Avukat İkbal Aytaç son günlerde oldukça tartışılan, hukukun ekonomiye etkisini ve anayasaya değişikliği ile ilgili gelişmeleri İşte Çanakkale Gazetesi’ne değerlendirdi. Aytaç, “Milli gelirin yükselmesini istiyorsanız, piyasada istikrar istiyorsanız, bunun için bir hukuk düzenine ihtiyacınız var. Hukuk güvenliği olmayan bir ülkede yatırım beklemek biraz ironik geliyor. Bu anayasa çalışmaları ile ilgili cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin daha güçlendirmek adına olduğu izlenimler yapıldı. Bu şekilde bir değişiklik yapılırsa olumlu olur mu? Ben olumlu bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Uygulanmayan bir şeyin içeriğini değiştirmek işe yarar mı? İsmini 2020 yapalım bütün maddeleri değiştirelim ama uygulamadıktan sonra kağıt üstünde kalması gerçekleşecekse pek anlamı yok” dedi.
Hukuk ekonomiyi nasıl etkiler? Oldukça söylenilen dillendirilen bir kavram oldular? İlişkileri birbirini nasıl etkiler?
“Hukuk ve ekonomi konusu çok hassas, bir o kadar da çok önemli bir konu, yani ekonomik refahın gelişmesi ve bunun topluma yayılması için hukuk ve ekonominin birbirini tamamlaması gerekiyor. Eski zamanlardan toplum kanunlarına kadar aslında hukuk düzeni içerisinde ekonomik kurallara çokça yer veriliyor. Aslında bunun çok normal karşılanması lazım, çünkü hem hukuk, hem ekonomi insan ilişkileri ile alakalıdır. Baktığımızda normal hayatımıza ekonomi bizim maddi gereksinimlerimizle ilgilidir, hukuk ise bizim hak ve hukuklarımızla ilgilidir. Bu açıdan baktığımızda bunların ilişkili olması yani adalet ekonomi ilişkisi olması çok doğal karşılanması gerekir. Şimdi etkili bir ekonomik sistemin olabilmesi için temelde bir hukuk düzeninin olması gereklidir. Yani burada hukukun ekonomideki rolü aslında şu etkili bir piyasanın etkili bir sistemin oluşabilmesi için yasal bir çerçeveye ihtiyaç var. Bu yasal çerçeveyi elbette bize hukuk ve ekonomi ilişkisi sağlıyor. Milli gelirin yükselmesini istiyorsanız, piyasada istikrar istiyorsanız, bunun için bir hukuk düzenine ihtiyacınız var, yani bu hukuk kuralları ekonominin bir fonksiyonu gibi biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanı, ‘’Hukuk ne kadar güçlü ise, ekonomide o kadar güçlü’’ dedi. Evet biraz geç kalınmış bir cümle ama ne diyelim zararın neresinden dönülürse o kadar kar diyelim. Hukuk ve İktisat birbirinin döngüsü niteliğindedir diyelim ki biz hukuku bir kenara bırakalım ve para politikacıları, ekonomistler iktisatçılar, makro iktisatçılar olarak belli çalışmalar yapılsın ama bu çalışmalar ne kadar yapılırsa yapılsın, hukuk güvenliği olmadan bunların etkin olması mümkünlüğü yok. Asıl mesele şuradan kaynaklanıyor, şimdi hukuk güvenliği olmadığında iktisat zedeleniyor ve bu iktisatın siyasette bazı ortaya çıkardığı sorunlar oluyor. İktisat zarara uğradığında yabancı yatırımcı gelmiyor, işte meselede burada ifade özgürlüğünden başlıyor. Şimdi ifade özgürlüğü olmadığında ne oluyor, hukuk güvenli olmuyor, bu bizi hukuk güven endeksinde aşağılarda bırakıyor, bu da güvenli bir istem olmadığı izlenimini verince yabancı yatırımcı elbette vermiyor.
Bunlar için reform Anayasa, CMK ve yargı reformu gerçekleşirse yatırımcı algısı değişir mi?
Tabii ki de etkileyebilir, şu şekilde olması gerekiyor. Şimdi bizim etkin bir hukuk sistemine ihtiyaç var ki ekonomi için yasal düzenlemeler güvenilir olsun ki, dışarı dönük olarak yabancı vatandaşlar da ülkemize gelip yatırım yapsın. Ancak şöyle bir sorun var az önce ifade özgürlüğü dememin sebebi yargının bağımsızlığını sağlamaktan kaynaklı, şimdi ben yargı reformu yapayım değişiklikler yapayım. Şu anki sistemden ötürü yargıya müdahale açık, bu neyi doğuruyor peki ben istediğim kadar yargı reformu yapayım, ama yargı bağımsızlığını sağlayamıyor, yargı bağımsızlığını sağlamak için de güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş yapılmalı, yani her şey temelde gerçekleşiyor. Hukuk güvenliği olmayan bir ülkede yatırım beklemek biraz ironik geliyor.
İfade hürriyeti daha gelişmeli diyorsunuz peki her dönemde olduğu gibi bir süre uygulanır sonra vazgeçilir mi? İfade özgürlüğü ve hak kullanımlarında nasıl kalıcı olur?
Aslında bunun için dediğim gibi temelden bir değişiklik yapılması gerekiyor. Ülkemizde her alanda bir erozyon var, yani bunlar temelden değiştirilmesi gerekiyor. Bir günde değiştirip ertesi gün bir sonuç beklemek mümkünatı yok. Bunu bir sürece yaydığımızda 10 yıl gibi bir süreçten de bahsedilebilir. Bizim ülkemizdeki çalışacak çok kaliteli insanlar var bunlardan yararlanmak için istikrarı sağlamak gerekiyor, bunun için dışardan da hukukun güven endeksine bir yerde gelerek göstermem lazım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Belki de şimdi Türkiye'nin tekrar anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir" diyerek yeni anayasa için harekete geçebiliriz ifadelerini kullandı? Partilere çağrı yaptı sizce bu Anayasa çağrısı bir harekete dönüşür mü?
Elbette demokratik bir ülkedeyiz, hani böyle bir çağrının yapılması çok normal karşılaması gerekiyor. Ancak Anayasa ne bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alıyor, geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi Başkanı şöyle bir açıklamada bulundu: ‘’Anayasa mahkemesi kararlarını uygulamaz iseniz anayasa anlamsız ve işlevsiz bir hale gelir’’, şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanı bunu söylediğinde hepimizin bir sarsılması gerekiyor, çok ciddi bir mesele bu arada Anayasa Mahkemesinin karalarının uygulanması zorunlu ve bağlayıcıdır. Bunu uygulamazsak ne oluyor hukuk güveni ortadan kalkıyor. Anayasa uygulanmadığı zaman yeni anayasa söyleminin ne kadar olumlu olabileceği yönünde şüpheliyim.
82 Anayasası’nın değişmeyen yanı yok? İsmi için bile değiştirmeli bu Anayasa diyorlar, ismi 2021 Anayasası olsa bir şey değişir mi?
Bu anayasa çalışmaları ile ilgili cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin daha güçlendirmek adına olduğu izlenimler yapıldı. Bu şekilde bir değişiklik yapılırsa olumlu olur mu? Ben olumlu bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Dediğim gibi uygulanmayan bir şeyin içeriğini değiştirmek işe yarar mı? İsmini 2020 yapalım bütün maddeleri değiştirelim ama uygulamadıktan sonra kağıt üstünde kalması gerçekleşecekse pek anlamı yok.”
İbrahim Akın Kazancı