Radikal sayılabilecek görüşleri nedeniyle sürekli eleştirilen, yobazların rahatsız olduğu ender Öğretim Üyelerimizden biri olan Yaşar Nuri Öztürk, vefat edeli 4 yıl oldu.

Radikal sayılabilecek görüşleri nedeniyle sürekli eleştirilen, yobazların rahatsız olduğu ender Öğretim Üyelerimizden biri olan Yaşar Nuri Öztürk, vefat edeli 4 yıl oldu. Yıllar ne çabuk geçiyor. Allah rahmet eylesin.
Yaşar Hocamız Trabzon'un Sürmene ilçesinin Küçükdere köyünde doğmuştur. Dindar bir ailenin çocuğudur. Sürmenelilerin durumunu öteden beri herkes bilir. Çok tutucudurlar. Aslında bu tutuculuk Yaşar Nuri Hocanın fikri hayatının şekillenmesinde son derece önemlidir.
İlk eğitimini babasından Kur'an okuyarak alan ve dokuz yaşında hâfız olan Yaşar Hoca, on yıllık klâsik medrese eğitiminden sonra hukuk ve ilahiyat tahsilini tamamlamıştır. 12 yıl boyunca kesintisiz imamlık ve vaizlik yaptıktan sonra üniversiteye dönen Öztürk, 1980 yılında "İslâm Felsefesi" konulu doktorasını tamamlayarak akademik hayata adım atmıştır. 1986 yılında aynı dalda doçent unvanını almıştır.
Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce ve Fransızca dillerinde çeşitli çalışmaları bulunan Yaşar Nuri Öztürk, 1978 ve 1982'de "Türkiye Millî Kültür Vakfı" ödülünü kazanmıştır. 1992 yılında İstanbul Üniversitesi’nde İlahiyat Fakültesi kurulduktan sonra bu fakültemize 19.11.1993 yılında Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk kurucu dekan olarak atanmıştır.
Yaşar Nuri Öztürk, 3 Kasım 2002 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi'nden İstanbul milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girmiştir. Daha sonra CHP'den istifa etmiştir. Ardından da Halkın Yükselişi Partisi’ni kurmuş ve bu partinin genel başkanlığını dört yıl boyunca sürdürdükten sonra 19 Ekim 2009 tarihinde üniversite ile çok ilgilenemediği gerekçesiyle genel başkanlıktan istifa ederek aktif siyasî hayatına son vermiştir.
Özgürlüğüne son derece düşkün olan ve ne derler hesapları yapmadan fikirlerini rahatlıkla dile getiren Yaşar Hoca, din siyaseti yapan yobazlar başta olmak üzere özellikle din ticareti yapanlarla da çok ciddi mücadeleler vermiştir. Tabuların yıkılması, dinimizin daha bilimsel temellere dayalı olarak kitabımız Kur’an özdeğinde anlaşılması için çok ciddi gayretler göstermiştir. Ancak yobazların hedef tahtası haline gelmiş, 9 yaşında hafız olan kendisini dinsizlikle suçlayanlar bile olmuştur.
Dinimizde dini siyaset haramdır. Dinin siyasete alet edilmesi kadar çirkin bir tutum olamaz. Orta Çağ Avrupa’sında olanları, kilise papazlarının halkın üzerindeki baskı ve çıkara dayalı nasıl hakimiyet kurduklarını hemen herkes bilmektedir. Günümüz İslam dünyasında da ne yazık ki benzer cahilane yapıları ve gelişmeleri görmemek elde değil.
Dinimizin algılanması çok zor değildir aslında. Anlayacak kültürde ve erdemde insanlara ihtiyaç vardır sadece. Sokaktaki fanatizm üzerinden din siyaseti güderseniz Arap dünyası gibi, gün gelir aynı dinin mensupları birbirini yok etmeye kalkar. Geçmişte çok fazla sayıda örnekleri yaşanmıştır. Bir Müslüman bir Müslüman’ı öldürürken Peygamberimizin torunu olduğunu bile düşünmemiştir.
İyi insan aynı zamanda iyi Müslümandır. İnsanı değerleri zayıf, her telde oynayan Müslüman da olamaz aslında. Yaşar Hoca batıla, yobazlara karşı çok ciddi mücadeleler verdi ama sanki batıl kazandı yine.