Kuzey Anadolu fay hattının 250 yıllık bir enerji biriktirdiğini dolayısı ile Marmara’da olacak olan depremden Çanakkale’nin de payını alacağını ifade eden İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, “Geçmişini bilmeyenler geleceği kuramazlar. Kuzey Anadolu Fay Hattının batı kesiminde beklenen deprem, Çanakkale başta olmak üzere bu fayın etki alanında bulunan illerimizi önemli ölçüde etkileyecek. Çanakkale ’de büyük oranda bu depremden etkilenecek. Altın ayrıştırma havuzunun çatlaması, hasar görmesi olasılıklar arasında bulunan bir konudur. Havuzdan sızacak siyanürlü su tüm çevreye zarar verecek. Doğa zehirlenecek, tüm çevre zarar görecek” dedi.
17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depreminin 20. yıl dönümünde, Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği, İnşaat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Oda Başkanı Cemal Gökçe, İkinci Başkan Cemal Akça,  Çanakkale Şube Başkanı Âdem İlik,  Sayman Bülent Erkun, Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kaya ve Necati Atıcı ve mühendisler katıldı.
Toplantıda oda tarafından hazırlanan veriler, Çanakkale’de Mühendisler ile paylaşıldı.  ‘17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depreminin 20. Yılında Yapılanlar, Yapılmayanlar’ sunumunu gerçekleştirerek Mühendislere bilgi veren Oda Başkanı Gökçe “Meslektaşlarımın ve vatandaşlarımızın çok iyi bildikleri 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yıl dönümü nedeni ile Çanakkale’deyiz. Çünkü Türkiye Mühendisleri Odası yıllardır  17 Ağustos yıkımına yönelik olarak çalışmalar gerçekleştiriyor.  Sadece toplantılar değil, kongreler, konferanslar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Deprem inceleme ve araştırma komisyonuna sunum yapıyor. Açıkçası güvenlik yapı yönetmeliğine yönelik olarak, genel çerçevede Afetlere yönelik olarak ve özel olarak da depreme yönelik neler yapılması noktasında 26 Şube, 153 bin üyesi ile birlikte çalışmalar yürütüyor. Biz de bu tür bilgilendirme toplantısını Mühendisler Odası Yönetim Kurulu olarak daha önce İstanbul’da, Kuzey Anadolu Fay Hattının bölgede oluşturduğu deprem nedeni ile ilgili şubelerimiz ile beraber İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirdik. Daha sonra Bursa, Sakarya, Tekirdağ ve Çanakkale’de toplantılarımızı gerçekleştirdik.  Hem fiziki, hem sosyal, hem de ekonomik anlamda ülkemiz, bu günlerde hiç de iyi durumda değil.  Çok ciddi sorunlar yaşıyor. Tarihsel dönemlere baktığımızsa, Kuzey Anadolu Fay Hattı bu bölgede 250 yılda bir önemli deprem üretiyor. Gölcük depreminden sonra bir deprem daha bekliyoruz ve bu depremden Çanakkale’de önemli ölçüde etkilenecek.” dedi.
“KENTSEL DÖNÜŞÜM SORUN ÇÖZMEK YERİNE SORUN OLDU”
Kentsel Dönüşüm sorununa da değinen TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe, Kentsel dönüşümün deprem riskinin en yüksek olduğu yerden değil de rantın en yüksek olduğu yerlerde uygulandığını bu nedenle sorun çözmekten çok sorun olduğunu belirtti.  Gökçe “Kentsel Dönüşüm projesini ilk başlarda biz de savunmuştuk. Elbette ki kentlerimizin sokakları dâhil olmak üzere, Yapı stokları dahil olmak üzere canlı varlıklardır.  Onlar da zaman içerisinde eskir ve yıpranırlar ve yenilenmeye ihtiyaç duyarlar.  Bu çerçevede kentlerimiz yenilenmesi gerekirdi. Ama Kentsel Dönüşüm konusu bir sorun yarattı. Tam tersi sorun çözmek yerine, riski en yüksek yerlerden başlanması gerekirken, Rantın en yüksek olduğu yerde uygulamaya başlandı.  Kadıköy’de 5 katlı bina yıkıldı 7 kat yapıldı.  10 daireler 15 daireye çıktı.  Sokağınız değişmediği halde kat sayısını arttırarak aile sayısı artıyor. Aile sayısı arttıkça Nüfus sayısı artıyor.  Nüfus sayısı arttıkça otomobil sayısı artıyor.  10 araba olması gereken sokağa 15 araba yığdınız ve kentsel dönüşüm alanındaki yerlerin trafik sorunu diğer yerleri de etkiledi. Dolayısı ile amacına uygun olmadı” dedi.
“HAVUZDAN SIZACAK SİYANÜRLÜ SU TÜM ÇEVREYE ZARAR VERECEK”
Kirazlı’da sürdürülmek istenen altın madeni araması için ağaç kesimine ve insan yaşamını riske sokacak çalışmalara son verilmesi gerektiğini hatırlatan Gökçe, “Kaz Dağlarında doğa katliamı ve talanı sürüyor. Sorun sadece ağaç kesilmesi sorunu değildir. Hava su ve toprağın kirlenmesi ve çevreyi zehirlemesi sorunudur. Eğer çalışmalar sürdürülür ve altın madeni işletilmeye başlanırsa, Kaz Dağları’nda temiz havaya ve suya ulaşmak mümkün olmayacak, yaşam iksiri olarak adlandırılan bu bölge özelliğini yitirecektir. Bugün ortaya çıkmış olan tablo yapılacakların çok küçük bir parçasıdır. Madalyonun çok daha büyük olduğunu gören gözler, duyan kulaklar ve düşünen beyinler küçük bir incelemeyle ortaya çıkacak olan katliamı görebilirler. İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu nedenle buradayız. “Su ve vicdan nöbetine” duran doğa ve yurtseverlere destek için buradayız. Çanakkale Belediyesi önemli bir duyarlılık yarattı. Çanakkale halkı ve yurttaşlarımız bu duyarlılığa ses verdiler, destek oldular. ’Kaz Dağları’ndan elinizi çekin, bölgemizi terk edin’ dediler. Biz de; Çanakkale’de yaşayan meslektaşlarımızın ve Çanakkale Şubemizin sesine yeni bir ses eklemek için geldik. Daha da geleceğiz. Deniyor ki; ’Biz siyanürle arama yapmıyoruz’. Bir algı operasyonu yapılıyor her zaman yapıldığı gibi. Altını ayırma, ayrıştırma havuzunda kil mi kullanıyorsunuz? 17 Ağustos 1999 Doğu Marmara Depremi’nin 20.yılını yaşıyoruz. Ortaya çıkan acı tabloyu biliyoruz. Yedi ve üzeri büyüklükte bir deprem yine olacak. Geçmişte yaşanan acı tabloyu biliyoruz. Geçmişini bilmeyenler geleceği kuramazlar. Kuzey Anadolu Fay Hattının batı kesiminde beklenen deprem, Çanakkale başta olmak üzere bu fayın etki alanında bulunan illerimizi önemli ölçüde etkileyecek. Çanakkale’de büyük oranda bu depremden etkilenecek. Altın ayrıştırma havuzunun çatlaması, hasar görmesi olasılıklar arasında bulunan bir konudur. Havuzdan sızacak siyanürlü su tüm çevreye zarar verecek. Doğa zehirlenecek, tüm çevre zarar görecek” dedi.
“ KAMU YARARI ÖNE ALINMALIDIR”
Gökçe sözlerine, “TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası olarak, ülkemiz de bulunan tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızın bilimsel bir ölçüde kamu yararı sağlaması için kullanılmasından yanayız. Bu tür üretimler yapılacaksa, ekonomik yarar ve toplumsal fayda ile birlikte çevresel değerler de bir bütün olarak dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Mutlaka fayda-zarar analizlerinin yapılarak toplumsal fayda ve kamu yararı öne alınmalıdır” ifadeleri ile son verdi.
Dilek Akşen