Türkiye’nin gıda da tamamen dışa bağımlı hale geldiğini ifade eden Baytekin  “Bir zamanlar ihraç edilen, nohut, kuru fasulye, mercimek gibi ürünlerde de piyasa fiyatlarını artık ithal maliyetleri belirliyor” dedi.
GIDA’DA TAMAMEN DIŞA BAĞIMLI HALE GELDİK
Türkiye’nin geçtiğimiz 2022 yılında tarımsal ve hayvancılıkta yaşanan gelişmeleri değerlendiren, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Harun Baytekin; Türkiye’nin gıdada tamamen dışa bağımlı hale geldiğini söyledi. Baytekin değerlendirmesindeTürkiye uzun süredir uygulanan enflasyonla mücadele programları nedeniyle gıdada tamamen dışa bağımlı hale geldi. Dışa bağımlılık korona salgını ve Rusya-Ukrayna savaşıyla gıda krizi yaratacak eşiklere ulaştı. Geçtiğimiz yıl Tarım ve Orman Bakanlığının tahminlerine göre buğday üretimi 20 milyon ton civarında gerçekleşmesi bekleniyordu. Bu olumlu beklentilere rağmen Bakan Güney Amerika’da arazi bakmaya gitti. TMO ve Tarım Kredi Kooperatifleri üreticiden doğrudan buğday ve arpa alımı gerçekleştirdiler. Açıklanan buğday alım fiyatları destekleme ile birlikte tonu 7050 TL, arpa ise bunun 1000 TL altında idi. Ancak ürünü depolayacak yeterli yerleri olmadığı için kotaları 4 milyon tonda doldu. Üretilen ürünün çoğunluğu zahireciye verildi. Haliyle çiftçilerin çoğunluğu desteklemelerden yararlanamadı. Çünkü tüccara verilen üründe destekleme uygulaması yapılmadı.” dedi.
TÜRK ÇİFTÇİSİNİN ÜRETTİĞİ ARPA VE MISIR MALİYETİNİN ALTINDA İŞLEM GÖRÜYOR
Baytekin, devlet halen buğday, arpa ve mısır ithalatına devam ettiğini de sözlerine ekleyerek “Enflasyonla mücadele programı çerçevesinde un sanayiine tonu 340 dolardan ithal ettiği buğdayı kilosu 4,5 TL’den veriyor. Amaç ekmek fiyatlarındaki artışı önlemek. Oysa ekmek fiyatları bir yıl içinde iki katına çıktı ve 5 TL oldu. TMO un sanayiine ucuz ve kaliteli ithal buğday verirken, un sanayi tüccardan buğday alımı yapmadı. Neticede tüccar daha düşük fiyatla Türk Çiftçisinin buğdayını almak zorunda kaldı. Diğer bir deyişle Rus çiftçisi kazanırken Türk Çiftçisi zarar etti. Buğdayın senaryosu arpa ve mısırda da oynanıyor. İthal arpa ve mısır hayvansal üretim yapan üreticilere düşük fiyattan veriliyor ve Türk çiftçisinin ürettiği arpa ve mısır maliyetinin altında işlem görüyor.” şeklinde konuştu
‘’YERLİ ÜRETİMİN PİYASA FİYATLARINI REGÜLE ETME GÜCÜ KALMADI’’
Üreticinin 2022 yılında ürettikleri ürünlerden ciddi zarar ettiğini belirten Baytekin, “Geçtiğimiz yıl devlet hububat üreticisini kendi eliyle perişan etti. Türk çiftçisi üretmek için çaba sarf ettikçe daha fazla borca girdi. Kredi borçları 200 milyara dayandı. Takibe alınan kredi miktarı 4 milyarın üzerinde görünüyor. Türkiye sakat ithalat politikaları yüzünden yemeklik baklagillerde net dışa bağımlı hale geldi. Türk Lirasının aşırı değer kaybetmesi nedeniyle nohut, kuru fasulye, mercimek fiyatları tavan yaptı. Yerli üretimin piyasa fiyatlarını regüle etme gücü kalmadı. Bir zamanlar ihraç edilen bu ürünlerde piyasa fiyatlarını artık ithal maliyetleri belirliyor.2022 hayvancılıkta inek kesim yılı oldu. Otunu, silajını, yemini dışarıdan temin eden işletmeler büyük zarar etti.” dedi.
GIDA’DA DIŞA BAĞIMLILIK ARTACAK
2023’te özellikle et ve süt üretiminde sıkıntılar yaşandığını ifade eden Baytekin değerlendirmesini şu cümleler ile tamamladı. “Üretimde kalabilmek için yoğun çaba sarf ettiler. Birer ikişer inek kestirmek suretiyle işletme masraflarını karşılamaya çalıştılar. Ot ve silaj üretimindeki yetersizlik, ithalat maliyetlerindeki artışlar, süt fiyatlarının belirlenmesindeki gecikmeler, süt sığırcılığı işletmelerini ekonomik olmaktan çıkardı. Bitkisel ve hayvansal üretimde girdi maliyetleri iki katından daha fazla artarken birçok üründe fiyatlar yerinde saydı. Birçok ürünün ihracatına yine enflasyonla mücadele gerekçesiyle kota kondu. Limon, portakal, şeftali gibi birçok ürün dalında kaldı. Bahçesini söken çiftçiler az değil. Türkiye gıda üretiminde krize doğru hızla sürükleniyor. 2022 yılı sonuna doğru yaşanan kuraklık kışlık hububat ekimlerini geciktirdi. Artan mazot, tohum ve gübre fiyatları nedeniyle arzu edilen alan ve tekniğine uygun ekimler gerçekleştirilemedi. Hububatta dışa bağımlılık artarak devam edecek gibi görünüyor. Geçtiğimiz yıl binlerce süt veren inek kesildi ve et fiyatları yerinde saydı. Besicilerde ciddi zararlara uğradı. Günde 25-30 litre süt veren inekler kesilirken damızlık düve ithalatı devam ediyor. Bu olumsuz gelişmeler önümüzdeki yıla hem et hem de süt sorunu olarak yansıyacak.”
Murat Çağlayan