AK Parti İl Genel Meclisi Şener Akçay, “Biz bundan sonra burada kamp kurarak beklemektense birlik beraberlik içinde devam edelim, yüzde 3 diyorlar, yüzde 5 diyorlar bunun açıklamasını yapalım,  yüzde 97’i altın firması alıp gidecek. Yüzde 3’ü Türkiye’de kalıyor dediler. Dün sahaya girdim. Araştırmak istiyorum. Önümüzdeki süreçte bütün ilgili kurumları gezeceğim” dedi.
AK Parti Ezine Meclis Üyesi Yahya Sezgin, “Konu ağaç olsaydı Kalkım’dan Ezine’ye kadar birçok noktada orman arazilerinde çok ciddi ağaç kesildiğini mevcut. Bu da bizi rahatsız ediyor” dedi. AK Parti Ayvacık İl Genel Meclis Üyesi Turan Tumay, “Çevreye duyarlı olmamız lazım ama sonuçta yer altı kaynaklarımızın da ekonomiye katılması lazımdır. Bununla alakalı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da madencilik ile ilgili yer altı kaynaklarımızın bulunup, çıkarılması ve ekonomiye katkı sağlaması ile ilgili sözü ve 1932 yılında çıkarılan maden kanunu var. Altına hayır diyoruz ama kolumuz da altın var. Altını seven bir milletiz” dedi.
AK Partili üyeler Kirazlı sessizliğini bozdu
İl Genel Meclisi’nin Ağustos toplantılarının ilk birleşiminin ana konusu madencilik faaliyetleri ve bölgede bir haftadır devam eden ‘Su ve Vicdan Nöbeti’  çalışmaları oldu.  Konunun gündeme taşınmasının ardından, CHP grubu, Kanadalı şirketin Türkiye’de altın madeni arama çalışmaları yürüttüğünü, Kanada’da ise bu tür çalışmaların yapılmasına izin verilmediğini,  çevre konusunda bütün meclis üyelerini duyarlı olmaya davet ederken,  Ak Parti grubu adına yapılan konuşmalarda çıkacak olan altının Türkiye’ye kalan kısmının, ekonomik bir gelir olacağını ve cari açığı destek olacağı görüşü yer buldu.
 
İl Genel Meclisi’nin Ağustos toplantılarının ilk birleşimi yapıldı. Gerçekleşen toplantının gündem dışı konuşmalarının ana konusu Kazdağları oldu. Kirazlı’da yürütülen metalik madencilik faaliyetleri ve bölgede bir haftadır devam eden Su ve Vicdan Nöbeti meclis üyeleri tarafından değerlendirildi. CHP, AK Parti ve MHP grup başkanvekilleri bölgede yürütülen madencilik faaliyetleri ve kesilen ağaçlarla ilgili değerlendirmelerde bulundular. CHP grubu bölgede çıkarılacak olan altının sadece yüzde 4’ünün Türkiye’ye kalacağını belirtirken, Ak Parti grubu çıkacak olan altının, Türkiye’ye kalan kısmının, ekonomik bir gelir olacağını ve cari açığı kapatmak için destek olacağını belirtti.
“KANADA DA BÖCEK İLACI BİLE YASAK”
Yapılan gündem dışı konuşmada konuşan CHP Merkez İl Genel Meclis Üyesi Güneş Pehlivan, “26 Temmuz günü Su Ve Vicdan Nöbeti kaz dağlarında balaban mevkisin de başladı. Nöbet hala devam ediyor ve yörede hala altın madenciliği faaliyetleri ile bağlantılı olarak, ağaç kesimlerine orada ki nöbet alanlarında ki kamp yerinden gözle görülür şekilde ki devam ediyor. Bu konuda aslında çok şey var. Bu nöbet aslında 26 Temmuzda değil, 2009’da başladı. 2009’da madencilik ile ilgili faaliyetler Çanakkale Kaz dağlarına o tarihten itibaren hem Çanakkale Barosu hem de Türk Tabipler Birliği, STK ve bir kısım yerel yöneticiler altın madenciliğinin ve madencilikte siyanür kullanılmasının özellikle Çanakkale’nin tek su havzasını besleyen bir il olarak, Kaz Dağları silsile dağları bu tür faaliyetlerin düzenlenmesine ilişkin hem sivil mücadeleyi hem de hukuksal mücadeleyi sürdürmeye başladık. 2019 yılında bu mücadele hale sürerken, bakanlıktan açıklanan bilgiye göre 13 bin 400 ağacın ama TEMA’nın açıkladığı bilgiye göre 195 bin ağacın kesilerek faaliyetin hala devam ettiği noktadayız. ÇED raporuna aykırılıklar söz konusuysa bununla ilgili tespit çalışmaları da sürüyor. Bunun suç vasfının olması gereğiyle bu mücadele yeniden devam edecek. Anayasanın 56’ncı maddesi herkesin sağlıklı ve temiz çevrede yaşamasını garanti altına alır. Yapılan bu madencilik faaliyetleri özellikleri göz önüne alındığında doğrudan yaşam hakkı ihlali niteliğindedir. Bütün yasal düzenlemelerin daha üstünde bir ilke vardır ki bu ilke kamu yararıdır. Ülkede yapılan her türlü faaliyetin önce kamu yararı olup olmadığı denetlenmelidir. Alamos Gold, Kirazlı Balaban bölgesinde faaliyetlerine devam ederken, başka ruhsat aşamasında faaliyete geçmiş madenlerde vardır. Ama bu sadece görünen yüzüdür. ÇED raporunun üzerinde bir ağaç kesimi gündeme geldiği için tartışılıyor. Gerçekten yüreğim kanayarak söylüyorum. Kanada meşeli bir şirket Türkiye’de altın madenciliğini sürdürürken, Kanada topraklarında bakıyorsunuz toprağın olduğu her yerde altın madenciliği faaliyetleri mümkündür. En son 1994 ve 1997 tarihleri arasında on madencilik faaliyeti yapılmıştır. Kanada böcek ilaçları arıları öldürdüğü ve ekosistemi etkilediği gerekçesiyle kendi ülkesinde yasaklamışken, bizim Atik Hisar havamıza, su kaynaklarımızı taşıyan kaz dağlarımıza ciddi anlamda yaşam hakkı engelinde bulunmaktadır” dedi.
“ALTINA HAYIR DİYORUZ AMA KOLUMUZDA ALTIN VAR”
AK Parti Ayvacık İl Genel Meclis Üyesi Turan Tumay, “Bu konular teknik konular, sonuçta biz maden mühendisi değiliz. Tabi ki araştırma yapıyoruz. Çevreye duyarlı olmamız lazım ama sonuçta yer altı kaynaklarımızın da ekonomiye katılması lazımdır. Bununla alakalı Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın da madencilik ile ilgili yer altı kaynaklarımızın bulunup, çıkarılması ve ekonomiye katkı sağlaması ile ilgili sözü ve 1932 yılında çıkarılan maden kanunu var. Tabi ki çevreye duyarlı olacağız. Sonuçta çeşitli kurumlardan görüşler alınmış. ÇED raporları alınmış. Çanakkale’de adı geçen Atikhisar Barajında biraz araştırma yaptık.  Mevcut altın çıkarılacak sahaya, yaklaşık uzaklığı 14 kilometredir. Çıkarılan altının işleneceği bölgede 15 kilometredir. Artı ağaçların katliamından bahsediliyor. 200 bin ağaç katledildi dendi. Resmi açıklamalar da yapıldı. Daha çok çok düşük rakamlar resmi kurumlardan açıklama yapıldı. Biz de çevreye duyarlıyız ama ekonomiye de altınlarımızın kazandırılması gerekiyor. Bu konu ülke gündemine taşındı ama biz altını dünyaya ithal eden ilk beş ülkeyiz. Altına hayır diyoruz ama kolumuz da altın var. Altını seven bir milletiz” dedi.
“KAMP KURUP BEKLEYECEĞİMİZE, BİRLİKTE ARAŞTIRALIM”
AK Parti İl Genel Meclisi Şener Akçay, “Biz madenci değiliz. Konu Çanakkale ise burada ne oluyor ne bitiyor bakmamız lazım. Sadece maden bugün başlamadı. Kesim bir, bir buçuk yıl oldu.  Biz neden bir buçuk yıldır bunun peşinde olmadık. Başka bir maden yeri var. Bunlara neden biz ses çıkarmıyoruz. Buraya Kazdağları deniliyor. Gittim baktım, Kirazlı Balaban Kazdağları mevkii değil. Orada yaşayan köylülerle görüştüm. Köylüler ne bir taraf oluyorlar ne de konuşuyorlar. Kesimin yüzde 90’ı bitmiş. Kesilecek olan alan kesilmiş. Bu zamana kadar hiçbir eylem girişiminde kimse bulunmamış. Madene destek olan derneklerin bir ya da iki kişinin ses çıkardığını görüyorum. Çanakkale yer altı zenginlikleri hepimizindir. Bu yer altı zenginliklerinin bu ağaçlarımızın buraya gelinceye kadar bu sesin bu yüzdelik alanın bunlara gerek duymuyoruz. Bu alanlarda ruhsatları da dâhil her şeyi almışlar. Biz bundan sonra burada kamp kurarak beklemektense birlik beraberlik içinde yüzde 3 diyorlar, yüzde 5 diyorlar bunun açıklamasını yapalım,  yüzde 97’i altın firması alıp gidecek. Yüzde 3’ü Türkiye’de kalıyor dediler. Dün sahaya girdim. Araştırmak istiyorum. Önümüzdeki süreçte bütün ilgili kurumları gezeceğim” dedi.
“KALKIM’DAN EZİNE’YE KADAR ÇOK CİDDİ AĞAÇ KESİLDİ, SES ÇIKMADI”
AK Parti Ezine Meclis Üyesi Yahya Sezgin, “5 tane maden çalışmakta ve kesilen ağaç miktarının da kesilenden daha az olduğunu düşünmüyorum. Alan içesinde aktif çalışmaya devam ediyor. Biz buralarda hiç eylem görmedik. Ezine’nin sırtına geldiğinde her şeyi görüyorsunuz. Bu güne kadar bu konuda herhangi bir hassasiyet olmadı. Konun ağaç olduğunu açıkçası düşünmüyorum. Konu ağaç olsaydı        Kalkım’dan Ezine’ye kadar birçok noktada orman arazilerinde çok ciddi ağaç kesildiğini mevcut. Bu da bizi rahatsız ediyor” dedi.
“EZİNE PEYNİRİ EZİNE KOYUNLARINDAN ELDE EDİLİYOR”
Bölgenin coğrafi tescilli ürünlerinin de bu tescilleri kaybetme tehditi altında oldukları ifadelerini uygun bulmayan Sezgin, Kazdağları konusunun sürekli gündeme gelmesi bizi rahatsız ediyor. Saha bizim dışımızda, Ezine Peyniri üretim sahasının dışındadır. Balaban köyünden bize süt gelmiyor. Ezine ovalarında yetişen bitkilerle beslenen koyunlardan elde ediliyor. Tescil işi için çok uğraştık. Bunun gündeme gelmesi yerel markamızı zedeleyeceğini düşünüyorum. Bayramiç beyazı içinde aynı şeyi düşünüyorum. Bu markalar tescil edilirken, gerçekten çok mücadele ettik. Bu söylemler insanların satın almasında ciddi tereddütler yaşayacaklarını noktasına getiriyor. Bu konuda hassas olmamız gerektiğini düşünüyorum. Altın noktasında da dünyanın en çok altın ithal eden ülke biziz. Buradan çıkan altın miktarı ne olursa olsun devletimize kalacak miktar ne olacaksa olsun bizim cari açığımız kapatma noktasında etkili olacağını düşünüyorum. Bu konuda devletimize güvenmeliyiz” dedi.
Dilek Akşen