Temel elinde “U” seklinde küçük bir demir ve iki ucu arasında gözle görülmesi çok zor bir kil testere ile buluşlara patent veren özel bir şirketin kapısını çalmış…

Görevliler pek ciddiye almamakla beraber ‘buluşunun ne olduğunu ve nasıl kullanıldığını’ anlatmasını isterler.
Mucit Temel başlar anlatmaya:
-“Bu gördüğünüz alet son model bir fare kapanıdır. ‘U’ seklindeki bu kapanın uçlarından birine beyaz, diğerine de kaşar peynir yerleştirilir. Daha sonra kapan farelerin umumi olduğu bir yere konulur. Peynirleri gören fare kapanın altına gelip, ‘Beyaz peynir mi yesem, kaşar peynir mi yesem?’ diyerek seçim yaparken, başını mütemadiyen sağa ve sola çevirmek durumunda kalır. Bu esnada göremediği kil testere başını keser ve fare ölür.”
Bu açıklamalardan sonra zeki mucit kendini bir anda kapı dışında bulur tabi ki…
Temel hemen pes etmez ve birkaç hafta içinde şirket yetkilileri ile bir buluşma daha ayarlar.
Başlar anlatmaya:
-“Bu sefer fare kapanından peynirleri kaldırdım, böylece daha ekonomik hale gelmiş oldu. Kullanımı ise aynı kolaylıkta. Kapan farelerin umumi olduğu bir yere yerleştirilir ve kapanın altına gelen fare kendi kendine sorar ve düşünür, ‘Beyaz peynir nereye gitti? Kaşar peyniri nereye gitti?’ diye… İşte tam bu sırada kafasını sağa sola çevirirken, kıl testere tarafından başı kesilir ve fare ölür.”
 
***
KOVBOY
Bir kovboy çiftliğine dönmektedir.
Bindiği atı yeni satın almıştır.
Atın üstünde bir gün evvel evlendiği genç bir kadını da getirmektedir.
Sel yatağı boyunca ilerlediklerinden, kötü bir rastlantı sonucu at kayar.
Buna çok sinirlenen kovboy, “Bu bir”, der
Ve on dakika sonra atın yine ayağı kayar.
Kovboy buna, “Bu iki” der.
Biraz daha ileride, at bir engel karşısında tekrar dengesini kaybedince kovboy, kadını attan indirir ve:
“Bu üç” dedikten sonra tabancasıyla atı vurur.
Genç evli kadın dehşete düşmüştür.
İtiraz etmekten kendini alıkoyamaz.
-“Her şeye karşın, bu kadar sert, davranmamalıydın! Yazık değil mi ata? Şimdi biz nasıl gideceğiz?” dedikten sonra kovboy sorar;
-“Bitti mi?”
Kadın üzgün cevaplar:
-“Evet!”
Kovboy gayet sakin:
-“Bu bir!”
 
***
SERİNLEMEK İÇİN
Bir sarışın, bir kızıl saçlı ve bir esmer kadın çölün ortasında arabayla yol almaktadırlar. Hava korkunç sıcaktır.
Arabanın motorundan dumanlar çıkmaya başlar.
İnip baktıklarında, motorun tekrar çalışmayacağını anlarlar, zira su kaynatmıştır.
Mecburen çölde uzunca bir yürüyüş yapmaları gerektiğinden, her biri arabadan bir şeyler alır.
Çölde yürümeye başlarlar ve bir süre sonra dinlenmek için mola verirler.
Mola sırasında sarışın ve esmer kadınlar kızıl saçlıya dönerek, niye bir paket bisküvi aldığını sorarlar.
-“Acıkırsam yerim, diye düşündüm” cevabını verir kızıl saçlı “… çölde ne kadar yürüyeceğimiz belli değil..”
Hepsi de bunun çok mantıklı olduğunu düşünür.
Ve sonra sarışın kadınla kızıl saçlı olanı esmere döner ve niye yanına bir şişe su aldığını sorarlar.
-“Eğer susarsam, yanımda içecek bir şeyim olması gerektiğini düşündüm...” diye cevaplar esmer kadın.
Evet, bu çok akıllıca bir fikir, diye düşünür diğer ikisi.
En sonunda esmer ve kızıl saçlı kadınlar sarışına dönerler ve arabanın kapısını niçin söküp aldığını sorarlar.
“Şeyy..” der sarışın “… çok sıcak olursa pencereyi açıp serinlerim diye düşündüm de..”
 
***
GORİL GELMEZ
Gorilin biri bara girmiş.
Barmenden bir içki istemiş.
Barmen çok şaşırmış tabii, ama belli etmeden gorilin içkisini vermiş…
Hesap ödeme zamanı gelince de üç misli fazla söylemiş.
Goril ses çıkarmadan ödemiş.
Barmen, “Şey, buraya pek goril gelmez” deyince, Goril; “Eh şaşırmadım tabi… Bu fiyatlarla kim gelir buraya?”
 
***
KÜTÜPHANE
Sarışının biri kütüphaneye gitmiş ve direk bankoya yönelerek görevliden ‘bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması’ istemiş.
Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle:
-“Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir hamburger, bir kola, bir de patates kızartması” demiş.
Artık iyice sinirlenen görevli:
-“Hanımefendi, burası kütüphane” demiş.
Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak:
-“Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola ve bir de patates kızartması…”
 
***
ZORRO
Bir sarışını kaçırmışlar.
Zorro da onu kurtarmaya gelmiş.
Kaçıran herifi bir-iki hareketle devirdikten sonra Zorro, adamın giysilerine kılıçla “Z” harfini çizmiş.
Sarışın hayranlık içinde şöyle demiş:
“Sağol Züpermen!!”
 
***
İYİ DOKTOR
Cemal, “Temel çok iyi bir doktordur” demiş.
Sormuşlar; “Nereden biliyorsun?”
Cemal cevaplamış: “Geçen yıl çok pahalı bir ameliyat olmam gerekiyordu, param yoktu, röntgende rötuş yaptı…”
 
***
SARHOŞ DEĞİLİM
Arabayı hızlı sürmekle itham ediliyordu. Uzmanlar, arabayı kullananın sarhoş olduğu tespit etmişlerdi.
Adam mahkemede: “Sarhoş değildim. Sadece her zamankinden fazla içmişim, o kadar.” Diye savunma yapınca hâkim kararını şöyle açıklamış;
-“Bu iddianızı nazarı itibara alıyoruz. Sizi on beş gün yerine, iki hafta hapse mahkûm ediyorum!”
 
***
TAHMİN ETTİN Mİ?
Genç delikanlı heyecanla annesine gelir ve âşık olduğunu, evlenmek istediğini ve annesini tanıştırmak istediğini söyler.
Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini ve annesinin evleneceği kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.
Otururlar bir süre sohbet ederler.
Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar “Tahmin ettin mi?” diye.
Anne, duraksamadan cevap verir:
“Ortadaki kızıl saçlı olan!”
Oğlu hayretle annesine sorar:
“İnanılmaz, nasıl bildin?”
Anne cevap verir:
“Ondan hoşlanmadım.”
 
***
ÖLECEK MİŞSİN!
Adam karısı ile birlikte doktora muayene olmaya gider.
Muayene biter ve doktor odasından çıkarak kadının yanına gelir ve kocanızın ölmemesini istiyorsanız şu kâğıda yazdıklarımı uygulayacaksınız der:
“1- Sabahları güler yüzle güzel bir kahvaltı hazırlayın ve ise mutlu gitmesini sağlayın.
2- Öğlen eve geldiğinde güler yüzle karşılayın ve güzel bir öğle yemeği ile takdir edildiğini hissettirin, böylece günün geri kalan kısmını da iyi geçirmesine yardım edin.
3- Akşamları eve geldiğinde yemek özellikle güzel olmalı. Eve gelince eline bir kadeh içki verin dinlenmesini sağlayın.
4- Onun gönlünü hoş edin…
Eğer bu dediklerimi harfiyen uygularsanız kocanızın sağlık yönünden hiçbir problemi olmayacak” der doktor.
Eve geldiklerinde adam karısına sorar,
-“Doktor ne dedi?”
-“… ölecekmişsin…”
 
***
ÜŞÜTMÜŞ
Doktor, ünlü bir ressam olan arkadaşını ziyarete gitti.
Ünlü ressam, son olarak yaptığı hasta bir adam tablosunu doktor arkadaşına gösterip sordu:
-“Eee, söyle bakalım fikrin ne?”
Doktor tabloya tekrar bakıp cevap verdi:
-“Merak edilecek bir şey yok. Sadece üşütmüş, o kadar…”
 
***
HEPSİ ÖDEMİYOR
Ufak tefek yaşlı bir kadın iki plastik torba taşıyarak caddede yürüyormuş.
Torbalardan biri delinmiş ve 20 dolarlıklar uçuşmaya başlamış.
Polisin biri kadını durdurup;
“Hanım efendi torbadan paralarınız dökülüyor.” demiş.
“Kahretsin!” demiş kadın, “Uyardığınız için sağolun. Ben şimdi dönüp toplarım onları.”
Polis birden kendine gelmiş:
-“Bir durun bakalım! O kadar para nereden geliyor? Çaldınız mı yoksa?”
“Yok canım!” demiş kadın. “Benim bahçe stadyum parkına bakıyor. Orada arada sırada araçlarda parti veriyorlar. O partilerden çıkan adamlar çoğunlukla benim çiçek tarlalarımı tuvalet olarak kullanıyor. Ben de elektrikli kesiciyle çalıların arkasında bekliyorum. Onlar işlerini görmeye hazırlandığı anda benim kesiciyi çalıştırıp; ‘Ya 20 dolar verirsin ya da senin ki uçar gider!’ diyorum.”
“Vay be!” demiş polis gülerek. Sonra merakla sormuş:
“İyi fikirmiş de peki öbür torbada ne var?”
Yaşlı hanım cevap vermiş;
“Eee… Hepsi ödemiyor tabii.”