Gündem

Deniz kenarında sayıları artan termik santrallerinden sağlığa büyük zarar

55 yıllın hava kirliliği raporuna göre termik santrallerinin en fazla havayı kirlettiği iller Çanakkale, Muğla ve Zonguldak.

Çanakkale’de Karabiga bölgesinde başta olmak üzere deniz kenarında sayıları hızla artan termik santrallerinin sağlığa zararı ürkütecek derecede. Bu bölgede bulunan 3 termik santralinden dolayı 1809 kişinin erken ölüm, 957 erken doğum, 15 bin civarında kişinin ise bronşit hastalığına yakalandığı raporda belirtiliyor. Bu santrallerinin sağlığa maliyeti ise 60 Milyar TL civarında olduğu açıklandı.
 
Türkiye’de kömür kullanımının sağlık maliyeti üzerine çalışmalar yapan HEAL-Sağlık ve Çevre Birliği, ‘Kronik Kömür Kirliliği Kümülatif Sağlık Etkileri Özel raporu’ kapsamında bu yıl ilk defa son 55 yılın toplam sağlık maliyetini ortaya koydu. Çevrimiçi olarak düzenlenen basın toplantısında duyurulan ‘Kronik Kömür Kirliliği - Kümülatif Sağlık Etkileri Özel Raporu’ sonuçlarına göre 1965 -2020 yılları arasında açılan ve hala 16 ilde faaliyette olan 50 MW’ın üzerindeki büyük kömürlü 30 termik santral, 55 yılda toplamda 4.8 trilyon lira sağlık masrafına ve yaklaşık 200 bin erken ölüme neden oldu. 
 
Ayrıca, kömür santrallerinin sağlık maliyetinin yanı sıra 117 bin 661 erken doğuma, 1 milyon 247 bin çocukta bronşit vakasına, 62 milyon iş günü kaybına yol açtığı da ortaya çıktı. Rapora göre, sadece Zonguldak, Çanakkale, Muğla ve İskenderun Körfezi’ndeki termik santrallerin neden olduğu sağlık yükü, Türkiye toplamının yüzde 40’ına karşılık geliyor.
 
TÜRKİYE KÖMÜRDEN ÇIKIŞ TARİHİNİ ACİLEN BELİRLEMELİ
Raporun tanıtım etkinliğini açılış konuşmasını yapan,  çalışmanın başyazarı, HEAL Türkiye Sağlık ve Enerji Politikaları Kıdemli Danışmanı Funda Gacal, kömürden çıkış için tarih belirlenmesinin önemine dikkat çekerek, “Kömüre dayalı elektrik üretimi, karbondioksit ve hava kirletici emisyonlara neden olarak en büyük kirleticilerden biri. 2020 yılında elektrik üretiminin yüzde 34’ü kömürlü termik santrallerden kaynaklandı. Kömürlü termik santraller pek çok kronik ve akut hastalığın nedeni olmakta beraber kamu bütçesine de ciddi bir yük oluşturuyor” ifadelerini kullandı.
 
Türkiye’nin, 2021 yılının sonunda Paris İklim Anlaşması'nı onaylaması ve 2053 için net sıfır karbon hedefi koymasıyla, kömürden çıkışın en kısa zamanda gerçekleşmesinin önem kazandığını belirten Gacal, “Buna rağmen, Türkiye henüz kömür kullanımını sonlandırmak için bir tarih belirlemedi ve kömürlü termik santral kapasitesini iki katına çıkarma hedefini sürdürüyor” dedi.
 
KÖMÜR TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK BİR SAĞLIK FATURASI OLUŞTURDU
Toplantıda konuşan HEAL Genel Müdür Yardımcısı Anne Stauffer ise “Onlarca yıldır devam eden kronik kömür sorunu, Türkiye için kirlilikten daha büyük bir sağlık faturası oluşturdu. İnsan sağlığının korunması ve iklim değişikliğinin önüne geçilmesi için hızlı bir kömürden çıkışın şart olduğu konusunda bilimin ortaya koyduğu gereklilik oldukça açıktır. 23 Avrupa ülkesi – birlik üyelerinin çoğunluğu – kömürden çıkış tarihi belirlemiştir. Türkiye de toplum sağlığı için bir an önce bu yarışa katılmalıdır. Eski, kirletici bir enerji üretim biçiminden yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçmek sağlık ve ekonomi açısından en anlamlı olanıdır” diye konuştu.
 
YENİLEBİLİR ENERJİYE HIZLI VE ADİL DÖNÜŞÜM YAPILMALIÖzellikle Yatağan’da solunum sistemi şikâyetiyle yatan hasta sayısının, daha iyi hava kalitesine sahip Muğla’dan iki kat daha fazla olduğu belirtiliyor. Türk Toraks Derneği Çevre Sorunları ve Akciğer Sağlığı Çalışma Grubu Üyesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Sebahat Genç, “Muğla’da kömürlü termik santrallerin havaya, suya, toprağı, dolayısıyla bölge halkının sağlığına zararlı etkilerini yıllardır görmekteyiz. Bu konu uzun yıllardır gündemimizde ve çeşitli platformlarda dile getirilmekte. Yaklaşık 40 yıldır çalışan bu üç termik santralin artık emekliye ayrılma zamanı geldi. HEAL çalışması, Muğla bölgesinde kömürden çıkışın öncelik olması gerektiğini, yenilenebilir enerjiye hızlı ve adil dönüşüm yapmak zorunda olduğumuzu bir kez daha açıkça göstermiştir” diye konuştu.

KÖMÜR KİRLİLİĞİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU İL MUĞLA
Muğla, madenci şehri Zonguldak, planlanan santrallerin yoğunlaştığı Çanakkale ve inşaatı devam eden santralin bulunduğu İskenderun Körfezi, çalışmanın odağındaki bölgeler oldu. Bu bölgelere özel dosyalar içeren çalışma kapsamındaki diğer iller ise Kütahya, Manisa, Sivas, Kahramanmaraş, Ankara, Bursa, Kocaeli, Şırnak, Bolu, Yalova ve İzmir olarak belirlendi.
 
Türkiye’nin ve dünyanın tanınmış turizm merkezlerine ev sahipliği yapan, tatil cenneti Muğla’nın, kömür kaynaklı hava kirliliğinin yarattığı olumsuz sağlık etkisi ve maliyetinde en kötü karneye sahip bölge olduğu ortaya çıktı. Muğla’daki termik santrallerin ise Türkiye’de en fazla erken ölüme neden olduğu tahmin ediliyor.
  
Muğla’da bulunan Yatağan, Kemerköy ve Yeniköy termik santrallerinin neden olduğu sağlık sorunlarının ekonomik maliyetinin 1,48 trilyon Türk lirasına tekabül ettiği bilgisi de raporda yer aldı. Bu durumun tüm Türkiye’deki termik santrallerin sağlık maliyetinin neredeyse üçte birini oluşturduğu belirtildi.
 
ARITMA SİSTEMLERİ SAĞLIĞI KORUMAK İÇİN YETERLİ DEĞİL
Çalışma kapsamında incelenen İskenderun Körfezi’nde ise, üç kömürlü termik santral, işletmeye alınmalarından bugüne toplam 4 bin 717 erken ölüme ve 138,15 milyar lira kümülatif sağlık yüküne neden oldu. Rapor bulgularına göre, santrallerin, tüm ünitelerinde toz filtresi ve kükürt arıtma sistemlerinin bulunmasına rağmen bu sağlık maliyetine neden olmaları arıtma sistemleriyle hava kirletici emisyonları sınır değerlere düşürmenin dahi sağlığı korumak için yeterli olmadığını ortaya koyuyor.
 
Muğla’da 1982’de faaliyete geçen ve yaklaşık 40 yıllık bir santral olan Yatağan termik santralinin ise 16 yıl boyunca hava kirliliği kontrol ve arıtma sistemlerine sahip olmadan çalıştığı biliniyor. Yatağan termik santrali ilk günden bugüne, 33 bin 129 erken ölüme, 21 bin erken doğuma, yaklaşık 11,5 milyon gün iş kaybına ve 75 milyon hasta geçirilen güne neden oldu. Santralin Türkiye ekonomisine olan toplam sağlık yükü ise 47,26 milyar lira.

POLİTİKA YAPICILARA ÇALIŞMADA YER ALAN ÖNERİLER
Çalışmada politika yapıcılara öneriler şöyle sıralandı:
“Kömürden kademeli olarak çıkmak için net bir zaman çizelgesinin ve mevcut tesislerin kapatılacakları tarihlerin, en geç 2030 olmak üzere, belirlenmesi.
 
Yapılması planlanan tüm kömür santrallerinin iptal edilmesi ve Hunutlu gibi santrallerin inşaatının durdurulması.
 
Yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde sağlık ve kirlilik verileri konusunda şeffaflık sağlanması.
 
Enerji üretimiyle ilgili her türlü karar ve önlem için sağlık etki değerlendirmesi yapılması.
 
Madenlerde ve fabrikalarda çalışan binlerce insanın yanı sıra, yerel toplulukların sağlığını da iyileştirecek, alternatif iş kollarını teşvik etmek için adil geçiş benzeri mekanizmalar hazırlanması.
 
Türkiye'deki sağlık ve tıbbi kuruluşlar ile bireylerin (hastalar gibi) temiz hava, sağlıklı enerji ve iklim değişikliğin etkilerinin azaltılması konularında aktif rol almalarının sağlanması için kapasitenin artırılması.
 
Kömürden enerji üretiminin gerçek maliyetinin ayrıca kömürden çıkışın ülke ekonomisi ve halk sağlığı üzerinde yaratacağı olumlu etkilerin ve sağlık yararlarının kamuoyu nezdinde vurgulanması.
 
Temiz hava faaliyetlerinin ve planlarının geliştirilmesi ve uygulanmasının yanı sıra enerji ve iklim politikalarının görüşülüp, karara bağlandığı girişimlere Sağlık Bakanlığı düzeyinde katılım sağlanması.”