Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Toplantısı sonrasında açıklanan 22 maddelik eylem planının ardından Marmara Denizi'ne kıyısı olan 7 ile genelge gönderilmişti. Genelge kapsamında Müsilaj ile mücadele Marmara Denizi’ne kıyısı olan illerde dün başlatıldı.

Çanakkale’de Müsilaj ile mücadeleye Yat Limanı’nda start verildi. Çeşitli alet ve cihazlarla yat ve tekneler arasında biriken Müsilaj temizlenmeye çalışıldı. Etkinliğe Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Tarım İl Müdürü Erdem Karadağ, ÇOMÜ’lü akademisyenler ve ekipler katıldı.  

Konu ile ilgili konuşan Çanakkale Valisi İlhami Aktaş, “Belediye Başkanlığımızın koordinasyonunda Müsilaj temizliği için toplanmış bulunuyoruz. Son günlerde özellikle Marmara Denizi’mizde olmak üzere bu durumla karşı karşıyayız. Müsilaj sorunu sadece ülkemize mahsus bir şey değil. Yapılan araştırma ve gözlemlerde dünyada birçok yerde Akdeniz’de, Adriyatik’te, Tuna nehri boyunda görüldüğü saptanmış olup ilimizde ve Marmara Bölgesinde yoğun olarak yaşanmakta. Bunun bertaraf edilmesiyle ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın öncülüğünde çalışmalara başlandı. Bir çalıştay düzenlendi. Çalıştayda eylem planı açıklandı. 22 maddelik eylem planımız var. İlimizde belediyelerimiz, Tarım Müdürlüğümüz, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğümüz, Kıyı Emniyetimiz, Liman Başkanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığımız ve katkıda bulunan STK’lar, üniversitemiz hem de büyük özel firmalarımız var. Onların katkılarıyla denizimizi normale döndürmek için çalışmalara bugün itibariyle başlamış bulunuyoruz. İnşallah bu kurumların katkılarıyla da kısa sürede çözüm bulunur, denizlerimizi tekrar balıkçılarımızın, yüzmede bulunanların faaliyetine sunma imkanımız olur” dedi.

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise, çalışmanın bütün Türkiye’de eşzamanlı yapıldığını belirterek, “Bizim için Marmara’da en büyük sorun Müsilaj ve kirlilik, çeşitli şekillerde kirlenme söz konusu. Yat Limanı’nda şu an yüzeyde oluşmuş olan salyaların temizlenip temizlenmeyeceği ile ilgili ekiplerle deneme yapıyoruz. Çıkan atıkların nasıl bertaraf edileceği ile ilgili de görüş alışverişinde bulunuyoruz. Bunu büyük temizlik gemileri ile yapmak ve günlerce çalışmak lazım. Mutlaka kıyılara deniz temizliği sağlayan gemi ve araçların temini şart, belediyelere verilmesi lazım. Kaynak da hibe şeklinde olabilir. Bunlar bize verilirse daha etkin şekilde temizlenir. Biz en uzun kıyısı olan ikinci iliz. Bu bir deneme, gördüğümüz kadarıyla yapışkan bir madde. Suyunu sürdürüp, katısını depolamak mümkün mü? Kafa yoruyoruz bugünü başlangıç kılarsak rahata ermemiz 5 yıl. Devam etmemesi için hızlı bir biçimde davranmak lazım” dedi. Denizin ekosisteminin bozulduğunu belirten Başkan Gökhan deniz ürünlerinin de zarar gördüğünü belirterek avlanma konusunda da dikkatli davranmak gerektiğini söyledi. Başkan Gökhan, “Marmara henüz ölmedi, ama ölebilir. Dikkatli olmak zorundayız” dedi.

ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve teknolojisi Fakültesi Prof.Dr. Yeşim Büyükateş de, “Bu simgesel bir temizlik olmaktan çok bazı durumları kontrol altına almak açısından önemli bir durum. Kısa vadeli bir çözüm çünkü sistemde durumu tamamen çözmediğiniz sürece, gelmeye devam edecek bu organizmaların çoğalmasına bağlı olarak su hareketleri ile kıyı saha sistemine taşınmaya devam edecek. Şu açıdan bu temizlik önemli; özellikle küçük balıkçı teknelerinin filtrelerinin tıkanması söz konusu, bu şekilde bir temizlikle bir miktar bu durumun üstüne çekilebilir. Bu durum ışık geçtiği bölgede olan bir durum, denizin dibinde değil. Bu sorunu oluşturan organizmalar mikroorganizmalar. Güneş ışığı ve besin elementlerinin fazla olması ve buna bağlı olarak fotosentez mekanizmasının yoğun olarak işleyişinin sonucunda sayılarını arttırmasıyla ortaya çıkan bir durum. Su kolonu boyuna çoğalması ve sonra dibe çöküyor. ‘Marmara Ölüyor’ cümlesini doğru bir yaklaşım olarak bulmuyorum, denizel sistemler dinamik sistemlerdir. Dolayısıyla bu sistemleri insan kaynaklı etkileşimi minimuma indirdiğiniz zaman, zaman içerisinde kendilerini toparlarlar. Dolayısıyla ümidi kesmek diye bir şey söz konusu olamaz. Sadece yapmamız gereken şey, işbirliği içerisinde, belediyeler, ilgili bakanlıklar, valilikler, STK’lar, bilim insanları bir araya gelerek ortaya çıkış nedenlerini ve mücadele yöntemlerini beraberce irdeleyip, çözüme ulaştırmak. Genellikle yoğun olarak yaşandığı bölgelerde denize girmeyi tavsiye etmiyoruz. Bunu ortaya çıkan organizmaların kendilerinden kaynaklanan sıkıntılarından çok bunu organik çorba olarak düşünürsek bunu, burada bulunan, yapışan çeşitli başka organizmalar olabilir, sağlığa zararlı organizmalar olabilir. Bunlardan kaçınmak adına yoğun olduğu bölgelerde denize girilmesini çok tavsiye etmiyoruz. Kişilere düşen görevler neler olabilir; bir kere çevre ve denize olan bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor. Buranın içine ne atarsak alır, götürür düşüncesinden uzaklaşmamız gerekiyor. Onun dışında kullandığımız deterjanlar üzerinde kişisel olarak etkimiz olabilir. Biyolojik olarak daha çözünebilir olanları tercih etmekte fayda var. Bu ekonomik-sosyal durumla da oldukça ilintili bir durum ama yine de kullanım şartlarımıza dikkat etmemizde fayda var. Atık yönetiminde kişisel olarak etkimiz olabilir, bunu kontrol altına alabiliriz” dedi.
 
Ogün İnal