Günümüz mesleklerinden en popüleri bence pazarlamacılıktır. Aslında “Her dönemde geçerli olan meslektir” desek yeridir.

Günümüz mesleklerinden en popüleri bence pazarlamacılıktır.
Aslında “Her dönemde geçerli olan meslektir” desek yeridir.
.
Öyle ya!
Sermaye akıtıyorsun,
Bin bir zorluk yaşıyorsun,
Üretiyorsun,
Ama
Malını satamıyorsun.
.
Ne anladım bu işten.
Nasreddin Hoca’nın dediği gibi olur:
“Dostlar alışverişte görsün…”
.
Pazarlama işini yapmak gerçekten büyük maharet ister.
Öyle sadece okumayla filan olduğu yok.
Yetenek işin içinde,
Öngörü,
Hayat algısı,
Beden dili okuma,
Hipnoz gibi Allah vergisi olması lazım insanda.
.
Ateşli bir köy çocuğu şehrin en büyük marketinde işe başvurur.
Dünyanın bu en büyük alışveriş merkezinde her şey ama her şey satılmaktadır.
Patron sorar:
-“Daha önce hiç satıcılık yaptın mı?”
-“Evet köyümde bu işi yaptım.”
Patronun gözü çocuğu tutar:
-“İyi, yarın başlıyorsun. “
Ertesi gün akşam olur ve patron çocuğu karşısına alır:
-“Evet, bugün kaç satış yaptın?”
-“Bir!”
-“Ne! Bir mi? Ötekiler 20-30 satış yaptılar, Nasıl bir? Satışın kaç dolar tuttu peki?
-“320 bin dolar…”
Patron şaşırır ve sorar:
-“Nasıl becerdin bunu?”
-“Adama başta küçük boy bir olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy bir olta sattım.”
-“Adama ‘nerede balık tutacağını’ sordum. ‘Kıyıda’ deyince bir tekneye gereksinimi olduğunu söyledim. Tekne bölümüne indik ve çift motorlu, yelkenli, lüks bir yat sattım. Vosvosuyla bunu çekemeyeceğini söyleyince son model 4x4 bir jeep sattım.”
Patron kendinden geçer:
-“Ne diyorsun, tüm bunları bir küçük olta almaya gelen adama mı sattın?”
Genç çocuk yanıt verir:
-“Yoo… Aslında karısı için bir tane orkid istemişti... Ben de ona: ‘Hafta sonun mahvolmuş, sen en iyisi balığa git’ dedim…”
.
Uzmanlar pazarlamacılık yapacaklar için
Pazarlama tekniklerini örneklerle açıklamışlar:
1. Bir partiye gidiyorsun.
Salonun diğer ucunda çekici bir kız görüyorsun.
Hemen yanına gidip diyorsun ki:
“Merhaba, her konuda harikayım. Beraber olmaya ne dersin?”
Bu, “Doğrudan Pazarlama” yöntemidir.
.
2. Bir partiye gidiyorsun.
Salonun diğer ucunda çekici bir kız görüyorsun.
Samimi bir arkadaşına 100 TL veriyorsun. Arkadaşın ayağa kalkıyor, kızın yanına gidiyor ve “Merhaba, karşıdaki arkadaşım her konuda harikadır. Onunla tanışmalısın?” diyor.
Bu “Reklam yoluyla pazarlama” yöntemidir.
.
3. Bir partiye gidiyorsun.
Salonun diğer ucunda çekici bir kız görüyorsun.
Kızın duyabileceği bir mesafede durup, “Senin her konuda ne kadar harika olduğunu yüksek sesle söylemeleri için” iki kız arkadaşına 100’er TL veriyorsun.
Bu “Halkla ilişkiler yoluyla” pazarlamadır.
.
4. Bir partiye gidiyorsun.
Salonun diğer ucunda çekici bir kız görüyorsun.
“Kız sana geliyor ve hemen seninle tanışmak istediğini söylüyor.”
Bu da “Tanınmış markanın pazarlama gücüdür.”
.
Pazarlamacılığın en zayıf tarafı müşterinin her daim haklı olmasıdır.
.
Bir süre pazarlamacılık yapan genç daha sonra sınava girip polis olmuş.
Yolda rastladığı bir arkadaşı sormuş.
“Nasıl işinden memnun musun?”
“Evet” demiş polis, “Bizim mesleğin en iyi tarafı da şu ki, müşteri daima haksız.”
.
Elbette bakış açısı bir pazarlamacının en büyük silahıdır.
.
Dünyaca ünlü bir İtalyan ayakkabı firması, mallarına pazar bulmaları için iki pazarlama uzmanını Afrika’ya gönderdi.
Bir kaç gün sonra uzmanlardan birinden şöyle bir telgraf geldi:
-“Burada satış imkânsız. Çünkü herkes çıplak ayakla geziyor...”
Diğer pazarlama uzmanı ise şu telgrafı çekmişti:
-“Burada herkes çıplak ayakla gezdiği için milyonlarca ayakkabı pazarlayabiliriz.”
.
Sonuçta durum şu:
Pazarlayan kazanır.
Pazarlamacısı iyi olan kazanır.
Pazarı olan kazanır…
.
Gerisi hikaye…