Gündem

Gelibolu Yarımadası’nda Yeni Şehitlik Alanları Tespit Ediliyor

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Askeri Tarih Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Karataş, savaşa dair yeni bir şehitlik alanı tespit edildiğini açıkladı.

‘Halileli Batarya Şehitliği’ adı verilen bu alanın, Çanakkale Savaşları'na dair önemli bir yeri olduğu belirtildi. Çanakkale Savaşları’nın 109. yıldönümünde Gelibolu Yarımadası'nda yapılan bu keşif yakın tarihimize ışık tutacak.

 

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çanakkale Valiliği, Çanakkale İl Özel İdaresi ve Çanakkale Savaşları Enstitüsü'nün katkılarıyla gerçekleştirilen araştırmalar sonucunda ortaya çıkan bu şehitliğin, 1915 yılında Çakaltepe-İntepe Mıntıkası'nda faaliyet gösteren birliklerde şehit düşen askerlerin son istirahatgahı olduğu belirtildi.

Prof. Dr. Karataş yaptığı açıklamada, bu tür şehitliklerin tespiti geçmişte yapılan askeri belgelere dayandığını, özellikle 1916 yılında çizilen haritalar ve askerlerin tuttuğu notlar, zaman içinde kaybolmuş veya unutulmuş olan şehitliklerin gün yüzüne çıkmasını sağladığını belirterek “Bu keşifler, savaşın izlerini günümüze taşıyarak tarihi birer belge haline getiriyor. Özellikle Kumkale Muharebesi gibi önemli olayların üzerinde yapılan araştırmalar, yeni şehitlik alanlarının ortaya çıkmasına vesile oluyor” dedi.

 

109 yıl geçtikten sonra, şehitlikler ortaya çıkmaya devam ediyor.

ÇOMÜ TV’ye araştırmalar ve yeni şehitlik çalışmaları ile ilgili açıklamalarda bulunan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Askeri Tarih Araştırmaları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Karataş, “Bulunan şehitlikten önce şunu söylemek lazım, 109 yıl geçtikten sonra, şehitlikler ortaya çıkmaya devam ediyor. Osmanlı Genelkurmay'ın 1915 yılında ÇanakkaleSavaşları devam ederken şehitlerimizi defnettiği ve basit de olsa aslında etrafını taşlarla çevirerek koruma altına aldığını biliyoruz. Buna dair 1916 yılında çizilmiş 43 paftadan oluşan bir haritamız var. Bu 90'lı yılların sonunda ortaya çıktı. Ama bu haritamızda 1916 yılında 43 paftada şehitlerimizin nerelere defnedildikleri ve bunların konumlarının nereler olduğuna dair bilgileri elimizde var. O yüzden biz 1990’lı yıllardan itibaren artık şehitlik ihyaları da hızla arttı. Aslında şehitlik ihyalar arttı. Ancak 1916'da sonra, Çanakkale'de 1918 ile 1922 yılları arasında burada bir işgal dönemi yaşandı İngiliz ve Fransız işgal dönemi var. Uzunca yıllar Milli Mücadele dönemi olması nedeni ile de bunların yok olduğunu görüyoruz. Aslında 1990'dan sonra bunlar İhya edilmeye başlandı ancak 90'a kadar gelen süre içerisinde özellikle 1920'li yıllarda, Cumhuriyet İlk kurulduğu yıllarda 1920'li ve 1930’lu yıllarda Türk şehitlikleri imar Vakfı, daha sonrasında 1970'lerde milli parklar olduğu zaman milli parklar, günümüzde de Gelibolu Tarih Alan Başkanlığı şehitliklerin ihyası ile ilgili uğraşıyor. Ancak muharebe sadece Gelibolu yarımadasında devam etmedi, Anadolu yakasında da devam etti” diye konuştu.

 

435 civarında şehidimizin olduğunu biliyorduk

Askerin notlarından yola çıkarak Halileli Batarya şehitliğinin tespit edildiğini ifade eden Prof. Dr. Murat Karataş, “18 Mart’tan itibaren özellikle devam eden süreçte Anadolu yakasında da şehitlerimiz oldu. Bunun en bariz örneği Kumkale Muharebesiydi bizim için. Kumkale e25 Nisan'la 27 Nisan arasında iki günlük bir çıkarma yapıldı Anadolu yakasına. Burada resmi rakama göre biz 435 civarında şehidimizin olduğunu biliyorduk. Ancak 100 yıldır burası da kayıptı. 45 yıl önceki çalışmalarımız esnasında fark ettik ki Türk şehit sayısı burada 700'e yaklaşıyor ve 100 yıldır Da Toprağın altında kalmış bir şekilde bulunamamış. Bunun tescilini zaten 45 yıl önce yapmıştık şimdi bunun İhya çalışmaları devam ediyor. Halileli batarya Şehitliği ise aslında 4 Mart 1915 tarihinde zırhlılar ateşi sonucunda şehit olan topçularımıza ait bir Şehitlik alanı olarak ortaya çıktı. Nasıl çıktı ve neden çıkıyor? Çok uzunca yıllar 1915 yılında Osmanlı askerinin not ettiği resmi yazılar okunmamış. Biz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyeleri, üniversitemiz kurulduğu andan itibaren Aslında özellikle kaynak değeri bakımından değerli olduğu için birin el kaynakları okuduk. Bunlar Osmanlıda askerlerin tuttuğu notlar. Bu notların içerisinde de bu tarz yeni bilgiler çıkıyor. Bu yeni bilgiler kimi zaman mevcut literatürü destekliyor, kimi zaman mevcut literatürün tam karşısında farklı bir bilgi veriyor. İşte bunlardan bir tanesi Halileli Batarya Şehitliği oldu” şeklinde konuştu.

 

Henüz bulunmayan şehitlikler de var

Henüz bulunmayan şehitliklerin de var olduğunu ve ortaya çıkarması için çalışmalarına devam ettiklerini söyleyen Prof. Dr. Murat Karataş, “Bu harp tutanakları üzerinde çalışırken bir tane krokiye rastladım. Bu krokinin üzerinde bir tane Türk bayrağı konumlandırılmış ve bu ay yıldızlı Türk Bayrağımız Halileli Batarya Şehitliği olarak tarif edilen bölgede, batarya şehit mezarı olarak işaretlenmiş durumdaydı. Burası neresi olabilir? Kim olabilir? Hangi şehitlerimiz olabilir? Üzerine çalıştıktan sonra bunun tespitini yaptık. Böylece şehitliklerimiz çıkmaya devam ediyor, çıkmaya da devam edecek gibi görünüyor” dedi.

 

Uzunca yıllar özellikle İngiliz ve Fransız literatürü baskın bir şekilde gelmiş.

Çanakkale Savaşlarına asıl ilginin 1990’lı yıllardan sonra arttığının altını çizen Prof. Dr. Murat Karataş, “Çanakkale savaşlarına dair literatürler var. Uzunca yıllar özellikle İngiliz ve Fransız literatürü baskın bir şekilde gelmiş. Bunun örneklerinden bir tanesi Çanakkale Savaşlarında tahliye söz konusu olduğunda Türk askerinin hiç bunu görmediği söylene gelir. Bunları bunun en temel nedeni aslında Çanakkale Savaşları ile ilgili bizim ana kaynak dediğimiz askerlerin o gün tuttuğu harp tutanaklarının okunmaması. Bir de 1928 yılında alfabe değişikliğinden sonra ve milli mücadele yıllarının daha popüler olması be bu konunun askeri bir konu olması nedeniyle sivil akademisyenler çok uzunca yıllar bu konuda çalışamadı. Onsekiz Mart Üniversitesi'nin burada akademik personelinin tarih bilimi disipliniyle yetişmiş personelinin olması aslında bu konuyu ivme kazandırdı. 1990'lardan sonra sözlü tarih usulüyle gelen ya da anı hatıra usulüyle gelen evraklar yerine, birinci el kaynaklar çalışılmaya başladı. Ben 22 yıldır aslında Çanakkale'deyim ve benim Çanakkale’ye gelmem ana kaynak okunma süreci, arşivlerin açılma sürece denk geldim. Bu nedenle Çanakkale savaşlarına dair yüksek lisans, doktora tezleri yaptırdım. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tarih bölümü öğretim üyeleri birçok üniversiteye göre şu açıdan farklı, sivil araştırmacılarla beraber de çalışabilen bir ekip. Bu nedenle hem coğrafya çalışmaları yapılması hem de kitabi bilgilerle bunu bir araya getirmek sonucunda işte böyle önemli veriler ortaya çıkabiliyor” ifadelerini kullandı.

 

Üniversitemizin adını duyurabilmek adına onur duyuyorum

Yapılan keşiflere yönelik duygularını da açıklayan Prof. Dr. Murat Karataş, “Garip bir duygu hissettiriyor. Çünkü çok geç kalınmış şeyler aslında bunlar. Yani üzerinden iş 109 yıl geçtikten sonra bir şehitliğin bulunması haberi ya da bulunduğuna dair ifadeler benim a gurur duymamı şahsen sağlamıyor. Çünkü çok uzunca yıllar ihmal edilmiş ama unu tespit edebilmiş olmak bundan sonraki ihmalin önüne geçmek adına önemli adımlar. Gelibolu Yarımadası'nda daha yapılacak çok şey var, çok iş var. Ben kendi akademik hayatımda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nde başladığımda şunu fark etmiştim. Türk literatürü çok eksik. Bu konuda Türk literatürünü geliştirmemiz lazım. Bu nedenle hem yüksek lisans çalışmalarımda doktora öğrencilerimi yetiştirirken bu konuda ana kaynak Türk askeri arşivi çalışılması gerekiyor ve yeni veriler bu şekilde çıkarılmalı diyorum. Uzunca yılların verdiği bir mahcubiyetle onların ruhunu Şad edebildiğimiz için hem üniversitemizin adını duyurabilmek adına onur duyuyorum” diye konuştu.

 

Hasan Sani Er