Koronavirüs salgını; tüm bireylerde olduğu gibi çocukların da hayatlarını ve alışkanlıklarını olumsuz etkiledi.

Eğitime uzaktan devam eden, sportif aktivitelerden uzak kalan ve evde uzun saatler kapalı kalan çocukların Koronavirüs salgın sürecinde etkilerini anlatan PDR Öğretmeni Zeki Dönmez ailelere önerilerde de bulundu.

Zeki Dönmez, “Bu dönemde çocuklar okula gidemiyor ve evden eğitim almaya çalışıyorlar. Burada anne babaların bir kısmı evden çalışıyor, bir kısmı ücretsiz izinde ve diğerleri de kendi işlerini kısıtlamalar nedeni ile yapamıyorlar. Sosyal mesafeyi arttırmak gerektiği için, çocuklar arkadaşları ve akrabaları ile görüşemiyor. Bulaşıcı hastalık salgınları hepimizde hastalığın bize ve yakınlarımıza bulaşması korkusuna neden oluyor. Her birimizin hayatında şimdiye kadar rastlamadığımız büyüklükte bir belirsizlik var ve ne yapmamız gerektiğini de tam olarak bilmediğimiz için kendimizi yetersiz hissediyoruz. Bu iki durumun birleşimi bir yandan kaygıyı arttırıyor diğer yandan kaygının kontrol edilmesini zorlaştırıyor. Çocukların psikolojik sağlıklarının korunmasının hem kendileri hem de aileleri için son derece önemli olduğu açıktır. Bunu sağlamak için, mümkün olduğu kadar belirsizliği azaltmak ve yeterlilik algısını arttırmak gerekir. Her iki amaca da ulaşabilmek için, travma ile karşılaşılan durumlarda kullanılan yöntemlerin salgına uyarlanarak uygulanması akıllıca bir yöntem olacaktır. Çocukların ruh sağlığı korumak için Çocukların kaygılarını kontrol edebilmek için ilk adım bilgilendirmedir. Bu tip durumlarda çocuklarla konuşmanın belli prensipleri vardır: - İlk olarak çocuğun soru sorabileceği bir ortam sağlanmalıdır. Sorular dürüstçe ve çocuğun anlayabileceği bir şekilde cevaplanmalıdır. Koronavirüsün yeni bir virüs olduğu, yaptığı hastalığın adının Covid-19 olduğu, doktorların bununla ilgili bilgileri edinmeye devam ettiği, birçok kişinin hastalandığı ama çoğunun durumunun iyi olduğu, her “hasta” olanın bu virüsü taşımadığı ve belirtilerin başka hastalıklarla da ilişkili olabileceği, çocukların nadiren hasta oldukları ve hasta olurlarsa da çok hafif geçirdikleri, ancak yine de hijyene dikkat edilmesinin önemli olduğu belirtilmelidir. - Çocuğun aynı soruları tekrar tekrar sorabileceği bilinmelidir. Çocuklar daha çok kendileri ve sevdikleri ile ilgilidir, bu yüzden sevdiklerinin durumu ile ilgili de bilgi verilmelidir. Bu dönemde ev dışında çalışmak zorunda kalan anne ve babalar işten geldiklerinde hijyen kuralları nedeniyle çocuklarına sarılmamaları ve öpmemelerini gerekçeleriyle anlatmalıdır. Özellikle bu dönemde nöbet usulü çalışmak zorunda kalan sağlık çalışanları görevlerini, evde bulunmadıkları zamanı nasıl geçirdiklerini endişelendirmeden ancak güven duygusunu sarsmamak adına herhangi bir bilgiyi de saklamadan paylaşmalıdır. Gerçekçi olmayan sözler verilmemelidir. Evde veya okulda güvenli olacakları söylenebilir, ancak etraflarındaki kimsede hastalık olmayacağı gibi bir söz verilmemelidir. Çocuk hastalar birçok kişinin kendilerine yardımcı olduğunu ve kendileriyle ilgilendiğini bilmelidir. Çocuk yetişkinlere bakarak kendisini ayarladığı için, konu ile ilgili yorumlara ve tepkilere dikkat edilmelidir.  Çocuklar televizyon veya sosyal medyadaki abartılı veya korkutucu haber ve yorumlara maruz kalmaktan korunmalıdır. Çocuklara sosyal medyada duydukları her şeyin doğru olmadığı söylenmelidir. Okulların kapatılması korkutucu bir olay gibi sunulmamalıdır. Evde olmanın diğer insanlara faydalı olacağını çocuk bilmelidir. - Günlük rutinler yani yaşamın doğal akışı mümkün olduğunca korunmalıdır. - Çocukların sınıf arkadaşlarıyla, mümkünse öğretmenleriyle iletişim kurmaları, dijital olanaklar kullanılarak görüntülü konuşmalar yapmaları sağlanmalı ve desteklenmelidir’’ dedi.

Bu süreçte uyku problemi yaşayan korkuları olan çocuklar ile ilgili ise Zeki Dönmez, ‘’Sürekli uyku sorunu yaşayan, korkularını kontrol edemeyen, anne babasından ayrılamayan çocukların profesyonel,  psikososyal yardıma ihtiyacı olabilir. Çocuklarla travmayı çalışmada yaygın olarak kullanılan ‘Psikolojik İlk Yardım’ programı (Psikolojik İlk Yardım: Saha Çalışma Rehberi, 2016) prensiplerine göre, çocuk ve ergenlerle iletişim kurarken aşağıdaki noktalara dikkat edilmesi önerilmektedir: Çocuğun göz seviyesinde oturma, okul çocuklarında duyguların ifadesine yardımcı olma ve sık rastlanan duygusal tepkileri isimlendirme, çocukların stresini arttıracak “dehşete kapılma” gibi yüklü kelimeleri kullanmama, dikkatli şekilde dinleme ve onu anladığınızı fark etmesini sağlama, çocukların zorlandıklarında kendi yaşından daha küçük yaştaymış gibi davranışlar göstermesini ve o alışkanlıklarına dönebileceğini akılda tutma, Dili çocuğun gelişimsel düzeyine göre ayarlama, “ölüm” gibi kavramları çocukların farklı şekillerde anladığını unutmama, Ergenlerle “yetişkin gibi” iletişim kurma, onların düşünce ve duygularına saygı duyulduğu mesajını verme, çocuğa yeterli duygusal desteği verebilmeleri için anne baba ile bu teknikleri pekiştirme’’ şeklinde konuştu.

Covid 19 sürecinde yakınlarını kaybeden çocuklar olabildiğini bu süreçte ise;  ‘’Covid-19 salgını sırasında yaşamını kaybeden yakınları olduğu zaman, çocuklara ve gençlere nasıl bilgi ve destek verilebileceğine dair, Yakınlarını kaybeden çocuklara yaklaşımda öncelikle bireylerin farklı yas süreçleri olduğu hatırlanmalıdır ve yas sürecindeki kişilere saygılı, özenli ve kapsayıcı yaklaşım önemlidir.  Yas sürecinin bir “normali” olmadığı çocuğa ve aile üyelerine de vurgulanmalıdır. Bireylere yaşadıkları sürecin normal ve anlaşılır olduğu belirtilmeli, kaybedilen kişiden ismiyle söz etmeli, yalnızlık, üzüntü ve öfkenin devam edebileceği belirtilmeli, belirtilerin uzun süre devam etmesi durumunda bir uzmanla görüşmeleri önerilmelidir. Önerilen ifadelerden birisi “Her aile üyesinin yası kendine göre yaşadığını ve ifade ettiğini bilmek önemlidir. Bazısı çok ağlar, bazısı hiç ağlamaz. Aile üyeleri bir şeyleri eksik veya yanlış yaptıklarını düşünerek üzülmemelidir. Önemli olan herkesin duygularına saygı göstermek ve gelecek günlerde birbirine yardımcı olmaktır” şeklindedir. - “Nasıl hissettiğini biliyorum, şimdi daha iyi bir yerde, onun zamanı gelmişti, en azından çok çekmedi, bununla başa çıkacak kadar güçlüsün, zamanla kendini daha iyi hissedeceksin, senin hayatta kalman önemli, elinden gelen her şeyi yaptın, kader, her şeyin bir nedeni var, artık evin erkeği sensin” gibi ifadelerde bulunulmamalıdır. Karşınızdaki bu ifadelerin kullanırsa sizin bunu saygılı bir şekilde karşılamanız ancak sizin bu ifadeleri başlatmamanız önerilmektedir. Çocuk ve ergenlerin ölüme dair anlayışları yaşa ve kültüre göre değişir. Okul öncesi çocuklar ölümün daimî olduğunu anlamayabilirler ve ölümün fiziksel gerçekliğini (“artık nefes alamaz, hareket edemez, acı hissetmez”) anlamaları için yardım gerekebilir. Okul çocukları ölen kişinin geri gelmesine dair duydukları istekle “hayalet benzeri” deneyimler yaşayabilirler. Ergenlerde ölüm öfke ve dürtüsel hareketleri, okulla ilgili sorunları tetikleyebilir’’ dedi.

Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı