Gelecekte su sıkıntısı bizi bekliyor
Bu konudaki açıklamalarını sunmak üzere kendisine söz verilen Komisyon Başkanı Mehmet Yaman, “Su hayattır, akıp gitmesin diyoruz. İklim değişikliği dünya üzerindeki su kaynaklarını ciddi şekilde etkileyen bir olgudur. Artan sıcaklar ve daha uzun kurak dönemler nedeniyle gelecekte su sıkıntısı bizi bekliyor. Bu nedenle su kaynaklarının korunması için acil bir şekilde önlem almak zorundayız. Çevre sorunları Nedeniyle su kaynaklarının kalite ve miktar yönüyle bozulması ve nüfus artışıyla birlikte artan su talebi su kaynaklarının sürdürülebilir verimli ve akılcı kullanımlı zor zorunlu hale getirmektedir. Ulusal çalışmaların sonuçlarına ve uluslararası göstergelere göre Türkiye su stresi altındaki ülkeler arasında yer almakta olup önleyici yaklaşım ilkesiyle su kaynaklarının korunması ve etki için su verimliliği uygulamaların yaygınlaştırılması gerekmektedir Kepez Belediyesi olarak su arzı, su güvenliği ve tasarrufu konusunda çalışma yapmalıyız. Su bilançosu oluşturmalıyız. Sokak çeşmelerinde gereksiz olanların kapatmalı veya musluklarını kısmalıyız. Evlerde ve iş yerlerinde suyun nasıl verimli kullanılacağına dair web sayfaları ve danışma merkezleri oluşturmalıyız. Tüketicilere musluk, duş başlığı ve tuvalet rezervuar var, satın alırken dikkat etme gerektiği konusunda uyarılarda ve önerilerde bulunmalıyız. Evlerde su kaçaklarının nasıl tespit edileceğini göstermeliyiz.” dedi.
 
Azalt, yeniden kullan, değiştir
Konuşmasına, “Beldemizde verimli su kullanıldığında su faturası daha az gelecektir.” Şeklinde devam eden Yaman, “Böylece su pompalarının enerji tüketimi daha az olacak. Atık su arıtma tesisine gelen su debisi düşecek ve arıtma tesisi işletme maliyeti azalacaktır. Konutlar ve iş yerlerinde su tüketimi azaldıkça içme suyu ve kanalizasyon sistemlerinin kapasitelerini arttırmaya gerek kalmaz ve böylece altyapı yatırımları minimize edilir. Böylece nüfus artışına bağlı olarak içme suyu ve kanalizasyon sistemlerinin kapasitelerine artırmaya gerek kalmaz. Ve içme suyu kaynaklarının kaynaklarına olan baskı minimize olur. Su hepimiz için hayati öneme sahip vazgeçilmez bir kaynaktır. Yani insan hakkıdır. İklim değişikliği etkilerinin her alanda karşımıza çıktığı günümüzde su verimliliği uygulamaları, ulusal Sektörel, bireysel düzeyde ve her birimin ortak görev ve sorumluluğudur. Özetle suyun verimli kullanılması için üç temel stratejinin uygulanması gerekmektedir. Azalt, yeniden kullan, değiştir. Stratejileriyle konutlarda ve iş yerlerinde hedeflenen su tasarrufu sağlanmış olacaktır. Su hayattır. Akıp gitmesin diyoruz” dedi.
 
Kaz Dağları Yöresinin %79’u şu an maden ruhsatlı.
Daha sonra söz alan Kepez Belediye Meclis Üyesi Sevim Öztürk Aygören ise; “Ağaçlar doğal süngerler olarak işlev görür. Yağışları toplar ve filtreler. Yavaş yavaş akarsu ve nehirlere bırakır ve su kalitesinin korunmasında en etkili toprak örtüsüdür.” diyerek sözlerine başladı ve “Ormanları suyun filtrasyonunda yardım etme kabiliyeti yalnızca sağlığımıza ve ekosistemin sağlığına değil, aynı zamanda cüzdanımıza da yarar sağlar. Orman örtü Doğrudan içme suyu arıtma maliyetleriyle ilişkilendirilir. Dolayısıyla bir kaynak suyu havzasında ne kadar orman olursa o suyu arıtmanın maliyeti o kadar düşük olur. Ormanlar bu faydaları bir dere, göl veya nehir gibi bir su kaynağına ulaşmadan önce topraktaki, sudaki çökeltileri ve diğer kirleticileri filtreleyerek sağlar.” Şeklinde devam etti.
Konuşmasına, “Şunu söylemek istiyorum. Çanakkale denildiğinde akla Kaz Dağları Geliyor. TEMA Vakfı’nın verilerine bakarak gösterilen haritaya baktığımızda örneğin Kaz Dağları yöresinin %79’u şu an maden ruhsatlı. Bir kısmı arama çalışmaları yapılıyor. Bir kısmı aktif, bir kısmı pasif ama toplamda yüzde yetmiş dokuzu ruhsatlı. İlkokulda bize öğretilen temel şey suyun olabilmesi için bir bölgede ağacın olması. Çok basit. Ağaç suyu çeker. Doğaya geri verir. Biz de bu suyu kullanırız. Herkes kuraklığa odaklanmış. İklim krizine odaklanmış. Ama kuraklık neden oluyor? Kimse buna odaklanmıyor. Afrika'da bugün milyonlarca insan açlıktan ölüyor. Ama Afrika inancına göre balık yemek yasak. Ama birçok insan açlıktan ölüyor. Biz de bugün kuraklığa odaklanıyoruz. Ama kuraklık neden oluyor? Buna odaklanmıyoruz. Bunu bir siyasette olmaması gerekiyor. Çünkü atalarımız bize bu toprakları canlarıyla, kanlarıyla bize bıraktılar. Biz çocuklarımıza kupkuru toprak bırakmayalım. Bunu siyasetini yapmayalım, ağacımıza sahip çıkalım. Ağaç olmazsa su olmayacak. Birbirinden bağımsız düşünülemeyecek iki kavram. Bugün ağacımız olmazsa suyu konuşmamızın gerçekten hiçbir anlamı olmayacak” diyerek sonlandırdı.
 
İlgili yazışmalarımızı yaptık. Maalesef bugüne kadar olumlu bir dönüşü olmadı.
Belediye Başkanı Birol Arslan ise sorunlara cevap niteliğinde yaptığı konuşmasında, “Son yıllarda küresel ısınma diyoruz ve onun arkasına sığınarak dünyanın ve ülkemizin, bölgemizin hızla kuraklaştığıyla ilgili maalesef tespitlerimiz var. Bunun da zaten son dönemde ciddi bir şekilde yaşıyoruz. Kepez ve civar köylere Çanakkale geneline baktığımızda ciddi bir su sorunu, su riskini yaşadığını görüyoruz. Ben aylardır su sorununu ifade ediyorum. Ama su üzerinden siyaset yapıyorlar. Su konusu hepimiz için gelecekte çok ciddi Sorunlar yaşatacak. Bunu ben 2 yıldır dile getiriyoruz. Devlet Su İşleri Şube Müdürlüğü’ne, Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne, Valilik Makamına, Devlet Su İşleri, Balıkesir Bölge Müdürlüğü'ne bağlı bölge müdürlüğüne ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Ankara'ya, Kepez'in durumuyla ilgili 2 yıldır yapmış olduğumuz yazışmalarla bildirdik. 4,5 yıl önceki Kepez'in nüfusuyla, hane sayısıyla, abone sayısıyla bugünkü sayı tam ikiye katlamış. Kepez tam ikiyi kat büyümüş. Bugüne kadar 6 Kuyu ile ham suyunu alan Kepez bizim dönemimizde bu büyümeyle birlikte, arıtmayı da çalıştırdık. Arıtmaya giden suyun yüzde yüzü arıtılarak şebekeye verilmiyor. Yaklaşık yüzde 30, yüzde 35 civarında bir su atık olarak maalesef kanalizasyona gidiyor. Dolayısıyla 15 kuyu arttırarak bu sorunun çözülmeyeceğini bu yazılarımızda ifade ettik. Yarın oluşabilecek bir kuraklık riskinde, ya da olabilecek bir yer hareketlerinde su kuyularının çökmesi durumunda, Kepez'in susuz kalacağını, bizim ham suyumuzu, Atikhisar'dan almamız gerektiğiyle ilgili yazışmalarımızı yaptık. Maalesef bugüne kadar olumlu bir dönüşü olmadığı için biz de mecburen kuyularla hayatımızı devam ettiriyoruz” dedi.
Hasan Sami Er