Oturmuşum bilgisayarımın başına şöyle ağız tadıyla internette gezeceğim. Haberler, magazin, spor filan.

Kordonda gezer gibi, relaks vaziyette okuyup, okuyup ruhumu dinlendireceğim.
.
Ancak haberleri okudukça “Artan sinir katsayım” yüzünden, yükselmeye çalışan tansiyonumu bastıran tansiyon ilacım bile isyan eder hale geldi.
“Birader alıyorsun 5 mg tansiyon ilacı, bizi yoruyorsun, uğraştırıyorsun... Al şunun 10’luğunu sen rahat, ben rahat…” dediğini duyar gibiyim.
.
Haklı aslında.
Türkiye’de yaşıyorsan tansiyon hapı 10mg’den başlamalı.
.
Ama sadece tansiyon değil ki:
Midem de isyanda…
“Git kendine başka mide bul…” diyor bana.
“Yahu 50 senedir seninle uğraşıyorum.
Hala utanmadan bana ‘Gider’ yapıyorsun” dedim ve attım ağzıma bir “Talcid”, aklı başına geldi.
Meğer derdi oymuş.
.
Bu arada insanın en kaprisli organı mideymiş, biliyor musunuz?
Siz sinirlenince, öfkelenince, hava değişimi yaşadıkça, mevsimler değiştikçe o kafasına göre kapris yapıp, “Bana ne ulan! Bu âlemin tek salağı ben miyim? Hep ben mi çalışacağım?” diyerek öğütmediği yiyecekleri kalın bağırsağa kakalıyormuş.
O zavallım da, “Bu kaprislinin işini yapayım bari, durup dururken çıngar çıkmasın” diye kendini paralıyormuş.
.
Mide sinirlenince asidini gereğinden fazla salgılar ve kendi mukozasını kemirir, haliyle kendi kendine zarar vermeye başlarmış.
Böylesi mazoşist bir organ anlayacağınız.
Kalın bağırsağı da bıktırmış.
.
Haberleri okuyunca başımızın ağrıması ise başka bir durum.
Göz seyirmesi,
Kramp girmesi,
Böbrek taşı oynaması,
Kulak çınlaması,
Sırt ağrısı,
Hepsinin sebebi belli:
“Haberler…”
.
Dönün kendinize bakın:
“Son yıllarda oh be! diyeceğiniz kaç haber duydunuz?”
Ne oldu hala düşünüyor musunuz?
.
Sabah sabah benim karşıma çıkan haberleri okuyunca sizi düşündüm.
Siz diyorsunuz ki:
“Neden bu haldeyiz?”
Ben de diyorum ki:
“Düşünün…”
.
İşte bir örnek haber size:
“Gaziantep’te Orta Çağı aratmayan olay… Büyü bozacağını iddia eden sözde hoca, müşterilerinden kedi bacağı istedi. Kentte ilk belirlemelere göre 10’dan fazla kedinin bacaklarının kesildiği ortaya çıktı…”
.
Birincisi:
Hala bu ülkede büyüye inanalar var.
İkincisi:
Hocaya körü körüne inananlar var.
Üçüncüsü:
Allah’tan hoca, kedi bacağı istemiş. Maazallah başka şeyler de isteyebilirdi.
Başınız ellerinizin arasına alıp düşünün:
“Başka ne isteyebilirdi?”
Düşünün…

Geçen bir yerde okumuştum.
Adam soruyor:
“Neden Cinler sadece kadınlara giriyor?”
“Neden bu Cinleri hep erkek hocalar çıkarıyor?”
“Neden hoca ile Cin girmiş kadın odada yalnız kalıyor?”
“Neden hoca bir seferde çıkaramıyor da, başka seanslar da yapıyor?”
Düşünün…

Haber şu:
“Çılgın Sayısal Loto’nun 1 Ekim tarihli çekilişinde 5 rakam ardışık olarak geldi.
90 sayı arasından kazanan sayılar 22, 28, 29, 43, 44, 45, 46, ve 47 oldu. ‘43-44-45-46 ve 47’ sayıları peş peşe geldi.”
.
Bu rakamların peş peşe gelme ihtimalini yazmaya kalksak, bu satırlar almaz.
Ama olmuş.
Mucize gerçekleşmiş…
Düşünün…

Bir haber İstanbul’dan:
“Üniversite öğrencisi iki genç kız, İstanbul Boğazı’nda tekneden rastgele etrafa ateş açtı…”
.
İzlediğim videoda gördüğüme göre, bildiğiniz gerçek silah ve karanlıkta Boğaza doğru mermileri sıralıyorlar.
.
“Kurşun ata ata biter”,
“Kurşun adres sormaz” lafları boşa değil.
Düşünün…

Son bir yılda fiyatları artan temel gıda maddeleri şöyle sıralanmış:
Patates %170
Şeker %164
Un %129
Süt %127
Makarna %113
Pirinç %110
Su ve maden suyu %108
Ekmek-tahıl %107
Tavuk eti %102
.
Bunlar gerçek şekilde önümüzde dururken, Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Mahmut Gürcan: “Türkiye’de fiyat hareketliliği var ama kriz yok…” deyivermiş.
.
Olabilir.
Koskoca bakan yardımcısı, yanlış mı söyleyecek?
.
Ancak şu haber aklıma geldi ve arayıp buldum:
“Devletin kasası Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 4 bakan yardımcısı da çift maaşlı oldu. Bakan yardımcıları 58-107 bin lira ortasında maaş alıyor…”
.
İçlerinde Mahmut Bey de var.
Demek ki insan çift maaşlı olunca, “Koskoca kriz” o makamda “Fiyat hareketliliği gibi” görünüyor…
.
Ama aklıma şu fıkra geldi yazmadan geçemeyeceğim:
Papaz bakmış kilisenin mahzeninden pahalı yıllanmış kutsal şaraplar her hafta bir-iki eksiliyor hemen Zangoçtan şüphelenmiş.
Görmüş Zangocu çan kulesinde gezinirken.
Aşağıdan bağırmış:
“Kutsal şaraplar neden eksiliyor?”
Zangoç aşağıya bağırmış:
“Söylediklerinizin hiç birini duyamadım efendim. Buraya gelmiyor sesiniz” demiş.
Papaz kızmış;
“Ne demek sesim gelmiyor?”
Zangoç: “Gelin efendim burada durun, ben sizin yerinize geçeyim göreceksiniz” demiş.
Yer değiştirmişler.
Bu sefer Zangoç aşağıdan yukarı bağırmış, “Kilise girişinde bulunan yardım sandığındaki paralar neden eksiliyor?”
Papaz aşağıya bağırmış:
“Hayret gerçekten buradan ses duyulmuyor” der.
.
Gerisini siz düşünün…

Bugün yarın, basın yasa tasarısı meclisten geçecek.
Şu paylaşımı görünce merak ettim;
A Haber’i açıyorsun Avrupa bizi kıskanıyor!
FOX TV’yi açıyorsun batmışız!
TRT’yi açıyorsun, ekonomi uçuyor,
HaberTürk’ü açıyorsun, fiyatlarda güncelleme var,
TELE 1’i açıyorsun, zamlar can yakıyor!
Erdoğan’ı dinliyorsun, ülke Norveç,
Sokağa çıkıyorsun Suriye..!
.
Kanun bakalım bu haberlere ne yapacak?
Düşünün…

Başka bir haber:
“Ankara’da müzisyen Onur Şener, istek şarkıyı söylemediği için tartıştığı kişilerce öldürüldü. Cinayetle ilgili soruşturma başlatıldı.”
.
Dünyada bir ilk yaşandı sanırım.
Bu da bize denk geldi.
.
“Hani gözünün üzerinde kaşın var” denilen cinsten.
.
Yazık!
Olan müzisyene oldu.
Geride kalan çocuklarına oldu.
.
Diyorum ya “Tansiyon yükseliyor” diye.
Bu yazacak kelime buldum da buradan yazamıyorum.
Şu dünyada küfürsüz konuşma derler de, Can Yücel’in dediği gibi “Küfürsüz de anlatılmıyor ki?”

“Cari açık” diye bir şey var.
Ekonomiden anlamam ama en azından önümde sorabileceğim internet var.
.
Soruyorum:
Cari açık ne demek?
“Bir ülkenin dışsatımıyla dışalımı arasında oluşan açık, dış ticaret açığı…”
.
Cari açık artarsa ne olur?
“Cari açık arttığında ülke ekonomisi bu durumdan olumsuz bir şekilde etkilenir. Cari açıktaki artış ne kadar fazla olursa ülkeye gelen para giden paradan o kadar az olur. Bu durum da ekonomik gelişimi büyük ölçüde engeller…”
.
Bir ülke neden cari açık verir?
“Cari açık nedenlerinin başında;
Aşırı yüksek döviz kuru,
Kontrolsüz ekonomik büyüme,
Rekabetçilik ve
Bununla beraber ihracat sektöründeki düşüş,
Yüksek enflasyon,
Diğer ülkelerde yaşanan durgunluklar,
Aşırı borçlanmak,
Cari açığı finanse etmek için heba olup giden finansal akışlar gelmektedir.”
.
Öğrendik mi?
.
Ziraat Bankası (Eski) Genel Müdür Yardımcısı, Halkbank (Eski) Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi, Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşcu yazıyor sosyal medya hesabından:
“Ocak-Ağustos döneminde dış ticaret açığı, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 146,3 artarak 29,8 milyar dolardan, 73,4 milyar dolara yükseldi…”
.
Şimdi siz yukarıdaki tanımlarla, aşağıdaki gerçekleri karşılaştırın ve Ülkemizin durumu hakkında bir yorum yapıp;
Düşünün…

Bu arada siz düşünedurun, ben de Şenol Hocanın yazdığı güncel bir konunun nasıl fıkraya dönüştüğünü anlatayım:
.
Arjantin Hazine ve Maliye Bakanı ile bizim Bakanımız Nebati uluslararası bir toplantıda görüşüyorlar.
Bakan Nebati, “Türkiye’nin ekonomisinde yaptıkları dönüşümü bunun sonucunda ekonominin ne kadar güçlü hale geldiğini, insanların nasıl zenginleştiğini” şu sözlerle anlatmış:
“Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım, günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöro ekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır.”
Sözlerini bitirince Arjantinli Bakana, onların ekonomisinin ne durumda olduğunu sormuş.
Arjantin Hazine ve Maliye Bakanı şöyle cvaplamış:
-“Bizim ekonomi de batmak üzere ama ben sizin gibi güzel anlatamıyorum…”