunmaktadır. Çanakkale’nin içme ve kullanma suyunun temin edildiği Atikhisar barajında su seviyesi %30’lara düşmüş durumdadır. Bayramiç ve Bayramdere barajlarında da su seviyesi düşük seviyelerdedir.
Her ne kadar kamu idarecileri su sorunu yaşanmayacağını iddia ediyorsa da, yakın zamanda beklenen yağışların su rezervlerini artıramayacağı görülüyor. Taşkınlara ve sellere neden olabilecek yağışlar belki göl ve göletlerde su seviyesini artırabilir. Şubat ve mart aylarında düşecek yağışlar da doldurmazsa nöbetleşe sulama başlayacak, çeltik ve mısır ekilişleri kısıtlanacak demektir. İnşallah afetsiz bol yağışlar alırız. Kışlıklarda verimin düşeceği belli oldu. Bari yazlıklar sakata gelmese.