ÇOMÜ TV'de yayınlanan Cevat İnce’nin sunduğu Kent Sohbetleri programına konuk olan Bayramiç Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi ve Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı İsmail Sabah, 1915’den sonra savaşlarla geçen yıllarda eğitimli kesimlerin Çanakkale dahil savaşlara nasıl dahil olduğu hakkında bilgiler verdi.

Cevat İnce’nin ÇOMÜ TV'de Kent Sohbetleri programına konuk olan Bayramiç Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi ve Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı İsmail Sabah 1915 sürecinde eğitim gören nesillerin savaşta askere nasıl alındığı ile ilgili bilgiler verdi.
“Eğitim nedir?” sorusunu cevaplayan ve literatürdeki tanımını yapan İsmail Sabah, ‘’Şimdi günümüz tabiri ile bakarsak, literatürdeki tanımına bakarsak, en kısa tanımıyla eğitim, belli bir program dahilinde belli bir süreç dahilinde, yani istenilenleri bireylerde davranış değişikliği oluşturma süreci, şeklinde tanımlanıyor. Şimdi Osmanlı döneminde bakacak olursak, Osmanlı döneminde aslında eğitimde bazı farklılıklar var. Bunun sonuçlarından da biraz bahsedeceğim, 7 Senelik idadiler var, Sultaniler var. 2 Abdülhamit döneminde yaygın şekilde açılan, bunun tabi daha evvelinde İbtidai mektepler dediğimiz, mektepler var. Bunun en üst noktası Darülfünun dediğimiz, bugünkü karşılığı üniversite dediğimiz, bir karşılığı var. Hatta bu karmaşıklığın getirdiği, bir durumda şu oluyor. 7 senelik idadilerden ve Sultanilerden mezun olan öğrencilerin mesela, üniversiteye nasıl dahil edileceği konusunda, cevaplar aranıyor. Özellikle 1915 sonunda, tabii birçok öğrencinin silah altına alınmış olmasıyla birlikte, üniversiteye başvuran, darülfünuna başvuran, sayısı azaldığı için o dönemde, münazemet dediğimiz, bir nevi üniversiteye giriş sınavı diye tanımlayacağımız bir sınav var. Bu sınavın amacı şu, ister 7 senelik idadiden mezun olsun, isterse sultaniden mezun olsun, ve yatta bunlardan mezun olmayıp ta, bu okullardan mezun olanların bilgisine eşdeğer bir bilgiye sahip olduğunu ispatlaması için yapılan bir sınav, yani Darülfünuna alınacak öğrencilerin, bilgi düzeylerinde eşitliği sağlamak, aracılığı ile yapılan bir sınav, biz bu sınavın 1915 yılında kaldırıldığını teklif edildiğini görüyoruz. Dediğimiz kurumlarda okuyan devam eden öğrencilerin, yedek subay olarak silah altına alınması ile Darülfünuna yeteri düzeyde başvuru olmayınca, eğitim politikalarından bu şekilde değişikliğe gidildiğini görüyoruz’’ dedi.
‘’Seferberlik kanununda 20 yaş altında seferberlik çıktığında silah altına alınan yok’’
1915 sürecinde eğitim gören öğrencilerin Askere alınması ile ilgili  şartlar ve koşullar hakkında değerlendirmeler yapan Sabah, ‘’ Aslında 12 Mayıs 1914 tarihli mükellefiyeti askeriye kanun-ı muvakkatı dediğimiz bir kanun var. Aslında bizim aradığımız sorunun cevabını da bu kanun içerisinde buluyoruz. Türkçesiyle söylemek gerekirse de Geçici Askeri Hükümlülükler Kanunu diye tecrübe edebiliriz bunu, kanunun maddelerine bakacak olursak, lisenin son sınıfında okuyanlar, lise mezunları, üniversite öğrencileri ve üniversite mezunları yani yüksek tahsilli kabul edilen kişilerin, yedek subay olacaklarını bu kanunla en azından verildiğini biliyoruz. Şimdi kanunun tarihi de çok ilginç aslında, 12 Mayıs tarihine bakacak olursak, daha fiili bir savaştan söz etmiyoruz. Osmanlı devleti yani Osmanlı idarecileri, anlaşılan o ki ufukta görülen, bu harbe yönelik, hazırlıkları daha önceden almaya başlamışlar yani bununla ilgili çalışmaları daha önceden almaya başladıklarını görüyoruz. Hemen bunun ardından 31 Mayıs tarihin geldiğimiz de çok ilginçtir. 7 tertibin birden, 1887’den, 1893 doğumluların 7 tertibin birden silah altına çağrıldığını görüyoruz. Daha 28 Haziran yaşanmamış, Avusturya- Macaristan veliahtı öldürülmemiş, bunların hemen öncesinde Osmanlı bir an önce bu çalışmalara hazırlandığını görüyoruz. Nitekim bu süreci hızlandıranda 28 Haziran'daki Avusturya Macaristan veliahdının bir suikast sonucu öldürülmesi olacaktır. 20 yaşını tamamlamış, 30’lu yaşlara kadar yani o aradaki, kısımdan bahsediyoruz. Biz öğrencilerden öğretmenlerde bahsediyoruz. Tabi seferberlik kanununda biliyorsunuz 20- 45 yaş arası herkes çağrılıyor. Seferberlik kanununda 20 yaş altında seferberlik çıktığında silah altına alınan yok. ‘’ şeklinde konuştu.
Şartları tamamlayan ve askere alındıktan sonra öğrencilerin nasıl askeri eğitim aldıkları ile ilgili de konuşan Sabah, ‘’Öncelikle bu şartları kapsayanlar, hem yüksek tahsili olma kanunda belirtilen hem yaş şartını, burada iki aşama bizim için önemli, bir 20- 27 yaş arası olacak. İkincisi dediğimiz gibi lise mezunu veya lisenin son iki senesinde ya da üniversite mezunu veya üniversite mezunu olması gerekiyor bu iki şartı sağladıktan sonra Harbiye'de yani harp mektebinde bunlar talimgaha alınıyorlar. Belgelerden gördüğümüz kadarıyla da bunları, en uzun süre olmak kaydıyla 4 aya yakın en fazla bunlara burada gerekli eğitimler veriliyor. Şimdi harp mektebine alındıktan sonra ne oluyor. Hani biz hep yetişmiş nesli Çanakkale’de şehit verdik diyoruz ya aslında bu sorunun cevabını da en azından ben bu araştırmayı yaparken fark ettim, Harbiye mektebine alındıktan sonra herkes, aynı sınıfa mensup yetiştirilmiyor. Harbiye mektebine alınan yedek subay Nabzetleri’nin yüzde 75’ini piyade sınıfına mensup olduğu yüzde 5’i süvari, yüzde 12.5 sahra topçu, yüzde 5’inin ağır topçu, yüzde 2.5’uğunun ise Kıtay-i fenniye dediğimiz yani istihkam muharebe gibi sınıflarda branşlara ayrıldığını, onlara gör eğitim aldıklarını görüyoruz. Şimdi yüzde 75 oranında piyade sınıfına mensup olmaları, siper hattında ateş hattına giren sınıfa mensup olmaları aslında bizim aynı zamanda da neden bu savaşta da okumuş nesil kaybettiğimizin cevabını da bize veriyor. Çünkü bunlar özellikle üst rütbeli olmadıkları için siperlerde takım başlarında görev aldıkları için aslında bu kaybın karşılığını görmüş olabiliriz’’ diye konuştu.
İbrahim Akın Kazancı