Kan, tek kaynağı insan olan ve yaşam için vazgeçilmez bir sıvıdır. Erişkin bireylerde kemik iliğinde üretilen kan, ihtiyaç anında yerine konabilecek bir alternatifi olmadığı için hayati önem taşır. Gelişmiş ülkelerde kan bağışı, bir sosyal sorumluluk olarak görülürken, “Bir gün bana da lazım olabilir” düşüncesiyle düzenli bağış yapılmaktadır. Türkiye’de ise kan ve organ bağışı henüz istenilen seviyeye ulaşmış değil.

 

Kan bağışı, yalnızca alıcıya değil, vericiye de fayda sağlar. Bağış sırasında kemik iliği uyarılarak genç kan hücrelerinin dolaşıma katılması sağlanır, bu da bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca, bir insanın hayatını kurtardığını bilmek, bağışçıya psikolojik bir rahatlama verir.

 

Kimler Kan Verebilir?

18–65 yaş aralığında, sağlıklı, hemoglobin ve hematokrit değerleri normal olan bireyler yılda ortalama dört kez kan verebilir.

 

Kimler Kan Vermemelidir?

Kronik hastalığı olanlar, AIDS, hepatit, sifiliz gibi bulaşıcı hastalık taşıyanlar, kanser, hipertansiyon, kalp ve kan hastalıkları bulunanlar ile düzenli ilaç kullananlar kan vermemelidir.

 

Kan Verdikten Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler

Bol sıvı ve sıvı gıdalar tüketilmeli

Sigara ve alkol kullanılmamalı

Ağır egzersizlerden kaçınılmalı

Dikkat gerektiren işlerde çalışanlar, bir gün ara vermeli

 

Kan Bağışı Sıklığı ve Yenilenme Süresi

Kan, en sık iki ay arayla verilebilir. Daha kısa aralıklar sağlıklı değildir. Bağışlanan kanın eski seviyesine ulaşması ortalama 2–3 ay sürer.

 

Kaynak:Medicalpark