8 Mart Dünya Emekçiler Kadın Günü’nde Çanakkale’de üreten, emek veren,  kente katkı sağlayan kadınlara, ‘Türkiye’de kadın olmak zor mu, sizce kadınların öncelikli sorunları nelerdir, gelecekten beklentileriniz nedir?’ diye sorduk.

Çanakkaleli kadınların büyük çoğunluğu kadınların en büyük sorununun özgürlük, ötekileştirilmek ve şiddet olduğunu belirtirken, gelecek kaygısı taşıdıklarını ifade ettiler. En büyük beklentilerinin toplumda hak ettikleri saygı ve değer görmek olduğunun altını çizen kadınlar çok fazla sorumlulukları olduğuna da dikkat çekerek, Yükbüyük oranda bizim omuzlarımızda” dediler.        

Vildan Dinç:
Türkiye’de kadın olmak çok zor, tehlikeli. İşinizin başındaysanız, oturmanıza, kalkmanıza, yediğinize, içtiğinize bile dikkat etmeniz gerekiyor. Devamlı birileri tarafından gözetim altında tutuluyorsunuz çünkü. Erkekler için bu böyle değil. Eve iş götürüyoruz biz, iş sohbetleri o anda kalmıyor. Biraz sıcak kanlıysanız, hemen iffetsiz bir kadın durumuna düşürülebiliyor, yersiz tekliflere maruz kalabiliyorsunuz. Kibarca redle birlikte yine kibarca had bildiriyorsunuz çünkü para kazanmak zorundasınız. Tümden görüşmezdim dediğim bir sürü insan var sektörler içinde. Kadın için para aslanın midesinde Türkiye'de. Gelecekten cinsiyetsiz karşılanmayı bekliyorum. Belki o zaman sürekli reddetmek ve işimi tehlikeye atmak durumunda kalmam.

Yeşim Timmen:
Kadın olmak çok zor. Hele de üretmeyen birine bağlı yasayan kadınsan hele de mutlu değilsen işin çok zor. Kadınlar bu ülkede değer görmeyi ve saygıyı hak ediyor umarım bütün kadınlar gelecekten umduklarını ve bekledikleri bütün güzelliklere sahip olurlar.

Sibel Bozkurt:
Kadınlar için hayat şartları her geçen gün biraz daha zorlaşıyor. Gerçekten bizi çok daha zor günlerin beklediğini düşünüyorum, hele ki emekçi, üreten kadınlar için hiç bir şey yapılmıyor. Kadınların en öncelikli sorunu bana göre özgürlük konusu ve eşitsiz muameleye maruz kalmalarıdır. Kadın için hem çalışma hayatında, hem yaşamında şiddet ögesi hep var.  Kadın ötekileştirilip, zorla elde tutulmaya çalışılıyor. Son dönemlerde bu çok daha fazla ayyuka çıktı.

Öznur Türk:
Türkiye’de kadınların en temel sorunları ötekileştirilmek ve şiddet. Fiziksel şiddetin yanında, kadın başka türlü şiddetlere de uğruyor.  Kadın siyaset arenasında daha fazla söz sahibi olmalıdır.  Kadının çok fazla rolü ve görevi var. Omuzlarında yük çok ağır, aileyi ve toplumu şekillendiren ana unsur olan kadın aslında çok fazla sorunla mücadele ediyor. İş, ev hayatı, çocukların sorumluluğu ve ailenin yükü aslında daha çok kadının üstünde.  

Candan Türkozan:
Türkiye'de kadın olmak değil de Türkiye'de günümüz şartlarında insan olmak zor. Bir kere kadınsan her ne şartla olursa olsun bulunduğun mevkiye, kıdeme, yaşa bakılmaksızın geri planda kalıyorsun.  Ataerkil yetişen bir toplumuz ve bu insanlarda artık yer edinmiş. Türkiye'nin en doğusunda da olsak en batısında da olsak kadının yeri çok değişmiyor aslında. Kadın evde çocuk bakan, evin işlerini çekip çeviren,  ev ekonomisine katkı sağlamak için çalışıp çabalayan, benim değil bizim düşüncesini kafasından hiç bir zaman atamayan, atmasına müsaade edilmeyen bir varlık. (Aslında bir nevi evinin kölesi) Ayrıştırma olarak değil de, karşılaştırma olarak düşünürsek bir erkekle eşit haklara sahip olmamıza rağmen toplum baskısı kadını hep ikinci plana atıyor.  Ekonomik özgürlüğü gözetmeksizin bir kadın düşünün, gece hayatı olan, evine gecenin ikisinde üçünde döndüğü zaman hemcinsi olan komşuları bile yaftalayabiliyor. Mahalle baskısı her zaman kadının aklının bir köşesinde duruyor. Peki erkeklerde neden bu yok? Çok değil bundan 2- 3 hafta önce sevdiğim bir abla iki oğlu için, "Benim çocuklarım çok efendi içkileri yok kumarları yok,  biri biraz çapkınlık yapıyor bazen duyuyoruz ama oda bir erkeğin elinin kiri" dedi. Evet bunu söyleyen bir kadın bir anne. Kadının üzerinde hep bir ötekileştirme söz konusu, toplumda hep durması susması dikkat etmesi gereken bir varlık. Dur böyle olunca Türkiye’de kadın olmak ne kadar kolay olabilir ki.  Bir kadın olarak bir anne olarak tabii ki gelecek kaygım büyük. Kendim için bir beklentim yok. Sosyal hayat zaten yok denecek kadar az olan, ekonomik olarak ortalamanın altında yaşadığımız bir süreçten geçiyoruz. Kadın olarak değil bir ebeveyn olarak çocuğum için daha iyi bir yaşamı olsun,  hayatında ne madden ne manen zorluklarının olmamasını isterim. Yaşadığımız şu süreçte keşke 10 yıl sonrasını görebilsek de hayatımızı ona göre şekillendirebilsek. Daha güzel bir toplum daha güzel bir dünya umuduyla...

Birgül Erken:
Dünyanın hemen hemen her yerinde kadınlar doğdukları andan itibaren baskıya maruz kalıyorlar.  Ancak bu baskıdan kurtulduklarında gerçekten istediklerini elde etmek için fırsat yakalıyorlar. Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını da aşabilecek gücü bazen spordan aldığımı düşünüyorum bazen de sporumu yaparken engellenen kadınlardan olduğum zamanlar da oluyor. İşte o zaman sporumu sadece kendim için yapmak için sabırla tutkum olan sporuma sarılıyorum.  Spor bizi hayata hazırlıyor ve zorluklarla mücadele etmenin provasını yaptırıyor sahada. Her zaman kendimi geliştirme, kendimi gerçekleştirme ve şifalandırmada spor ve sanatın argümanlarını kullandım ve bunun doğru bir yol olduğuna inandım. Spor müsabakaları, rekorlar hem bireysel hem de toplumsal farkındalığa hizmet ediyor ve bir değer yaratma, yapıcı yaratıcı üretimin içinde olma harika bir deneyim bence. Kendimi en iyi hissettiğim yerdeyim su altındayken. Bu bir tutku...

Mine Tarım