İnsan Pazar sabahı gazeteyi eline alınca hep iç açıcı, gülümseten haberler görmek ister.


İnsan Pazar sabahı gazeteyi eline alınca hep iç açıcı, gülümseten haberler görmek ister.
.
Nitekim hafta sonudur.
İnsan;
Hafta içi stresini kendisinden alıp, hayal dünyasına götürecek yazılar okumak ister.
.
Ama maalesef “Burası Türkiye.”
Burada böyle şeyler olmayalı çok oldu.
.
İnsanın inanası gelmeyen haberleri okuması ise bambaşka bir duygu veriyor.
.
“Ben neden bu ülkede yaşıyorum”,
“Bu insanlar bu kadar mı cahil?” dedirtiyor belki de.
.
Bir haber okudum dış kaynaklı.
İnsanlar dışarıya bir buzdolabı koymuşlar.
Amaçları ise;
Elinde fazla yemek olan, yiyecek olan bu buzdolabına koyuyor,
İhtiyacı olan başka birileri gelip alıyor.
Ne güzel bir düşünce.
Sonra düşündüm,
Bu olay bizde olsa;
“Buzdolabını çalarlar…”
.
“Katilin daniskası” diye bir laf duydunuz mu?
O halde ilk defa ben kullanıyorum.
Zira geçen gün katledilen balerin kızımızın katili demiş ki;
“Canım cinayet istedi ondan öldürdüm.”
Bu daniska meğer hapishanedeymiş.
Açık cezaevine almışlar.
O da kaçmış.
Aslında;
Hücrelerde sürünmesi gerekirken, salıverilmiş.
Kaçan mı suçlu,
Açık cezaevine koyan mı?
Siz karar verin.
.
Bir belediye düşünün.
Burada çalışan biri, “başkan yardımcısını tanımadı” diye, hatta ayağa kalkmadı diye cezalandırılmış.
Cezası ise “Tuvalet kapısında beklemek…”
İnsanın çileden çıkası geliyor,
İsyan edesi geliyor,
İnsanın ağız dolusuyla bir şey diyesi geliyor.
Bir insanın, diğer insanı tanımaması kadar masum bir gerekçesi olamaz mı?
Bu iktidara göre;
“O-la-maz…”
.
Çanakkale Devlet Hastanesi
Şehir içindeydi.
Aynı havaalanı gibi.
Sonra birileri bu hastanenin daha yi hizmet vermesi için şehir dışına taşınmasını önerdi (Artık kimin aklına geldiyse)
Kabul gördü ve taşıdılar.
Şimdi iğne olmaya 45 dakikalık yola gidiyorsunuz.
Yağmur yağdığında hastaneyi seller götürüyor.
Merdiven kifayetsizliği var.
Eski hastanede bazı bölümleri devamı mümkünken, imdi hepsinin yıkılarak “Millet bahçesi” yapılacağı söyleniyor.
Durum bu.
Havaalanı mı?
O yerinde duruyor.
.
Sarıçay üzerine yaya köprüsü olarak yapılan köprüden, yayadan çok araç geçmeye devam ediyor.
Ne belediye,
Ne de emniyet,
Buna çare olamadı.
Trafikçiler Cuma günleri ceza kesse de nafile.
Diğer günler motorlar fink atıyor.
Kolayının;
“Oraya bir kamera düzeni kurulup otomatik olarak ceza kesmek olduğu” kimsenin aklına gelmiyor.
İşin aslında daha kolayı vardı.
Köprü 2 metre daha geniş yapılarak araç geçişi de sağlanabilirdi.
O başka tabi…
.
Yine bizim ülkemize özel bir görüntü geçen gün sosyal medyada yayınlandı.
Gülmemek için insan kendini zor tutuyor.
Beton bir elektrik direği,
Yan tarafından boydan boya çatlamış.
Büyük ihtimal bunu şirkete söylemişler.
Ama onlar ilgilenmeyince kendileri bir çözüm bulmuş.
Nasıl mı?
Bantlayarak.
Evet yanlış okumadınız.
Beton direği şeffaf koli bandı ile bantlamışlar.
Bunu sadece sizi gülümsetmek adına yazdım.
Pazar sabahı kıyağım olsun…