Dünya’da ve ülkemizde küresel ısınmanın etkilerini her geçen gün arttığı bu günlerde küresel ısınma ve Paris iklim sözleşmesi, Küresel ısınmaya karşı Türkiye’nin ve bireylerin ne yapması gerektiğini Çiğdem Penn ile Araştırı-Yorum programınına konuk olarak cevaplayan TEMA Vakfı Bilim Kurulu üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (iklim BU) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş önemli açıklamalar yaptı.
 
Küresel ısınmanın sürekli etkilerinin arttığı son yaz aylarında bu konuya dikkat daha da arttı. Sürekli yayınlanan Küresel İklim değişikliği raporlarının sonu da yayınladı. Son yayınlanan iklim değişikliği raporu ile ilgili ve Türkiye’nin küresel ısınma konusunda neler yapması gerektiğine dair açıklamalar yaptı.
 
Prof. Dr. Murat Türkeş; ‘’Küresel iklim değişikliğinin en olumsuz sonuçlarını bir Akdeniz havzasında olan ülkede Akdeniz iklimi olan ülke olarak bir sıcak bölge ülkesi olarak yaşıyoruz. En sıcak havaları, sıcak hava dalgasının sıklığın süresinin şiddetinin büyüklüğünün etkisin atması, kuvvetlenen sera etkisi ve hızlanan Hidrojik döngünün sonucunda daha kuvvetli yağışlar, bunların sonucunda sellerin taşkınların orman yangınlarının tarımda ciddi rekolte kayıplarını yaşıyoruz. Dolayısıyla Türkiye iklim değişikliği konusunu en ciddiye alması gereken ülkelerin arasında, çünkü biz bugünkü iklim koşullarında ve değişen iklim düzeninde çoktan dünyanın pek çok ülkesinden daha fazla şiddetli iklim değişikliğini yaşıyoruz. Hem hükümetlerimizin, Türkiye'yi yönetenlerin iklim değişim mücadelesi sera gazı salınımı azaltma yutakları arttırmak yoluyla tüm sektörlerde de gerekli sosyo - ekonomik dönüşümü sağlayarak iklim değişikliği ile mücadele temsili gerekiyor. Sanayi’ye enerjiye ulaşıma tarım ciddi görevler düşüyor. Birde bizim bilimsel olarak bunları destekleyecek bir daha yaşanabilir dünya konu iklim olduğu için insanın iklimin olumsuz etkisini en aza indirmek için yeniden yaşlanabilir dünya ve yeniden yaşanabilir iklim için bireysel yapılacak şeyler var tabii. Bunu şöyle özetleyebiliriz, Havayı suyu toprağı kirletecek iklimi değiştirecek çevreye zarar verecek davranışlardan uzak durmak peki bunu nasıl yapacağız buna kapsamlı bir önerim var. Fazla veya lüks tüketim yaşam tarzını davranış biçimleri ile tüketim alışkanlıklarımız yer küremize, doğaya zarar vermeyecek şekilde değiştirmek daha mütevazı yaşamak, hazır gıda yerine yerelden pazardan işlenmemiş ya da kısmen işlenmiş gıda satın almak ve evde hazırlanmış yemek alışkanlığı ulaşımda toplu taşıma ve bisiklet kullanmak, enerjide etkili ve yeterli düzeyde kullanmak yaşamın her anlamında, madde tasarrufu yapmak geri dönüşüme önem vermek evde okulda sıcağa soğuha karşı izolasyon yapmak, içme suyu dışında yağmur suyu hasadı yapmayı çalışmak, yenilenebilir enerjiye katkı vermek ‘’ dedi.
 
‘’Bakandan memura kadar tarladaki insana kadar düşünmeli’’
İklim değişikliği ile ilgili umursamaz tavır ile ilgili olarak da Murat Türkeş; ‘’Demin saydım dikkat ederseniz aslında küçük sanayi sektörlerin çiftliklerin organize sanayi bir çok alanı kapsıyor biraz yaşam tarzı ciddiye almak şu yaşam tarzını değiştirmek tüketim alışkanlıklarınız değiştirmek önceliği ben örneğin öle yaşıyorum. Bakın hiç gücüm yokken köydeki evime bir güneş enerji isyemi yaptım. Kimse buna katkı sağlamadı ben havayı doğayı mazotla kömürle kirletmek istemedim. Yılın 8 aında o güneş enerjisi benim tüm gereksinimi karşılıyor. Bir başlangıç maliyet var, sabah kalktığında ben ne yaparsam iklim değişikliği ile mücadele ederim enerjiden tasarruf ederim diyerek her sektördeki insanın en başından bakandan memura kadar tarladaki insana kadar düşünmeli. Bir kere bu anlayışı değiştirmek lazım ‘’ dedi.
 
Türkiye’nin Paris iklim anlaşmasını  gerektiğini vurgulayan Türkeş bu konuda da; ’’Türkiye Paris anlaşmasına dahil olursa taraf olursa  belirli koşullarda yükümlü kalırsa ki, Türkiye'nin kendine has özel koşulları iklim değişikliği çerçeve sözleşmesi kabul edildiği için Türkiye'den beklenti çok yüksek değil, Türkiye'den Paris anlaşmasına taraf olmak ve bir iklim değişikliği mücadelesi uzun süreç geçirmesi  dünyaya katılmasını isteniliyor, zaten zorunlu olarak sayısal olarak belirlenmiş sera gazı salınımı azaltma yükümlülüğü yok, Eğer Türkiye Cumhuriyeti bunu yaparsa o zaman iş dünyası sanayide kendi hedeflerini açıklamalı başka türlü bir bu süreçten geçmek zor’’ şeklinde konuştu.

İbrahim Akın Kazancı