Turizm

'Çanakkale Türkiye’nin turizm lokomotifi olmaya aday'

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan ve turizm sezonun da başlangıcı olarak kabul edilen Turizm Haftası bu yıl Pandemi tedbirleri sebebiyle etkinliklerle kutlanamadı.

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan ve turizm sezonun da başlangıcı olarak kabul edilen Turizm Haftası bu yıl Pandemi tedbirleri sebebiyle etkinliklerle kutlanamadı. Çanakkale 18Mart Üniversitesi Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Erol Duran turizm sektörünün genel durumunu, salgının etkilerini ve dış turizm ile Rusya’nın Türkiye'ye uçak seferini azaltmasını ve Rus turistlerin gelmemesi durumunu İşte Çanakkale Gazetesine değerlendirdi.

Erol Duran, “Ülkemiz, sahip olduğu turizm kaynaklarının zenginliği ölçüsünde Rusya’nın aldığı kararın getirmiş olduğu olumsuz yükten güçlenerek çıkmanın bir yolunu mutlaka bulacaktır.  Turizmde sürdürülebilir gelişim ve rekabet gücü elde etme açısından paydaş işbirliğinin en güçlü olduğu dönemlerden birinden geçtiğimizi belirtmek isterim. Bu kapsamda akademi, sektör işbirlikleri ve bunlara yönelik çalışmalar tüm hızla artmaktadır. Ayrıca 20-22 Mayıs tarihlerinde Antalya’da Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Türkiye Turizm Zirvesi gerçekleşecek. Bu zirve kapsamında Türkiye turizminin 2023 Turizm Stratejisine uyumlu olarak, sürdürülebilir gelişiminin sağlanmasına dönük plan ve politikaların oluşturulmasına yönelik çalıştaylar düzenlenecek. Bu çalışmalar ülkemiz turizminin geleceğinin kısa dönemli sorunların çok ötesinde ve parlak olacağını göstermektedir. Çanakkale’miz de 12 aya ve tüm bölgelere yayılmış ve pazar bağımlılığından kurtulmuş bir Türkiye turizmi için lokomotif kentlerinden biri olmaya adaydır” dedi.
 
Turizm haftasına ilişkin genel değerlendirmeniz nedir?
Bildiğiniz üzere 15-22 Nisan arası her yıl turizm haftası olarak kutlanmaktadır. 1976 yılında 1893 Sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinde yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Haftası, ilk olarak 1977 yılından itibaren Mart ayının ikinci Pazartesi günleri itibariyle kutlanmıştır. Türk turizminin kitleselleşerek gelişim göstermeye başladığı 1983 tarihinden itibaren, turizm sezonunun başlama dönemleri ve hava şartları da dikkate alınarak günümüzdeki tarihlere çekilmiştir. Bu tarihlerin turizm haftası olarak kutlanmaya başlaması temelde,  deniz, güneş, kum üçlüsüne dayalı klasik kitle turizmi sezonunun başlaması ve bu bağlamada Türkiye turizminin yapısal bir sorunu haline de gelen turizmin mevsimsellik özelliğinden kaynaklanmaktadır.  Artık günümüzde turizmin 12 aya yayılması, olabildiğince turistik ürün çeşitlendirmesine ve bu çerçevede bölgeler arası turizm gelişim eşitsizliğinin de giderilmesine yönelik hassasiyet ve çalışmalar oldukça yoğunlaşmış olup sürdürülebilirlik perspektifi ile alternatif turizm gelişimi son derece önem kazanmıştır. Dolayısıyla bir dönem turizm sezonunun başlangıcını kutlamak amacıyla düzenlenen turizm haftası etkinlikleri günümüzde, alternatiflere yönelik sürdürülebilir turizm gelişimi ile 12 aya ve tüm bölgelere yayılmış güçlü bir turizm sektörü oluşturma bilincini oluşturmak amacıyla kutlanmaktadır. Bu amaçla  üniversiteler, Turizm Bakanlığı, sektör STK’ları ve işletmeleri gibi turizme yön veren aktörlerin merkezde olduğu proje, çalışma ve etkinliklerle, sürdürülebilir turizm gelişimi ve geliri için, sürdürülebilir çevre (sosyo-kültürel, doğal, mimari, tarihi ve benzeri) bilincini halkımıza yaymak hedeflenmektedir.

Bu yıl ülkemiz turizm haftasını nasıl karşılıyor?
Şunu açıkça söylemek gerekir ki bu yıl turizm sektörü ve doğal olarak ülkemiz en sıkıntılı turizm haftasını kutlamaktadır. Covid-19 pandemi sürecinin sadece ülkemiz turizminde değil, küresel ölçekte turizm hareketliliklerinde de yüzde 75-80’lere varan bir düşüşe yol açtığını belirtmek mümkündür. Buna ek olarak, son zamanlarda ülkemizde artan vaka sayıları ve alınan önlemler, turizm haftasına yönelik çalışmaları hem kamu, hem sektör bağlamında zora soktu diyebiliriz. Geçmiş yıllarda yürütülen, özellikle gençlerimize yönelik bilinçlendirme ve bilgilendirme etkinlikleri ve kutlamaların, son iki yıldır yapılamaması, ülkemiz turizminin yaşadığı sıkıntıların da bir göstergesi niteliğindedir. Fakat şunu da belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum, artık ülkemiz açısından turizm sezonunun başlamasından ziyade, turizmin sosyal, psikolojik, politik, kültürel ve ekonomik öneminin kavranmasına yönelik bir faaliyet olarak görmeye başladığımız turizm haftası kutlamaları, tarih aralığı açısından sembolik bir nitelik, anlam ve içerik bakımından ise evrensel bir nitelik ve boyut kazanmıştır. Bu durum turizm bilincinin artırılmasına yönelik çalışmaları, farklı boyutlarda ve niteliklerde daha da artırmaktadır.

Pandemi sürecinde turizm kendini toparlayabilecek mi?
Türkiye turizmi farklı niteliklerde krizlerle çok sık yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bu durum turizmimizi diğer pek çok ülkeden farklı olarak proaktif çözümler üretmeye daha da yatkın hale getirdi. Bu bağlamda krizin ağırlığını yoğun olarak hissettirdiği ilk dönemlerde, hızla güvenli otel sertifikası, güvenli turizm sertifikası gibi krizin etkisini azaltmaya ve seyahat güvenliğini sağlamaya dönük olarak alınan önlemler, benzer turistik ürün ve hizmet bandındaki rakiplerimize nazaran sektörel bağlamda ne kadar güçlü ve sorunların kaynağını görebilme öngörüsüne sahip olduğumuzu da göstermiş oldu. Günümüzde ise turizm çalışanlarına yönelik aşılama faaliyetlerinin hızlanarak devam etmesi, turizmde sehat güvenliğinin oluşturulmasına yönelik çalışmaların bir diğer önemli boyutunu oluşturmaktadır. Zira turizm faaliyetlerine katılım, turizmin başladığı ilk çağlardan günümüze değin, daima seyahat güvenliği ve serbestisi gerektirmiştir. Bu çerçevede yaşanan krizlerin niteliği ne olursa olsun, seyahat güvenliği ve buna yönelik algının olumlu olması yönünde alınan hızlı önlemlerle, turizm sektörünün krizden en az zararla ve mümkün olan en hızlı şekilde çıkmasını sağlamak mümkündür.

Yaşadığımız pandemi krizi dahilinde Rusya’dan da turistlerin gelmeyecek olması turizmdeki sorunları daha da derinleştirir mi?
Evet Rusya turizmdeki en önemli pazarlarımızdan biri. Rusya’nın 1 Haziran’a kadar Türkiye’ye seyahatleri durdurması sadece bizi değil, aynı zamanda Rus turizm işletmelerini de zor durumda bıraktı. Fakat şunu belirtmekte fayda görüyorum. Alınan önlemlerin olumlu etkisi ortaya çıkmaya başladıkça, seyahat güvenliği algısı da yükselecektir. Bu durum, politik bir karar olsa da Rusya’nın bu kararı yumuşatacağını ve tarihi öne çekeceğini öngörmemizi sağlamaktadır. Günümüzün postmodern turistinin moda, zevk ve ihtiyaç kavramına bakışı çok daha karmaşıklaşmış ve bu bağlamda turistik ürün ve hizmetlere yönelik talepleri çok daha değişken bir hale gelmiştir. Bu durum destinasyonları bir bakıma pazar bağımlılığından kurtarmış, sahip oldukları ürün ve hizmet bandına tüketici ilgisini çekebilecekleri, doğru doneleri ve stratejileri bulmaya ve uygulamaya yönlendirmiştir. Yaşamakta olduğumuz pandemi krizi, turizm davranışlarını ciddi bir şekilde değiştirmeye devam etmektedir. Bu bağlamda sürdürülebilir bir perspektifte geliştirilen alternatif turizm türleri, ülkemizi hem sezon bağımlılığından hem de kısmi Pazar bağımlılığından daha da hızlı çıkaracak gibi gözükmektedir. Özellikle sağlık turizmi bileşenleri, dijital paylaşıma dayalı turizm ürünleri, bireysel ve nitelikli seyahatleri özendiren ve gerektiren turizm türleri daha polüler ve talep gören ürünler olarak ön plana çıkmaya başlamaktadır. Bu bağlamda ülkemiz, sahip olduğu turizm kaynaklarının zenginliği ölçüsünde Rusya’nın aldığı kararın getirmiş olduğu olumsuz yükten de güçlenerek çıkmanın bir yolunu mutlaka bulacaktır.  Turizmde sürdürülebilir gelişim ve rekabet gücü elde etme açısından paydaş işbirliğinin en güçlü olduğu dönemlerden birinden geçtiğimizi belirtmek isterim. Bu kapsamda akademi, sektör işbirlikleri ve bunlara yönelik çalışmalar tüm hızla artmaktadır. Ayrıca 20-22 Mayıs tarihlerinde Antalya’da Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Türkiye Turizm Zirvesi gerçekleşecek. Bu zirve kapsamında Türkiye turizminin 2023 Turizm Stratejisine uyumlu olarak, sürdürülebilir gelişiminin sağlanmasına dönük plan ve politikaların oluşturulmasına yönelik çalıştaylar düzenlenecek. Bu çalışmalar ülkemiz turizminin geleceğinin kısa dönemli sorunların çok ötesinde ve parlak olacağını göstermektedir. Çanakkale’miz de 12 aya ve tüm bölgelere yayılmış ve pazar bağımlılığından kurtulmuş bir Türkiye turizmi için lokomotif kentlerinden biri olmaya adaydır.

Bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.

Özel Haber: İbrahim Akın Kazancı