Tüm Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketinin ardından Çanakkale Belediye Meclisi “Deprem” başlığı Olağanüstü olarak toplanmıştı. Olağanüstü toplantıda meclis üyeleri  “Çanakkale Belediyesi Sorumluluk Sahasındaki Yerleşim Alanlarında Olası Deprem Zararlarının Azaltılması Amacıyla Alınması Gerekli Önlemlere İlişkin 10 maddeden oluşan önlem paketin ile ilgili yapılan oylamada oy kullandı. 10 maddeden oluşan deprem önlem maddelerinin tamamı oy birliği ile kabul edildi. Olağan üstü meclis toplantısına Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği dekanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Profesör Doktor Tolga Bekler Çanakkale Belediye Meclisi üyelerine “Depremi Bekleyen kent Çanakkale “ başlığı ile “Dünü Bugünü yarını yer mühendislik problemleri“ konulu sunumu damga vurdu. Profesör Doktor Tolga Bekler Çanakkale Belediye Meclis üyelerine yaptığı sunumda Kaçacak yemimiz yok “ ifadelerine yer verdi. 
DEPREMLERİN OLMASI GEREKİYOR
Yaşanan büyük deprem felaketinin ardından Çanakkale’de alınacak deprem önlemlerinin konuşulması ve 10 maddeden oluşan “Çanakkale Belediyesi Sorumluluk Sahasındaki Yerleşim Alanlarında Olası Deprem Zararlarının Azaltılması Amacıyla Alınması Gerekli Önlemler” paketinin oylanması için Olağanüstü toplanmıştı. Olağan üstü meclisi toplantısında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Deprem Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Profesör Doktor Tolga Bekler Çanakkale Belediye Meclisi üyelerine “Depremi Bekleyen Kent Çanakkale “ başlığı ile “Dünü Bugünü Yarını Yer Mühendislik Problemleri“ konulu sunum gerçekleştirdi. Profesör doktor bekler sunumunda Çanakkale’ de deprem risklerini anlattı. Türkiye’nin çok büyük bir deprem felaketi yaşadığının altını çizen Profesör Doktor Tolga Bekler sunumunda depremin gerçek ve tüm yıkıcılığı ile hayatımızda olmaya devam edeceğini ifade ederek “Depremler ne kadar sürecek? Depremler bu şekilde en az bir 3-4 sene daha sürmesi bekleniyor. Daha bitecek mi? Bitmeyecek. Bitmemesi de gerekiyor. Depremlerin bitmesi demek daha büyük sıkıntılar demektir. Yani artçı şokların ya da artçı depremlerin benzer yer içerisindeki hareketlilik yerin doğası gereği, dinamiği gereği, fiziği gereği kalp atışları gibi. Kalp atışınız olmadığı sürece hayata devam etmemiz ya da diğer fonksiyonların yerine gelmesi imkansız. Dolayısıyla bu depremler devam edecek ve 2017 Ayvacık depreminden sonra hala aktivite nasıl devam ediyorsa Kahramanmaraş depremleri de devamıyla ancak bu kadar büyük olmamakla beraber devam edecektir” dedi.
50 BİN DEPREM KAYDETTİK
 
Bekler, 2017 yılında Ayvacık’ta yaşanan depremin ardından Çanakkale’ye de Kandilli Rasathanesi tarafından deprem istasyonları kurulduğunu bu istasyonların bugüne kadar 50 bine yakın depren tespit edildiğini belirterek “Hocam depremler bitmedi mi bitmeyecek mi? Hayır bitmeyecek. Ne zaman ki kalp atışınız biter? Depremlerde biter gözüyle bakın. Ama  bu tür depremler bu fay üzerinde çok uzun sürede meydana gelen depremler. Ayvacık depreminden sonra yirmi dört saat içerisinde meydana gelen yüzlerce deprem, çok küçük küçük hareketler yani yerin kalp atışları gibidir. Bazen o kalp atışları belli hastalıkların öncesini bize gösterebiliyor. Ta ki kalp krizi geçirene kadar. 2017’den  2023’e  kadar bizim deprem istasyonlarında şu ana kadar 50 bine yakın deprem kaydetmişiz. Az bir rakam değil.   Depremin faydası olur mu? Evet depremin faydası da var. Çok da suçlamamak gerekiyor. Bölge açısından bizim için çok faydalı. Çünkü  jeotermal alana sahibiz. Jeotermal turizmi çok açık bir bölge. Değil mi? Tuzla bölgesi. Ayvacık bölgesi. Baktığın zaman Güney Marmara Bölgesi. Türkiye'nin birçok yerlerinde nerede fay varsa oradaki  yoğun tektonizma diye tabir ettiğimiz yer içerisindeki yapıların fizikokimya yapısına bağlı olarak da bu tür jeotermal sahalar bu faylarla basınç düşmesiyle Beraber ortaya çıkmaya başlıyor. Yani bir bakıma bizim için faydalı. Tabii biz bu kadar depremi dedim ya yani biz bu depremleri topluyoruz, görselliyoruz falan  bir sonraki aşamada ne oluyorum karşılıklarından bir tanesi de bu” dedi.
ÇANAKKALE ŞEYTAN ÜÇGENİN TAM ORTASINDA
Çanakkale’nin fay hatlarına yakın olduğunun da altını çizerek “Ben sadece elimdeki veriyi gözlemime, değerlendirmelerim üzerinden gidiyorum. Çanakkale’de şeytan üçgeni olarak adlandırılan üçgenin bir uçuna Gönen, diğer ucuna Saros ve diğer ucuna da  Edremit konuluyor. Çanakkale'miz de bunların hemen hemen ortasında, ortalama seksen ila doksan kilometre uzaklıklarda. Böyle olması bizim için ne anlam taşıyor? Özellikle de inşaat mühendisleri açısından  ne anlama taşıyor?  Çanakkale çevresi deprem beklentisi için bazı kötü haberlerimiz var. Kötü haberleri iyileştirmek için bizlerin yapacağı şeyler var ama müdahale edemeyeceğimiz şeyler var. Mesela işte yerimizi yurdumuzu değiştirememek gibi. Ya da Çanakkale'nin konumunu değiştirememek gibi komple ya da morfolojisini topoğrafyasını değiştirememekti. Yüzey şeklini değiştirememek gibi ya da fayların yerini değil mi? Evet Çok  hareketli bir bölge. Dolayısıyla dönemsellikler içerisinde bu hareketliliğin karşısına zaman zaman bize depremde olarak geri dönüşünü yapacak. Yani bundan etkilenecek. Bu kötü haber. Fayların en yoğun ve büyük deprem üreten  alanlarına baktığınız zaman Etili, Çan, Yenice ve Gönen.  Orta büyükleri depremlerini tekrarlama periyotları o aşağı yukarı 15  ila 20 yıl. Bu idare eden iyi bir haber sayılır. Ya bu ne demek? Ayvacık'ta belki biz bir 15, 20 sene daha deprem görmeyeceğiz. Her nesil ve bu her nesil mutlaka  depremleri tanıyacak. Depremleri görecek, depremleri yaşayacak. Şehirlerdeki yapı kalitesi her geçen gün artıyor. kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm diyoruz. Güzel ama kentsel dönüşümü hatta kırsal dönüşüme çevirmemiz gerektiğine de inananlardan bir tanesiyim. Çünkü nüfusumuzun önemli üretim sahalarının birçok yeri kırsal kesimlerde. Sadece kentsel dönüşüm bu kırsal kesimi üzerinden beslenen yapılardan oluşuyor.
MECLİS ÜYELERİNİN BÜGÜN ALACAĞI KARARLAR GELECEK NESİLLERİ KORUYACAK
 
Depremin belli aralıklarla tekrarlandığını hatırlatan ve nesillerin depremleri mutlaka göreceklerini de hatırlatan Profesör Doktor Tolga Bekler, bu nedenle Belediyenin alacağı karar gelecek nesilleri güvence altına alacağını dile getirdiği  sunumunun devamında “ Şimdi acaba bölgede büyük bir depremi ne zaman göreceğiz? Zaman kısmı soru işareti. Ama iki yaklaşım var. Bunlardan bir tanesi matematiksel, biraz daha istatistiksel konuya yakın olan arkadaşlarımız ya da  dinleyicilerimiz bileceklerdir. Geçmiş dönem depremleri ele alarak gelecekte aynı büyüklükteki bir depremin ne kadar sürede bir kendisini tekrarlayacağından bahsettiğiniz zaman aşağı yukarı 65 yıl ile 250 yıl. Şimdi biz  kötümser bakalım, 65 yıl olsun. İyimser bakalım 250 yıl. E biz yırttık tamam bizden sonrakiler ne yapacak? Onları yırtmak durumu yok. Yani bu depremle karşılaşacağız. O bakımdan sizlerin alacağı kararlar gelecek nesiller açısından son derece önemli kararlar. Karşılığını yarın öbür gün vermemek adına nesille bu kenti emanet etme açısından zannedersem bizleri çok ama çok önemli işler düşüyor. Deprem konusunda bilgimiz artmaya başladı. 99 depreminden sonra şimdi daha da artmaya başladı. Daha da çok artacak. işte AFAD bu konuda hakikaten çok önemli bir yol kat etti. Eğitim konusunda danışmanlık konusunda okullara ama bunu biraz daha geliştirmemiz gerekiyor. Bunu her birimde her yönetimde, her toplulukta, mahalle gönüllülerinden tutun da çok daha geniş çaplı grup topluluklarına kadar yapmamız gerekecek. Deprem kültürümüz yok, hızlı unutuyoruz, az uyguluyoruz. Peki ne yapacağız?   jeotermal sahalarda çoklu sürekli gözlemlerin mutlaka yapılması gerekiyor. Bu jeotermali ortaya çıkarılması için değil. Jeotermal bir bölgedeki deprem hareketliliği için bize en güzel cevabı verebilecek olaylara  örnektir. Çünkü çok kolay bir şekilde, özellikle de sığ fayların harekete geçmesine sebep olabilecek bazen jeotermalde çok yüksek enjeksiyonlar. Küçük fayların harekete geçmesine sebep olabiliyor. Bu küçük faylar birbirine çok çok yakınsa, halk arasında tetikleme diye geçen ama bizde gerilme transferi diye tabir ettiğimiz durumlar neticesinde belli bir yükteki depremlere sebep olabiliyor. O belirli büyüklükte Depremler, yapısal hasara sebep olmaz.” dedi.
ÇANAKKALE’NİN EN İYİ ZEMİNİ ESENLER’ DE
 
Sunumunda Çanakkale’nin zemini ile ilgili de bilgiler veren Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendislik Bölümü Profesör Doktor Tolga Bekler sunumunun bu bölümünde “Nasıl bir zeminde oturuyoruz? Çanakkale pek de iyi bir zeminde oturmuyor. Daha doğrusu bir zeminde oturuyoruz. Kayada oturmuyoruz. Bu iki kavram tamamıyla farklı. Kayada oturmak istiyorsanız Ayvacık’a gidersiniz. Ya da ne bileyim Bayramiç’ in yüksek kesimlerine gidersiniz. Aktığınız zaman zeminlerimiz başta sıvılaşma olmak üzere depremlerin yatay kuvvetlerine karşı pek de Öyle ben dayanabileceğim diyen türden zemin değil. Ama bu demek değildir ki  yapı da buna dayanmayacak. Öyle bir durum söz konusu değil. Evet tabii şöyle bir yanlış bir durum da var. Genelde bu  Çanakkale'de ikamet edenlerin en çok sorduğu sorulardan bir tanesi. hocam siz böyle söylüyorsunuz ama nereden alalım dedim. Yani onu söyleyecek durumda değilim. Ben sadece bir radyoloğum. Yani bir jeofizik mühendisi olarak size yer içinin davranış şeklini söylüyorum. Ondan sonrasıyönetmeliklerle inşaat mühendislerinin müteahhitlerin yerel yönetimi, mevzuatlar ne gerekiyorsa onlara kalmış bir iştir. Ama  mevcut durumda sıfır bir yer olsa burasının hiç yapılaşmanın olmadığı bir yer olsa ben olsam bu ovaya kenti kurmam. Başka şekilde faydalanmak isterim. Bu demek değil ki  Esenler bunlara göre çok daha iyi. Hayır. Esenler'in de kendine has başka sıkıntıları var. Esenler mesela yanan yatay  genleşmeye yatay deprem kuvvetlerine karşı biraz daha hassas. O bakımdan iki bin on dört Mayıs altı nokta sekiz Gökçeada depreminde de bunun etkilerine bariz bir şekilde gördük. Özellikle de makaslamanın getirdiği ııı çok önemli şekildeki kolonda gördüğünüz gibi etkilerle karşı karşıya kaldık” dedi.
Ogün İnal