Liyakat, Arapça kökenli bir kelime olup, 657 sayılı devlet memurları kanununda...

Liyakat, Arapça kökenli bir kelime olup, 657 sayılı devlet memurları kanununda, devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır şeklinde tanımlanmaktadır. İşi ehline vermektir şeklinde de tanımlanır.
Liyakat kanunda dahi yer alırken, uygulamada kanuna pek riayet edilmediği, kamuya personel alımlarında hatırın ve siyasetin birinci öncelikli kriter olduğu yıllardır bağırıyor. Önüne iki koyun versen, düz ovada güdemeyecek bireyler kamuda nereleri işgal ediyor, devletin gemisi nerelerde sürünüyor ayan beyan görünüyor.
Devletin gemisi duruyor adeta. Çalışma ve üretmeyle ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. İş yapma ve üretimi geliştirme konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Okullarda eğitim sürekli geriye gidiyor. Devletin en güçlü olması gereken adalet kurumlarında dahi, halkın vicdanını sızlatan, feryat ettiren kararlar alınabiliyor.
Tek elden yapılan kamu atamaları, liyakatin yerlerde süründüğünü ayan beyan gösteriyor artık. Hangi alana bakarsanız bakın dökülüyor. Ekonomi, tarım, ticaret, adalet, hatta diyanette öyle uygulamalara şahit olunuyor ki evlere şenlik. Hangisine baksan elinde kalıyor.
Gözleri ışıl ışıl ışıldayan bakanımız arada bir konuşma cezası yiyor ama ekonominin e’sinden bile anlamadığı ayan beyan ortada. Mayıs ayında düşecek olan enflasyon Aralık ayına kaldı. Daha fazla düşmez, zaten dipte dediği paramız, o tarihten bu yana %20 daha değer kaybetti. Hala koltuğunda ne yapmaya duruyor anlamak mümkün değil.
Adalet milletin vicdanını sızlatmaya devam ediyor. Siyasi baskılar altında alınan kararlar artık halkın sabrını taşırıyor. Hırsızlık, kadın cinayetleri, dolandırıcılık aldı başını gidiyor. Bir kızımızı önce yakan, ardından varile koyup beton döken adam ceza indirimi alabiliyor. Yazıklar olsun. Az yetişmiş ve birileri sayesinde görevini yapanlar ne yazık ki akıl almaz kararlara imza atıp diyet ödüyorlar.
Marmaris günlerce yandı yine. Binlerce dekar orman yok oldu. Yazın ortasına geldiğimiz bugünlerde, geçen seneden ders alınmamış olmalı ki, kontrolsüz bir durum yok, kontrollü bir yangın devam ediyor gibi açıklamalar da gördük. Bakanlar değişti ama devlette süreklilik önemlidir.
Geçen sene meydana gelen Manavgat ve Marmaris yangınları tam bir dersti. Aklı olan, memleketini seven insan tedbirini alması gerekirdi. Suçlu aramak, sabotaj olup olmadığını değerlendirmek en kolayı. Önemli olan sabotaj, ihmal ve kasıt gibi eylemlerin olabileceğini hesap etmek ve bunun tedbirini almaktır. Bakan, genel müdür, daire başkanı, bölge müdürü ve şefliğe, hatta bekçiliğe kadar olan zincirde liyakat varsa yangın çok fazla ilerleyemez. Kaldı ki bütün dünya artık kuraklığı ve yangına hassasiyeti görüyor, buna göre tedbirler alıyor. Kontrollü yakılmış doğal şeritler oluşturan ülkeler de var. Yangın yollarını daha kolay ve hızlı müdahale yapılabilecek hale getirenler az değil.
İşi ehline verirsen hepsi birden olur.