.

Tarımda 2019 tabiri caiz ise karanlık bir yıldı. Karanlık olması bir yana ders çıkarılmadığı için, ardından gelenler daha aydınlık olmuyor.
Önceki yıllarda da hasat döneminde yapılan ithalatlar, üretimi azaltırken, ders çıkarmayan idareciler ithalata devam ettiler ve üretimi baltalamaya devam ettiler.
Yılsonuna doğru yapılan tarım şurasında süslü cümlelerle altmıştan fazla hedef kondu ama işe yarar hedef sayısı pek azdı. Zaten çiftçinin anlayacağı bir dilde değildi. Beylik bir cümle vardı şuranın arkasından. Yabancıların cirit attığı bir ülke haline getirilmeyecekti memleket. Demek ki artık istedikleri gibi at oynatıyorlar. İthal edilen gıda kalemi 130’u bulunca, cirit için her şey elverişli demektir.
Et ve hayvan ithalatı ülke hayvancılığının canına okumaya devam etti geçen sene. Sene sonu itibariyle hayvan ithalatına son verileceği söylendi en yetkili ağızdan. Elbette ithalatın kesilmesi yetmiyor. Fiyatlar artınca sabretmek, üreticiyi özendirmek gerekiyor. Et arzı düşünce ithalatın başlaması, üreticiyi tüketmekten öteye gitmiyor.
Geçen sene güney limanlardan sokulan Güney Amerika’nın danaları bu senenin yarısına kadar idare eder. Bu işten milyon dolarları cukka eden yandaşlar hükümete baskı yaparak yeniden ithalat kararı aldırır ve memleket hayvancılığının içine okumaya devam ederler. Menfaatini ülke menfaatlerinin üzerinde tutan bu ekibin, karşısında duracak, ülke çıkarlarını düşünecek bürokrat da kalmadı. Siyasi zaten kalmadı.
Hububat ve bakliyat ithalatı alabildiğine devam ediyor. Bu sene de devam etmesi kaçınılmaz. Özellikle buğday ve arpa ekilişindeki azalışlar, bu sene hububat ithalatında rekor kırdırır.
Tarımsal üretim rakamlardaki gibi değil. Yukarıya yaranma güdüsü içinde hareket eden memurlar rakamlarla oynuyorlar. Üretim artmıyor. Fiyatları düşürmek, enflasyonla mücadele etmek için yapılan ithalatlar, kaldırılan gümrük fonları, çiftçiyi adeta küstürdü.
Geçen senenin kara yüzlerinden biri cinayetlerdi. 400’den fazla kadın cinayete kurban gitti. Canilerin çoğunluğunu akrabalar oluşturuyor. Cezalar caydırıcı olmadığı gibi, adaletin de sağlıklı çalışmaması, kadınları temelli savunmasız hale getiriyor.
Adalet kurumları verdikleri kararlarla insanımızı üzmeye devam ediyor. Verilen kararlar halkın vicdanını rahatlatmıyor. Damatlar, evlatlar, siyasi aktörler, paralılar sütten çıkmış ak kaşık olurken, çoluğu çocuğu iş sahibi olsun diye terör örgütünün eline düşen garibanlar, teröristlikle suçlanmaya ve ceza yemeye devam ediyor.
İnşaat sektörü en kara yılını yaşadı geçen sene. Müteahhitlerin hemen çoğunluğu mali zorluk yaşadı. Devletten beslenen müteahhitlerin hiç sorunu olmadı. Kredi faizleri düşünce satışlar artar diye umut var ama TOKİ de bir şeyler yapmaya çalışıyor. Ufuk pek aydınlık değil henüz.
Devletin başka bir cemaate teslimi devam ediyor. Geçmişten bir gram ders alınmış gibi görünmüyor. Bu karalar devlete karalar bağlatmaz inşallah.