Eğitim İş Çanakkale Şubesi Başkanı Serkan Serbes 2021-2022 Eğitim ve Öğretim Dönemi’nin birinci dönemini değerlendirdi. Serbes yüz yüze eğitimin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için tedbirlerle devam etmek gerektiğinin altını çizerek,  “Öğrencilerimizin bir yılı daha çalınmasın” dedi.

Serkan Serbes yaptığı açıklamada, “Eğitim alanında yıllardır yaşanan ve COVID-19 salgını birlikte daha da ağırlaşan sorunların damga vurduğu 2021-2022 Eğitim ve Öğretim Dönemi’nin birinci dönem ara tatili 15 Kasım’da başlıyor. 6 Eylül 2021'de yüz yüze ve tam zamanlı olarak başlatılan 2021-2022 eğitim öğretim yılı eğitimi geleceğe taşımak bir yana dursun, yıllarca geriye götüren uygulamalara sahne olmuştur. Yaklaşık bir buçuk yıllık zamanı değerlendirmeyip eğitim alanında Pandemi’ye ilişkin neredeyse hiçbir tedbir almadan yüz yüze eğitime geçen MEB, okullarımızı virüsün kuluçka alanı haline getirmiştir. Türkiye genelinde 2500 civarında sınıf karantinaya alınmış durumdadır. Ancak MEB okullarda yaşanan vakalar ve karantinaya alınan sınıflarla ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaşmamakta, süreci şeffaf yönetmemektedir” dedi.

“Okulları maske, mesafe, hijyen tabelalarıyla donatıp, okullarda maske dağıtmaktan, mesafeleri kalabalığa engel olacak şekilde ayarlamaktan, hijyen malzemeleri temin etmekten aciz bir yönetim, milli eğitimimizden bir yılı daha çalmak üzeredir” diyen Eğitim İş Çanakkale Şubesi Başkanı Serkan Serbes, “Sorunlar ve eksikler okul yöneticilerimizin, öğretmenlerimizin, emekçilerimizin iyi niyeti ve özverisiyle çözülmektedir. Yardımcı personeli olmayan okullar, boya badanası bitmeyen okullar, temizliği yapılamayan tuvalet ve derslikleri görmeyen Sayın Bakan sorunları halının altına süpürmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı görevini yapmayıp sorumluluktan kaçarak sorunların çözümünde öğretmen, öğrenci ve veliyi karşı karşıya. Hükümet yetle yardımcı personel, hizmetli ve memur ataması yapmayıp okullarımızı bu alanlarda hizmetlerden eksik bırakmıştır. Taşeron işçilerle, İŞKUR üzerinden sağlanan geçici çalışanlarla bu hizmetler sağlanamamaktadır. AKP iktidarı kendi rant alanları için bütçe ve ödenekleri fazlasıyla harcarken yine düşük ücret vererek eğitim öğretim faaliyetlerini “karşılamış” gibi yapmaktadır. Virüsün bulaş riskini azaltmak için derslerin ülke genelinde 30 dakikaya düşürülmesi gerekmekteyken hala 40 dakikalık ders süresinde ısrar edilmekte, okul öncesi için 50 dakika düzenlemesi devam etmektedir. Eğitimin uzaktan yürütülmeye çalışıldığı dönemde aldığı ağır yaralara, yeni derslik inşaları için gereken ek harcamalara, Pandemi nedeniyle sınıflar seyreltildiğinde doğacak fazladan öğretmen ihtiyacını karşılamak için yapılacak atamalarına harcanacak tutara, Pandemi nedeniyle okulları daha hijyenik hale getirecek kadrolu yardımcı personel atamaları için harcanacak tutara, salgın daha da ağırlaşıp eğitim tekrar uzaktan hale gelirse EBA sistemini güçlendirmek için yapılacak harcamalara karşılık gelmeyen bir bütçe belirlenmiştir. Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Öğrencilerimizin bir yılı daha çalınsın, biz eğitimcilerin bir yıllık emeği daha boşa gitsin istemiyoruz. Eğitim, yoksul öğrencilerin yok sayılacağı şekilde uzaktan değil, okuldaki herkesin sağlığı hesap edilecek şekilde yüz yüze devam etmelidir. Kış aylarında daha vahim tablolar ortaya çıkmaması için derhal atılması gereken adımlar açıktır. Bakanlığa resmi yollardan ve kamuoyu aracılığıyla defaten duyurduğumuz üzere; yüz yüze eğitimin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için olmazsa olmaz tedbirler şunlardır: Sözleşmeli, ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmelidir. Pedagojik formasyona uygun olarak sınıf mevcutları oluşturulmalı ve bu ihtiyaca göre yeterli sayıda kadrolu öğretmen ataması acilen yapılmalıdır. Ders süreleri 30 dakika olarak belirlenmelidir. Sınıflar seyreltilmeli, derslik başına düşen öğrenci sayısı pandemiye uygun hale getirilmelidir. Bilim Kurulu'nun tavsiyeleri dersliklerde 4 metrekareye 1 öğrenci düşmesi gerektiği yönündedir. Buna göre 20 kişilik ideal bir sınıf için o dersliğin en az (öğretmenin alanı da dahil) 85-90 metrekare olması gerekmektedir. Sınıf mevcutlarını düşürmek için derslik inşaları bir an önce başlamalıdır. Her okula bir okul doktoru atanmalıdır. Okullara kadrolu, yardımcı ve idari personel atanmalı, okulların temizliği emin ellerde olmalıdır. Her sınıfın salgına uygun bir havalandırma sistemi olmalıdır. Ders aralarında sınıflar düzenli olarak havalandırılmalıdır.  Her öğrenciye yetecek kadar maske dağıtılmalı, bu dağıtım aksamamalıdır. Dezenfektanlar başta olmak üzere tüm hijyen malzemeleri bakanlıklar tarafından okullara temin edilmelidir. Karantinaya alınan sınıflara bakıldığında; birçoğunda velilerin, çocukları Korona semptomu göstermesine rağmen okula gönderdikleri anlaşılmaktadır. Bu konuda velilerin düzenli ve detaylı şekilde bilgilendirilmesi şarttır. MEB, geçen eğitim döneminde mağdur ettiği öğrencilerden bir ders çıkararak, bir yandan olağanüstü bir durumun meydana gelme ihtimaline karşın uzaktan eğitim hazırlıklarını sürdürmelidir. EBA'yı güçlendirmeli, canlı ders konusunda öğretmenleri güvenilmez programlar kullanmaya mecbur etmemelidir. Örgün eğitim süresince öğrencilere ara ara uzaktan eğitime ilişkin bilgiler verilmeli, bir yandan da MEB'in söz verip yerine getirmediği ihtiyaç sahibi öğrencilere bilgisayar ve tablet dağıtılma işi tamamlanmalıdır” diye konuştu.
Haber Merkezi