Çanakkale’nin ilk balık restoranlarından olan Balıkçı Yaşar’ın işletmecisi Yaşar Çanakkaleli 35 yıllık lokantacılık geçmişini ve deneyimlerini aktardı.
Barbaros Mahallesi Atatürk Caddesi’nde düğün, davet ve organizasyonların en çok tercih edilen mekanlarından biri olarak hizmet veren işletme birçok kurum ve kuruluştan aldığı ödüllerle çizgisinden taviz vermeden yoluna devam ediyor. Avrupa’ya da balık çeşitleri ihraç eden işletme Çanakkale halkına çeşitli lezzetleri sunmayı sürdürüyor. Köpekbalıklarını yakaladığı için ‘Köpekçi Yaşar’ lakabı aldığını ifade eden Yaşar Çanakkaleli azmi ile ihracat serüvenine nasıl başladığını ve vergi rekortmenliğine kadar gittiğini aktardı. Balıkçılığın engin bir kültür olduğunun altını çizen işletmeci, “Ben gerçek balıkçıyım. Millet izmariti, istavriti bilmiyor, levhasına ‘Gerçek Balıkçı’ yazıyor” dedi.
“Vergi rekortmeni olduk, ödüller aldık ”
1985 yılında taze balık ihracatı yapmak üzere balıkçılık serüvenine başladığını söyleyen Yaşar Çanakkaleli, “Babamın ölümünden dolayı biraz sıkıntılı günler yaşadım. Babam genç yaşta vefat etti. İşimiz köpekbalığı ile başladı. Aristo diye bir arkadaşımız vardı. Balıkçılar atıyordu bu balıkları. İlk önce bizim Kordon Boyu’ndaki sahildeki ufak teknelere dedim ki; ‘Köpekbalığı çıkarsa bu cinsi bana verin, ben size bunun karşısında sigara vereyim’ O zamanlar sigaranın sağlığa zararlı olduğu bilinmiyordu. Yakalayanlardan tatlı veya sigara karşılığında balıkları alıyorduk. Ben bunları at arabası kiralayarak, Eceabat’a götürüyordum. Toplanan balıkları Ülker Buzhanesi’ne büyük bir kasa yaptım. Köpekbalıklarının karnını güzelce temizleyip, içine buz dolduruyordum. Buzhanenin içinden geçen köpekbalıklarını göremiyordu. Gece 12.00- 01.00 arası ben balıkları Eceabat girişindeki petrol ofisinin arkasında at arabasını koşturup teslim ediyordum. Köpekbalığı topladığım için ufak ufak adım ‘Köpekçi Yaşar’a çıktı. Kazandığım paralarla Ankara’ya gittim ihracat belgesi aldım. Ne olur ne olmaz yanımda bulunsun dedim. İleriyi düşündüm. 1990’ların başında Yunanistan’dan balık tüccarları geldi. Köpekbalığı topladığım için beni çağırdılar. Bekir babamız pullu balıkları toplayacak. Emin bize bako yapacak, tekir yapacak. Ben köpek balığı yapacağım. Adım Köpekçi Yaşar’dı benim. Bekir babamız pullu balıkları toplayacak ihracatı yapacağız. Peki ihracatı yapacak firma kim? Diyorlar ki; ihracat belgeniz var mı? Bakıyorlar onda yok, şunda yok. Ben dedim, ‘Bende var.’ Ben bütün evraklarımı gümrüğe vermiştim, hazırdı benim evraklarım. Ticaret, Sanayi Odası filan bütün belgelerim topladım. Eceabat’tan Çanakkale’ye geçtim. Evraklarımı aldım geldim. Bu bizim başlangıcımız oldu yurtdışına. Hayatımın dönüm noktası oldu. Aşağı-yukarı 30 senedir yurtdışına balık ihracatı yaptım ve işime başladım. Hiç yorulmadım çalışırken. O kadar güzel ki vergi rekortmeni olduk. Birçok bakandan ödül aldık” dedi.
“Benim işletmeme gelen müşteri kandırılmayacak”
“Çanakkale’de 10 yıldır toplamda 35 yıla aşkın bir süredir balıkçılıkla uğraşıyorum. 30 senedir de Çanakkale’de yaşıyorum” diyen Çanakkaleli, “Gerçek balıkçıyım. Millet izmariti, istavriti bilmiyor, tabelasına ‘Gerçek Bbalıkçı’ yazıyor En önemli şey bu. Bu benim mesleğim. Benim işletmeme gelen müşteri kandırılmayacak. Ne yediğini bilecek, yediği şeyin doğru olduğunu bilecek. Kiloyla balık pişirilecek. Sadece hamsi, sardalya değil, mercanından tut sinaritine kadar. İnsanların bütçesine kadar her çeşit balığı balıkhane fiyatına bulabilecekler. Vatandaşlar sadece her 100 gramına 1 TL pişirme ücreti ödeyecek. İsterse 200 gram balık istesin, isterse 2 tek balık alsın, İster pişirip evine götürecek, ister pişirtip burada yiyecek. Çanakkalelilere bu müjdeyi veriyorum. Bundan sonra hem bütçenize uygun, her kesime hitap edecek. Perakende fiyatına ister pişirtip burada yiyebilecekler, ister paketletip evinize götürün, ister pişmemiş alın götürün” ifadelerini kullandı.
“Her şeyin bir zamanı vardır. Biz balığı yenilecek zamanda yasaklıyoruz, yenilmeyecek zamanda yakalıyoruz”
Çanakkaleli, “Balık hakikaten sağlık. Bizim insanlara artık katkımız olması lazım. İnsanlar 2 kişi artık 10 liraya karnını doyurabilecek buraya geldiği zaman. Çünkü sardalya balığının kilosu 10 lira. Yarım kilo sardalya 2 kişiye yeter, 5 lira. Her 100 grama 1 lira pişirme parası 10 liraya 2 kişi karnını doğuracak. Hem ucuz, hem sağlıklı, hem de güvenilir olacak. Balıklarımız uygun soğutma sistemleri içerisinde saklanacak. Yapay yok. Her şey doğal olacak. Sağlıklı hizmet vereceğiz. Bizim burada amacımız herkes yesin içsin. Biz halkı balık konusunda bilgilendiriyoruz. Böyle giderse balıkları sadece akvaryumda görebileceğiz. Bazı yasakların, ağ göz aralıklarının, ışık olayı, troller, gırgırlar herkes kendine çeki düzen versin. Şu anı düşünüyorlar. Tüketiciyi düşünmediler. Biz Yunanistan’a balık ihraç ederken, Yunanistan’dan bu yıl sardalya ithal ettik. Çanakkale’de çoğu yediğimiz sardalya Yunanistan’dan ithal. İnsanlar bunu bilmiyor. Ama gelen balık gayet kaliteli güzel. Çünkü insanlar kurallara uyuyor. Geleceği düşünüyorlar. Çocuklarına saygısızlık etmiyorlar. Benim de çocuğum bu balıktan yesin diye imaj var insanlarda. Bu şekilde davranıyorlar. Bizim her tarafımız denizlerle kaplı. Denizlerimiz koruma altına alınmalı. Sardalya’nın Şubat ayında hem annesini, hem babasını öldürüyoruz. Ağa göz ölçüsü dediğimiz ölçü vardır. O ölçüyü biraz derinleştirsek bunlar o ağın içinden geçemeyip ürüyecekler. Temmuz, Ağustos ayında sardalya’nın yenilebileceği zamanda yasak koyuyorlar bazı Kayılara, gırgırlara. Hem balığı pahalı yediriyorlar, hem de yenilecek zamanı balığı yedirmiyorlar. Şubat ayında sardalaya’nın bir anlamı yoktur. Her şeyin bir zamanı vardır. Yenilecek zamanda biz balığı yasaklıyoruz. Yenilmeyecek zamanda, ürüyecek zamanda da balığı yakalıyoruz. Tarım müdürlükleri insanlara eğitim vermeleri lazım. Balık üzerindeki geleceğimiz tehlikeli, şu anda piyasada ahtapot yok akya, orfoz, mercan, sinarit. İnanın bana 25’er kiloluk mercanlar, sinaritler çıkıyordu burada. Nerede bu balıklar. Uskumru zamanı Yeniköy, Kumkale’de kamyon kamyon uskumru çıkardı. Nerede bunlar? Düşünüp her şeyi önümüze koymamız lazım. Bugün ben yakaladım cebimi doldurdum. Günlük yaşamayalım. Bunlar bizim milli servetimiz” şeklinde konuştu.
Mine Tarım