.


Son günlerin gündemi oldukça fazla ama ana manşet hep aynı.
Çöküş…
.
Bu cümleyi okuyanın aklına değişik değişik şekilleri gelebilir.
.
Ama gündem şöyle:
İstanbul seçimleri sonrası AK Parti’de başlayan istifalarla çöküş başladı...
.
“İstanbul seçiminde 16 bin fark var”, “Oyları çaldılar” şeklinde suçlamalar yapılarak iptal ettirilip, tekrar yapılan seçim sonucunda 800 bin fark yiyen parti, durdurulamayan tartışmaların içine girdi.
.
Bunca senedir sesini çıkarmayanların,
Tüm olumsuzluklara, yolsuzluklara başkaldırmayanların,
Demokratik hakkı verilmeyenlerin,
Tek kişinin üstünlüğüne bırakılmış kişilerin sesi olan halk,
800 bin farkı ortaya koyunca;
Parti, kendi içindeki demokrasiyi hatırladı.
.
Ancak bu büyük yenilgiden ders almayanlar aynı kuralı tekrar ettirince;
Homurdanmalar,
Sıkıntılar,
İsyanlar,
Başladı.
.
Sonucunda parti tarihinde ilk defa toplu istifalar gündeme düştü.
.
Durdurulamayan bu gidişin sonunu “Çöküş” olarak iyi bilenler yapılacak bir manevraları olmadığından, tepeden gelecek talimatları beklemeye başladı.
.
Zaten koskoca Grup Başkan vekilinin “Ben hiçim” şeklindeki itirafı parti içindeki demokratiksizlik tanımını her yönü ile tescillemiş oldu.
.
“3 Y” İle iktidarı ele geçirmiş,
16 sene tek başına iktidar olmuş bir partinin rakiplerine kaptırdığı “3 Y” sayesinde çöküşe geçmesi inanılır gibi değil.
.
Kim ne derse desin bu partide,
Çöküş başlamıştır…

Gelelim ikinci çöküşe.
.
Geçtiğimiz günlerde Silivri yakınlarında meydana gelen deprem sonrası, “Büyük İstanbul Depremi” beklenmeye başladı.
.
Sürekli olarak sallanan ve fay hattı koleksiyonuna sahip ülkemizde sadece “Deprem” olduğunda gündeme gelen önlemler paketinin, sarsıntılar geçince unutulması gelenektir.
.
1999 depremi ile oluşturulan fonun, buharlaşarak uçmuş vaziyette olduğu dile getiriliyor.
.
Türk Milletinin “Bize bir şey olmaz” mantığı ile hareket ettiğini varsayarsak, önlem konusunda bu kadar sakin olmamıza da rahatlıkla bir cevap bulabiliriz.
.
Misal;
Son Silivri depremini damarlarında hisseden 15 milyonluk İstanbul’da sadece tek kişi camdan atlamış ve yaralanmış.
.
Bir başka işçi ise,
Üzerinde çalışmış olduğu dikiş makineleri yıkılmasın düşüncesi ile deprem anında kaçmayıp onları tutarak, kendi canından daha önce bir noktaya koymuştur.
.
Bizler “Tavsiye veya öğüt” anlamında söylenenlere kulak asmadan, illa “Musibeti” görmek istediğimizden önlem konusunda harekete geçmemiz imkânsızdır.
.
İşte bu durum karşısında depremle gelecek olan çöküş, alınmayan önlemler sayesinde yaşanacak çöküş sayesinde olacaktır.

Her konuda memlekette ve dünyada yaşanan çöküşlerle bozulan moralimizi düzeltecek mucizeyi bekler hale geldik.
.
Çöküşler başımızı sardıkça, birbirimize sarmaya başladık zira…