Hemen bütün takvimlerde vardır. Milli ve resmi bayramlar ile dini bayramlar. Tatil günleridir hem bugünler.

Hemen bütün takvimlerde vardır. Milli ve resmi bayramlar ile dini bayramlar. Tatil günleridir hem bugünler.
Ne hikmetse 18 seneden beri, milli bayramlar devletin üst kadrolarında bulunanlar tarafından özürlü kutlanıyor. 2002 yılına kadar neredeyse iktidar ve muhalefetin yöneticileri hep birlikte milli bayramları kutlamışlardır. Seçim meydanlarında nezih bir duruş sergileyen siyasi parti liderleri, birbirlerinin yüzlerine bakamayacakları laflar etmemişlerdir.
Ak Parti iktidarında ne yazık ki, milli bayramlar artık milli birlik ve beraberliği gösteren duruşlardan epey uzaklaşmıştır. Bunda iktidar partisinin güttüğü siyasi çizgiler ve davranışlar önemli rol oynamaktadır.
Cemaat evlerinde yetişmiş zihniyetler ne yazık ki, milli bayramları kutlamada limoni davranmaktadır.
Daha önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, milli bayramlarda ekseriyetle hastalanmış veya yurt dışı seyahatlerde bulunmuştur. Çok az sayıda milli bayramlara iştirak etmiştir. Bunun sebeplerinin vatandaş tarafından bilinmesinde yarar vardır. İkide bir Millet İttifakının adayı olmakla gündeme gelmesi gariptir. Milli bayramları kutlama özrü bulunan bir kimliğin adaylığı nasıl gündeme gelir anlaşılır gibi değil.
26 Ağustos ve 30 Ağustos tarihleri, Türk Tarihinde önemli dönüm noktalarıdır. Malazgirt Meydan Savaşı, Anadolu’yu Türk Yurdu yapmıştır. Başkomutanlık Meydan Savaşı ise, Anadolu’yu ilelebet Türk Milletinin tapusuna geçirmiştir. Zafer Bayramı olarak kutlanır.
Salgın nedeniyle bu sene milli bayramlardan 23 Nisan ve 19 Mayıs günleri sembolik demeçlerle geçiştirildi. Salgın hastalık yokken de zaten değersizleştiren etkinliklere yer veriliyordu.
Geçmişten gelen davranışlar dikkate alınırsa, iktidar sahiplerinin Atatürk ve Cumhuriyetin değerleriyle ilgili sorunları olduğu ortaya çıkıverir. Birkaç önemli kanıttan bahsetmekte yarar var:
Geçmişte cumhurbaşkanının iki ayyaş ifadesi yenilir yutulur değildir. Lozan bir hezimettir ifadesi de çok eski değildir. İktidarı desteklemek için elinden geleni yapan yandaşlar içinde Atatürk düşmanlığı klasik haline gelmiştir. Her fırsatta Atatürk’e küfretmeyi görev saymaktadırlar.
Atatürk’ü ve Cumhuriyetin değerlerini değersizleştirmeyle ilgili önemli kanıtlardan biri de, çakma tarihçi Kadir Mısıroğlu’na yapılan itibar gösterileridir. Atatürk ve silah arkadaşlarına, Mehmet Akif Ersoy’a, Cumhuriyetin kurucularına sürekli küfreden, keşke yunan galip gelseydi diyebilen bu zata iktidar sahipleri aşırı itibar etmektedirler. Cumhurbaşkanı, Diyanet İşleri Başkanı ve çok sayıda bakan hastanede ziyaret etmişler, cenazesine ise Cumhurbaşkanının damadı başta olmak üzere çok sayıda bakan ve iktidar partisinin güzide mensupları katılmışlardır.
İktidar sahiplerinin Türkiye Cumhuriyetinin değerleriyle savaşı devam etmektedir. Zafer Bayramı kutlamalarının iptali, Yunan galip gelseydi diyenleri sevindirmiştir mutlaka. Yoksa bu salgında okulları açan zihniyet, Zafer Bayramı törenlerini neden iptal etsin ki?
Milli Bayramları kutlamak iktidar sahiplerine zor gelmektedir. Okudukları veya dinledikleri tarih, İngilizlerin parayla yazdırdıkları, fitnelerle dolu tarihtir. İngiliz vatandaşı olan, keşke Yunan galip gelseydi diyebilen, rahmetli çakma tarihçinin yazdığı tarihtir. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanının yazdığı tarih, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı yetiştirir değil mi?
Madalyonun bir yüzü böyle. Öteki yüzü mü? Saygı duruşunu puta tapmak olarak değerlendirenler vardı iktidar partisinde. Hala var mıdır bilinmez!