Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Şubat Ayı Olağan Meclis Toplantısı ÇTSO Kongre ve Fuar Merkezi’nde yapıldı. Mecliste Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketi konuşuldu. Meclis toplantısının açılış konuşmasında ÇTSO Meclisi Başkan Yardımcısı Armağan Aydeğer “deprem gerçeği ile yaşamayı ve önlem almayı öğrenmeliyiz” derken, ÇTSO Başkanı “çok büyük yıkım yaşadık” dedi.
“AĞIR BİR DEPREM FALAKETİ İ,LE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası Şubat Ayı meclis toplantısı yapıldı. Şubat ayı meclis toplantısının ana konusu yaşanan deprem felaketi oldu. Meclisin açılış konuşmasını ÇTSO Meclisi Başkan Yardımcısı Armağan Aydeğer yaptı. Aydeğer konuşmasına Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketinde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ailelerine başsağlığı dileyen Aydeğer depremden sağ kurtulan vatandaşlara da geçmiş olsun dileklerini iletti. Aydeğer Konuşmasının devamında şu cümlelere yer verdi. “Meclis toplantısını buruk bir ortamda derin bir üzüntü ile açıyorum. Merkez üsleri Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan’da art arda 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen yıkıcı depremler ve çok sayıda artçı sarsıntı geniş bir bölgeyi etkileyerek 10 ilimizde ciddi kayıplara neden olmuştur. En son 21 Şubat tarihinde Hatay Defne ilçesi merkezli şiddetli deprem bölgedeki yüksek tansiyonun devam ettiğini göstermektedir. Tüm bu sarsıntıların sonucu Ülkemizin yaşadığı asrın felaketi,  hepimizi derinden etkilemektedir. Şubat ayı kısa olduğu kadar etkisi de maalesef büyük, acısı çok derin olmuştur. Global ölçekte tüm dünyayı olumsuz etkileyen Pandemi salgını sonrasında hızlı bir toparlanma gösteren Ülkemiz, şimdi ise ağır bir deprem felaketi ile karşı karşıyadır. Yaşanan her türlü olumsuzluğa rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devleti Milletiyle beraber çok güçlüdür! Tüm kurum ve kuruluşlarımız milletimizin her ferdi ile kenetlenerek deprem bölgesinde vatandaşlarımızın yaralarına merhem olmak için cansiperane çalışmalarını sürdürmektedir. Bu coğrafya nice olumsuz badireyi, amansız mücadele ruhu ile atlatan kahraman bir milletin anavatanıdır! Bugün de hiç şüphe yoktur ki Yüce Türk Milleti bu karanlığı aydınlığa dönüştürecektir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de vurguladığı gibi bu dirilişi ortaya koyacak muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızda akan asil kanda mevcuttur!”
“YARDIMLARIN YERLERİN ULAŞMASI İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞIYORUZ”
Aydeğer, konuşmasının devamında ÇTSO olarak deprem bölgesine yardımlara devam ettiklerini belirterek “Çanakkale Ticaret ve Sanayi odası olarak, Çanakkale Valiliğimiz koordinasyonunda yürütülen yardım kampanyalarını yakından takip ediyor ve destek veriyoruz. AFAD koordinasyonunda bölgeye destek sağlayan tüm kurum ve kuruluşlarla yakın bir iletişim halindeyiz. Belirlenen öncelikli ihtiyaçlara göre üyelerimizden yardım sağlıyor ve yerlerine ulaşması için gece gündüz çalışıyoruz. Her ferdimiz imkânları ölçüsünde gücü kadar destek olmaya devam etmektedir. Özellikle depremden etkilenen bölgelerdeki vatandaşlarımızın bu zor süreci atlatmalarında barınma ve istihdam konularını öncelikli olarak değerlendirmek durumundayız. Bu zor günümüzde desteklerini esirgemeyen Devletimizin tüm kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, fedakâr halkımıza ve iş insanlarımıza bir kez daha huzurlarınızda teşekkürü bir borç bilirim. Yaşanan son felaket bu coğrafyanın asla göz ardı edemeyeceği deprem gerçeğinin acı yüzünü tekrar tekrar bizlere hatırlatmıştır. Bu gerçek ile yaşamayı öğrenmemiz bizler için vazgeçilmez bilimsel bir hadisedir.” dedi
 
“ÇANAKKALE DEPREM BÖLGESİNDE OLAN BİR İL, HAZIRLIK YAPMALIYIZ”
Açılış konuşmasının son bölümünde Çanakkale’ nin de deprem bölgesinde bir il olduğunun  altını çizen Aydeğer, önlemlerimizi ciddi bir seviyede almamız lazım “ dedi. Aydeğer konuşmasının sonunda şu cümlelere yer verdi. “Her yerde sıklıkla söze gelen “Deprem Öldürmez, Bina Öldürür” söylemini hatırlatmak istiyorum. Konut yapımı bölgenin en önemli ve öncelikli ihtiyaçları arasında yer alıyor. Çatı kuruluşumuz olan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz öncülüğünde başlatılan “Türk İş Dünyası Konut Seferberliği”ne tüm iş insanlarımızı, sektörel derneklerimizi, iş dünyası kuruluşlarımızı, kadın ve genç girişimcilerimizi ve hayırseverlerimizi konut kampanyasına destek olmaya davet ediyorum.  Diğer taraftan depreme hazırlıklı olmak bu vatanın her bir ferdinin olmazsa olmaz bir ödevidir. Toplum olarak deprem öncesi hazırlık, deprem sırası ve sonrası için bilinçli bir toplum yetiştirmemiz binlerce canın hayata tutunmasının en temel çaresidir. Hiçbir ekonomik gerekçemizin bu önceliklerin önüne geçmesine izin vermemeliyiz. Şahsen bir AKUT gönüllüsü olarak depremin ardından Hatay İskenderun’da enkazda canlı arama kurtarma çalışmalarına bizzat katıldım. Çok fazla acıya ve buruk sevince şahitlik ettim. Bu mahşer yerinde hiçbir önceliğin bir canlının hayatından daha önemli olamayacağını daha iyi görüyorsunuz. Deprem felaketinde en az sayıda kayıp yaşamak için ilk 72 saat olağanüstü öneme sahip bir süreç. Hepimizin bildiği üzere Ülkemiz deprem risk haritası üzerinde Çanakkale kırmızı çizgide yer alan bir İlimizdir. İlgili kurumlarımızın alacağı yapısal tedbirlerin yanı sıra, olası Marmara veya bölgemizi etkileyecek bir deprem felaketi ihtimaline karşı hazırlıklarımızı eksiksiz olarak, bireyler ve kurumlar olarak yerine getirmeliyiz. Bu kapsamda başta bilim ve yaşanan tecrübeler en önemli yol göstericimiz olmalıdır. Saygıdeğer üyeler, bugün konuşmamda ekonomik gelişmelere de yer ayırmış idim. Ancak bu süreçte Ülkemizin içinde bulunduğu deprem felaketinin tüm ekonomik verilerin önüne geçtiğini düşünüyorum. Maalesef depremi deprem zamanında hatırlarken, çok çabuk unutuyoruz. Diğer taraftan kaybedecek bir saniye zamanımız kalmadı. Bunun için Odamız tarafından farkındalık oluşturmak adına kendi içimizde afet koordinasyon komisyonu oluşturabiliriz. Bu birimimiz Çanakkale AFAD ve ilişkili kurumlarımız ile iş birliği içinde, Odamız üyelerine yönelik deprem öncesi, sırası ve sonrasına yönelik alınacak tedbirler ve planlamalar hakkında detaylı bir eğitim çalışması planlayabilir. Bu komisyon aynı zamanda Odamız tarafından uygulanacak bir acil eylem planı üzerinde çalışabilir. Bölgemizde yaşanabilecek bir felaket halinde gelecek yardımların daha yüksek öncelikli bölgelere yoğunlaşabileceği ihtimaline bağlı olarak yardımların bölgemize ulaşması zaman alabilir. Bu nedenle deprem sonrası ilk 72 saati içeren faaliyetlerimiz ile ilgili hazırlıklarımızı AFAD ve ilgili kurumlarımız ile birlikte koordinasyon içinde planlamamız büyük önem arz etmektedir. Konuyla ilgili olarak Meclis veya Komitelerimizde yer alan iş güvenliği firması üyelerimizin komisyonda olmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Deprem’in acı yüzünü maalesef Ülke olarak bir kez daha hep beraber yaşadık. Deprem tedbirlerinin hayatımızın bir parçası haline getirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bir daha böyle büyük afetlerin yaşanmamasını dileyerek sözlerime burada son veriyor ve Meclis gündemimize geçiyorum”
 
KARADA GERÇEKLEŞEN EN BÜYÜK DEPREMLER’DEN BİRİNİ YAŞADIK
 
ÇTSO Meclsi Başkan Yardımcısı Armağan Aydeğer’in meclis açılış toplantısının ardından ÇTSO Başkanı Selçuk Semizoğlu konuşma yaptı. Semizoğlu konuşmasına “Milletimizin başı sağolsun. Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.” sözleri ile başladı. Semizoğlu konuşmasının devamında “Normal koşullarda bugün gündemimizde; Ocak ayı enflasyon rakamları, ihracat - ithalat rakamları, faiz oranları olurdu. Ancak;  tüm gündemlerin önemini yitirdiği, herkesin payına düşen dersi aldığını ümit ettiğim bir zamandayız ve tek gündemimiz bugün deprem, insanlık ve ahlak olmalı diye düşünüyorum. Deprem felaketinde  aynı anda 10 vilayet ağır hasar aldı. Uzmanların ifadesine göre dünyanın en büyük kara depreminden birisini yaşadık. Bu 10 ilimizin toplam alanı 108.812 km². Benzetecek olursak, Bulgaristan’ın yüzölçümüne denk, İngiltere yüzölçümüne yakın,  Hollanda’dan 3,2 kat, İsviçre’den 2,7 kat büyük bir alan. Deprem bölgesinin toplam nüfusu ise 13,5 milyon ve bu da Çek Cumhuriyeti, Yunanistan, İsveç, Azerbaycan, Portekiz gibi Ülkelerden yaklaşık 3 milyon daha fazla bir nüfusa tekabül ediyor. 2011’de Japonya depremi 30 km derinlikte gerçekleşmişken Kahramanmaraş depremi 7 km derinlikte gerçekleşti. Uzmanların ifadesine göre aynı günde 7,7 ve 7,6 şiddetinde iki büyük deprem olağandışı ve ender görülen bir afet, büyük bir felaket. Dünya Sağlık Örgütüne göre yüzyılın en kötü doğal afeti. Felaketin büyüklüğünü gözler önüne sermek için bu rakamlardan bahsetmek istedim.” dedi. 
 
DEPREMİN, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN CAN KAYBI DIŞINDA EKONOMİK KAYBININ DA OLACAĞI KAÇINILMAZ
 
Semizoğlu deprem felaketinde onbinlerce binanın yıkıldığını 44 bine yaklaşan vatandaşın hayatını kaybettiğini belirterek depremin bu acı ve büyük kayıpların yanı sıra ekonomik kayıplarında çok büyük olduğunu ifade etti. Semizoğlu konuşmasında şu cümlelere yer verdi.  
“Kayıpların büyüklüğüne ekonomi penceresinden bakacak olursak da; depremden etkilenen 10 il, Türkiye’nin toplam gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 10,1’ini gerçekleştiriyor. 2021 yılında % 11,35 olan büyümenin 1,15’ini bu iller sağlamış. Bu 10 ilde ilk 500’de 69, ikincide 83 olmak üzere toplam 152 firma Türkiye’nin en büyük ilk bin sanayi kuruluşu arasında yer alıyor. 2022 yılında Türkiye’nin toplam 254,2 milyar lira olan ihracatının yüzde 10,9 oranındaki 27,6 milyar dolarlık kısmını depremzede 10 ilimiz gerçekleştirdi. Bunun da 11,2 milyar dolarını tek başına Gaziantep yaptı. Mersin 6,2 milyar, Hatay 4,1 milyar, Adana 3,1 milyar dolarla en çok ihracat yapan iller arasında yer aldı. İthalatımızın da 360 milyar dolar civarında olduğunu unutmayalım.  Yani 110 milyar dolar olan dış ticaret açığımız vardı 2022 yılında, yaklaşık 28 milyar doları da kaybettiğimizi de düşünürsek önümüzdeki süreçte Türkiye ekonomisinin can kaybı dışında ekonomik kaybının da olacağı kaçınılmaz. 2022 yılında Devletimizin 2 trilyon 353,3 milyar lira olan toplam vergi gelirlerinin % 7,5’i olan 176,4 milyar lirayı bu 10 ilimiz ödedi.  2 trilyon 802,4 milyar lira olan merkezi yönetim toplam bütçe gelirlerinin % 6,8’ine tekabül eden 190 milyar lirayı da bu 10 ilimiz ödedi. 8 trilyon 254 milyar lira olan toplam mevduatın % 6,9’u olan 567,7 milyar liralık bölümüne bu 10 ilimiz sahip. Yine 2022 itibariyle 7 trilyon 643,4 milyar lira olan toplam nakdi kredilerin ise yüzde 10,3 oranındaki 784,9 milyar liralık bölümünü depremzede 10 ilimiz kullanmış. 10 ilimiz Ülkemizin enerji ihtiyacının karşılanmasında da stratejik öneme sahip. Atatürk ve Karakaya Barajlarının da yer aldığı 43 önemli baraj ve hidroelektrik santrali bu bölgede bulunuyor. Malatya’daki Sultansuyu Barajı depremden etkilendi. Ekonomik kayıpları da bu rakamlar göz önüne seriyor ve süreçleri uzun bir müddet sekteye uğratacağı çok açık. En son 43 bini aşkın can kaybımız var ve yarım kalan hayatların ise hiç telafisi yok. Mekânları Cennet olsun, Rabbim yakınlarına da dayanma gücü versin.”
 
KAYIPLARIMIZI GERİ GETİREMEYİZ AMA YARALARI SARABİLİRİZ
 
Büyük deprem felaketinde kayıpları geri getiremeyeceklerini ifade eden Selçuk Semizoğlu ama yaraları sarabiliriz” dedi. Semizoğlu ÇTSO olarak deprem bölgesine ilk günden buyana yardım gönderdiklerini ifade ederek “Onları geri getiremeyiz ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve büyük Türk Milleti bunun dışında her kaybı yerine koyacak güçtedir. Milletimizin ilk anlardan itibaren Çanakkale Ruhu ile gösterdiği yardımseverlik, seferberlik de bunun bir göstergesidir. Yaralar elbette sarılacaktır. Biz de Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bir aile toplantısında olduğumuzu düşünerek ifade ediyorum çünkü bunu hepinizin bilmeye hakkı var. Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek üslubuyla sosyal medyada hiçbir paylaşım yapmadık ve yapmayacağız da.  İlk günden itibaren Sayın Valimizin yönlendirmeleriyle önce Osmaniye’den başladık sonra Elbistan’a yardımlarımızı ekmekten suya aklınıza ne geliyorsa, nerede ne ihtiyaç varsa bütçemiz nezdinde yardımcı olduk, bunu bilmenizi isterim. Bunun detayları Meclis mizanlarımızda mevcut, basın önünde detayları konuşmayı doğru bulmuyorum. Bunun dışında çok ciddi hizmetler var. Az önce Armağan Aydeğer kardeşim de ifade etti, kendisi AKUT gönüllüsü olarak bölgeye gitti hizmet etti. Aynı şekilde Ahmet Çelik ve Deniz Tennioğlu da bölgeye giderek hizmet etti. Ayrıca İlimizde misafirlerimiz var. Depremzede demeye dilim varmıyor, kardeşlerimiz var. Kendilerinin misafir edildiği çeşitli kurumlar var. İlk günden itibaren bir anne şefkati ile yaklaşsınlar diye Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı ve Üyeleri, Sema Hanım, neye ihtiyaçları varsa gidip ilgilendiler. En azından moral olsun diye çalıştılar huzurlarınızda onlara da teşekkür etmek istiyorum. Sayın Valimizin yönlendirmeleri ile ilk gün Elbistan’a bir tır su gönderdik 4 günde gitti. Lojistik çok zordu. Meclis Üyemiz Hakan Kayalı’ya teşekkür etmek istiyorum. Boğazdan geçip İskenderun Limanı’na giden gemilere kendi tekneleriyle ikmal yapıldı Sayın Valimizin bilgileri dahilinde. Deniz yoluyla da ne kadar yapılabilirse katkı sağlandı. Ancak Türk Milleti tek yürek olup bu yardımseverliği gösterirken artık bir şeylerin değişmesini de beklemektedir. Bağıra bağıra gelen depremleri, ileride gelecek olan depremleri göz ardı eden, temelinden çatısına sorumluluk ve yetkisi olup kötüye kullanan ya da sorumsuz davranan, afetlerin koordinasyonunda yetersiz kalan liyakatsiz yöneticilerin değişmesini bekliyoruz.” dedi.
 
SADECE 3-5 TANE MÜTEAHHİT TUTUKLAYARAK BU OLMAZ
 
Deprem felaketinde yıkılan binaların sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğinin de altını çizen Semizoğlu “ Bu Cezalandırma Sadece Müteahhitleri tutuklamak ile olmaz dedi. Semizoğlu açıklamasının bu bölümünde şunları söyledi.  “Sorumlular en ağır cezayı alsın ancak 3 – 5 tane müteahhit tutuklayarak bu olmaz. Ben de burada bulunan birçok arkadaşımız da inşaat yaptı. Bu müteahhitler hizmet alıyorlar, mimarisini ve statiğini çizdiriyor, zemin etüdünü yaptırıyorlar. Hepsi uzman, devletin yetkilendirdiği kişiler. Sonra şu cins beton alınacak deniliyor, o beton da laboratuvara gidiyor, demir fabrikadan geliyor. Bina yıkılınca da kimsenin suçu yok müteahhitin suçu var. Bunun adı popülizmdir. Sadece binayı yapan müteahhitin suçu yok, onu söylemeye çalışıyorum. Bunu herkes biliyor ama bu dönemde toplumun tepkisinden çekinildiği için dile getirilmiyor. Kimse bilerek ve isteyerek çürük bina yapmaz, kimsenin canına mal olmak için yapmaz.  İnsanları bu binalara sokup bu vebalin altına girmez.” dedi.
 
“BU KÖTÜLÜĞÜ BU ŞEHRE YAPMAYIN”
 
Semizoğlu konuşmasının son bölümünde kamu binalarının şehir dışına yapılması gerektiğinin altını çizdi. Semizoğlu konuşmasının sonunda şunları söyledi. “Çanakkale'deki alanların çoğu kamuya ait. Şimdi yine kamuoyundan duyuyoruz merkezde yapılması planlanan Valilik hizmet binası ve bazı dairelerin içine alınacağı kamu kampüsü düşünülüyormuş. Bu cinayet olur arkadaşlar. Bu tür yapılar yapılırken kamu marifetiyle yapılıyor. Bunlar kimsenin malı değildir 85 milyonun malıdır. Bu yatırımların da Çanakkale'nin yatırımı olması lazım. Bu yatırımlar yapılırken STK'lar, insanlar, kent konseyi başta olmak üzere herkesi gözetmek lazım, şehre nefes aldırılması lazım. Yurt dışındaki yapıları görüyorlar. Bunlardan örnek almaları lazım. Bu yapılar merkezde şehri  boğmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Mesela adliye binası şehrin dışında hiçbir sorun olmuyor biz yıllar önce buraya Oda binasını yapmaya karar verdiğimizde bizi eleştirmişlerdi. Bakın bu şehir için bu bir fırsattır. Boşaltılan kamu binaları yıkılarak yeşil alan olarak halkın kullanımına açılmalıdır. Bu konuda Çanakkale'ye yakışır hareket etmek gerekir Çanakkale'nin marka değerinin yükselmesi için iyi kararlara ihtiyacı vardır Çanakkale'nin nereye doğru büyüyeceğinin bilimsel bir çalışması olmalıdır. Halk Bahçesinin büyüyeceği çok güzel alanlar var. Bu kötülüğü bu şehre yapmayın. Basın mensubu arkadaşların önünde bunu bir kere daha dile getirmek istedim. Çanakkale’de 60’lı yıllarda sel olmuş. Bizim bu şehirde alan sıkıntımız yok. Zeminle ilgili sorun var. Kamu binaları konusunu da her birinizden yetkili olduğu yerlerde gündeme getirmenizi rica ediyorum. Şehrin içerisine kamu binası yapmayı artık bıraksınlar. Çanakkale marka şehir diyoruz böyle olmaz. Bize soran yok ama bu şehirde biz yaşayacağız bu kararı alanlar değil. Üst üste bu kadar yapıyı burada kimse istemez. Zemin sıvılaşması İlimizde olacak bir durum. Bugün Çanakkale’de deprem olsa hastane yolu yıkılsa başka bir yolu yok. Yıkım firmalarımız yeterli değil. Belediye ve İl Özel İdare birlikte çalışmalılar, moloz yıkım alanı göstermek zorundadırlar. Sosyal konutlar bir simge oldu. Yoksa bunun gibi birçok yapı var Çanakkale'de, bunların yıkılması gerekiyor.  Ancak sosyal konutlarda popülizm adına biz verdiğimizi almak isteriz diye tutturuyorlar. Bugün 40 yıllık kullanılmış arabanızı götürüp sıfır bir araba alabiliyor musunuz, hayır! O zaman eski evinizin Yerine yapılacak evde ya metrekare düşecek ya da üzerine para vereceksiniz. Aynı ölçüde almak matematiğe aykırıdır. Bu bir mağduriyet değildir. Şu an eski 3 artı 1 ev yeni daha küçük bir ev kadar etmiyor. Bu konuda realist düşünmek lazım. Ayrıca bu moloz döküm alanı çok önemli bir konu. Bu olmadığı zaman iş başından olmuyor.” 
 
Ogün İnal