Son dönemde dolar artışı ve ekonomik durumdaki gidişat Türkiye’nin gündeminden düşmüyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aslan da sosyal medya paylaşımında tarihi rekor kıran dolar hakkında değerlendirme yaparak dövizin artışı ile siyasi sistem ilişkisi kurdu. Aslan, “Dolar 9.17 TL. Bir ay önce 20 TL olan diş macunu, şimdi 37 TL. Fiyatlar kontrol edilemez oranda artıyor. Artık, Türkiye'de parti, devlet sistemi sürdürülebilir değil, sistem artık işlemiyor. Artık, Türkiye'de parti, devlet sistemi sürdürülebilir değil, sistem artık işlemiyor. Yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye için hiç uygun olmadığı net ortaya çıktı’’ dedi.
Geçtiğimiz gün Merkez Bankası kararları ile birlikte dolar tarihi bir seviyeye daha ulaştı. Art arda gelen tepkilere bir yenisi de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ)’de Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cumhur Aslan’dan geldi. Aslan, “Dolar 9.17 TL. Bir ay önce 20 TL olan diş macunu, şimdi 37 TL. Fiyatlar kontrol edilemez oranda artıyor. Artık, Türkiye'de Parti- Devlet sistemi sürdürülebilir değil, sistem artık işlemiyor. Yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Türkiye için hiç uygun olmadığı net ortaya çıktı. Seçime giderken seçim sistemi ile birlikte yeni hükümet sistemi revize edilecektir. Bu açık, okuduklarımız, gördüklerimiz, bildiklerimiz belli ki, devasa bir galaksinin küçük bir mikro-kosmosu  ileride belli ki, çoğu kişi bu sistemi savunmakta oldukça zorlanacak. Bilhassa kamu alanında bürokratlar da, medya ve basında ve toplumda gözle görülür değişme var. Daha rahat, daha tepkisel olanlar gibi bürokratların da gelmekte olan yeni için vitesi "nötr" alana çektikleri net gözüküyor. Artık eskisi kadar yorum yapmıyorum çünkü Nagehan Alçı'nın dahi eleştirdiği bir sistem ve yapı üzerine yazmanın bir "farkı" kalmadı, Şu: Toplum çok yoksul ve perişan, ve iktidar topluma ulaşamayacak kadar iktidar, güç, zenginlik, statüden doymuş durumda Belki de en çok bu kesim AKP'nin bitmesini istiyordur çünkü her geçen zaman, işler iyice zorlaşıyor’’ dedi.
 
Bir çok konuda fikirleri sosyal medya üzerinden ifade eden Cumhur Aslan birkaç önce büyük beğeni alan Türkiye’de muhafazakar ve cemaat grupları ile ilgili bir değerlendirmesinde de, “Türkiye'de muhafazakarlar tarikat, cemaat veya vakıf yerine niçin devlet yapısı içinde katkı sunmazlar? Hadi eskiden diyelim ki, dini yapılara ön yargılar vardı. Peki şimdi, neden hala daha dini vakıf, cemaat ve tarikatlar üzerinden süreç yürütülüyor. Ve mesela vakıf, cemaat, tarikat "bağlantılı" yurtlar değil de niçin Gençlik ve Spor Bakanlığı yani devlet bünyesinde yurt ve okul açmazlar. Her şehirde okullar dini vakıf ve cemaatlere "bırakılırken", bütün okullar İmam Hatibe dönüştürülürken neden hayır sever vatandaşlar tarikat ve cemaat-vakıf olmadan devlete yardımda bulunmazlar? Tarikat, cemaat ve vakıfların birer hayır kurumu değil sermaye, makam-mevki-statü, siyaset ve ekonomik yapılar olduğunu ekleyelim. Din ve inanç mı, o da bu işlerden zaman kalırsa yapılan şeyler olsa gerektir. Türk sağ-muhafazakar siyasetin oy ve insan deposu olan bu yapılar 80 dönemi liberalizmi ve resmi ideolojinin baskıları nedeniyle toplumda karşılık buldular, yurt, vakıf, okul, market vs. Açtılar. Aslında bakıldığında AKP ile birlikte "dini yapılara" duyulan toplumsal ihtiyaç önemli oranda azaldı, bu kez de siyasal iktidar bu yapıları koruyor. Kısaca, tarikat, cemaat ve vakıflar devletin "birincil" kurumları değildir, denetlenebilir, hesap verebilir ve gelir kalemleri tek tek açıklanabilir olmalıdır. Üstelik, bu süreç er geç gerçekleşecek’’ dedi.

Hasan Sami Er