İzmir’de, eski futbol hakemi ve televizyon yorumcusu Erman Toroğlu A Spor Yorumcusu olarak katıldığı TV programında söylediği, “Böyle çingenelik olur mu?” sözlerine Roman vatandaşlar büyük tepki gösterdi. Programın ardından roman vatandaşlar Erman Toroğlu hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Toroğluna bir tepkide tepki de Çanakkale Sosyal Dışlanmayı ve Ayrımcılığı Önleme Derneğinden geldi. Dernek Başkanı Hüseyin Çay, “Toplumu ayrımcılığa sevk eden zihniyet ile mücadelemiz sürecektir” dedi.

Çanakkale’ de Roman vatandaşların yoğun şekilde yaşadığı Fevzipaşa Mahallesi Meydanında Sosyal Dışlanmayı ve Ayrımcılığı Önleme Derneği Yönetim Kurulu adına açıklama yapan Dernek Başkanı Hüseyin Çay, “Yıllarca tükenmeyen nefret söylemleri, ayrımcılık, ön yargı, etiketleme, etnik kimliğine ve onuruna saldırılar bir türlü bitmedi. Bu ülkede Romanlar, Araplar, Kürtler, Aleviler, Süryaniler, Ermeniler, ötekileştirilmeyi yoğun olarak yaşamaktadırlar. Toplumlar çeşitlendikçe ve bunun bir zenginlik, kendini tanıma yolunda fırsatlar bütünü olduğu fark edildikçe, siyasi ve toplumsal söylemler ve etnik çeşitliliğe bakış açıların olumlu yönde değişmesi ile faşist tutum olan kafatasçılık zihniyeti bu topraklardan çekilecektir. Bizler kurmuş olduğumuz sivil toplum kuruluşlarımızla, platformlarımızla ve mücadele ettiğimiz siyasi partilerde; farklılıklarımızı zenginliğimiz, birlikteliğimizi geleceğimiz olarak görüyor ve her türlü ayrımcılığı ve bölücülüğü lanetliyoruz” dedi.

“DIŞLAYICI OLAN BU SÖYLEMLER TOPLUMSAL EŞİTLİK VE SOSYAL ADALET MESELESİDİR”
Açıklamasında ırkçılığın tanımına da yer veren Çay “Irkçılık, cinsiyetçilik ve diğer tüm dışlamaya ve ötekileştirmeye yönelik tutumlar ana hatlarıyla bir grubun öteki gruptan üstün olduğunu bu üstünlüklerin hayatın her alanında kendini gösterdiğini savunan bir dünya görüşüdür. Ötekileştirme süreci farklı olanı anlamak, onlarla empati kurabilmek ve uyumlu bir sosyal yaşam kurabilmenin önündeki en büyük engellerden birisidir. Yaşadığımız böl parçala yönet sisteminde; ezenle ezilen arasındaki ilişki belirginleşirken öteki ve ötekileştirilenler de kendiliğinden bu tür davranış ve söylemlerle su yüzüne çıkar. Öteki olmak güç isteyen bir eylemdir çünkü bu erdemli, etik duruş benin kendi pahasına ötekine karşı geliştirdiği bir sorumluluğun ötesinde, ötekinin sistem içerisinde aynılaşmaya, diğerleri gibi olmaya direnç gösterme, onu öteki yapan nitelikleri koruyabilmeye yönelik bir sorumluluktur. Toplumsal bütünleşme ve barış içinde beraber yaşayabilme, toplumların ortak gelecek tahayyülleri açısından önemli unsurlardır. Toplumsal eşitsizliklerin ortadan kaldırıldığı ve vatandaş temelli eşitliğin sağlandığı adil bir toplumu yaratmak için hayatın her alanında mücadele edeceğiz. Bir toplumda sosyo-ekonomik duruma, etnik kökene, dini inanca, cinsiyete, cinsiyet kimliğine, bedensel zihinsel ve ruhsal sağlık durumuna veya yaşa bağlı ayrımcı politikaları körükleyen ekonomik ve sosyal uygulamalar, özellikle Romanları sosyal dışlanma tehdidi ile karşı karşıya bırakırlar. Dışlayıcı olan bu söylemler ve tutum, toplumsal eşitlik ve sosyal adalet meselesidir. Roman olmak toplumdaki Roman algısı ile de birleşerek toplumda aşağı bir statüye işaret eden bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Roman statüsü sürekli bir sosyal dışlanmanın ve beraberinde getirdiği damgalanmanın sonucu ortaya çıkmıştır. Çingene kelimesi toplumumuzda gündelik ırkçılıktır. Toplumun hemen hemen hepsi arkadaş ortamında bir birilerine Çingene kelimesi veya atasözleriyle aşağılamakta ve ötekileştirerek nefret dilini kullanmaktadır. Bunun nedeni Türkiye’de demokratik kavramların yerleşmemiş olmasıdır çünkü egemen zihniyet buna izin vermemektedir. Devlet kurumları ve devlet adamları “alçaklar”, “sözde vatandaşlar” gibi terimler kullanarak ayrımcılık ve nefreti yukarıdan teşvik etmektedir. Toplumu ayrımcılığa, bölücülüğe ve ırkçılığa sevk eden bu zihniyet ile mücadelemiz eşitliğin ve kardeşliğin hukukunu bütün ülkede egemen kılana kadar sürecektir” ifadelerine yer verdi.

Ogün İnal