.

 
Manuka Avusturalya ve Yeni Zelanda’nın Akdeniz iklimine sahip bölgelerinde doğal olarak yetişen, çiçekli, yarı çalımsı bir bitkidir. Yerliler tarafından yüzlerce yıldır bazı hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Manuka çalısından elde edilen yağından, ciltle ilgili hemen bütün sorunların çözümünde yararlanılmaktadır.
Son yıllarda yapılan çalışmalarda, manuka balının da antimikrobiyal etkilerinin çok güçlü olduğu tespit edilmiştir.  
Manuka balının, kistik fibroz hastaları için son derece yararlı olduğu gözlenmiştir. Özellikle kimyasal tedaviye karşı direnç geliştiren hastalık etmenlerinin manuka balı kullanımı ile önemli derecede azaldığı ön çalışmalarda ortaya konmuştur. Kistik fibroz, beyaz ırkın en sık rastlanan kalıtsal geçişli ölümcül hastalığıdır. Ülkemizde yapılan çalışmalarda sıklığının 3000 doğumda 1 civarında olduğu bildirilmekle birlikte, akraba evliliğinin çok sık olduğu göz önüne alındığında, daha yüksek olabileceği de tahmin edilmektedir. Hastalık geçen yüzyılın başında erken yıllarda ölümcül seyrederken, konu ile ilgili bilgilerin artması ile birlikte hastaların yaşam süresinde belirgin uzama sağlanmıştır, ancak halen kesin bir tedavisi yoktur.
Yapılan bir araştırmada, domuzlardan alınan akciğer dokusunu kullanan uzmanlar, manuka balı ile kistik fibroza neden olan bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmişlerdir. Manuka balı sentetik antibiyotiklere karşı % 10 oranında daha güçlü etkiye sahip olmuştur. Balla birlikte kullanılan antibiyotikler % 90’lık bir performans göstermiştir.
Kistik Fibroz sorunu artık antibiyotik tedavisi ile kesin olarak çözülememektedir. Her uygulanan antibiyotiğe karşı direnç geliştiren bakteriler, farklı antibiyotiklerle ancak kontrol altında tutulmaya çalışılmaktadır. Akciğer naklinde dahi, yeni organlara geçebilen Kistik Fibroz bakterileri, sentetik kimyasallarla kontrol edilememektedir.
Bal, binlerce yıldır tıbbi tedavide kullanılmaktadır. Yakın zamanlarda yapılan araştırmalar, Manuka balının, yüzey yaralarında mevcut olan antibiyotiğe dirençli bakterileri yok ettiğini göstermiştir.
Manuka çalısı, eski çağlardan beri Avusturalya yerlileri tarafından yara ve berelerin tedavisinde kullanılmaktadır. Son yapılan araştırmalarda balının da üst solunum yolları iltihaplarına neden olan bakterileri sentetik kimyasallara göre daha etkili bir şekilde yok ettiğini göstermiştir.
Her ne kadar Avusturalya ve Yeni Zelanda’da yaygın olsa da, Akdeniz iklimine sahip bölgelerde yetiştirme imkânı bulunmaktadır. Manuka bitkisini bal ormanlarında değerlendirmek mümkündür.
Akdeniz bölgesinde yetişen bazı bitkilerin balının da şifalı olduğuna dair önemli deneyimler bulunmaktadır. Meşe balının antioksidan özelliklerinin yüksek olduğuna dair bilimsel sonuçlar az değildir. Püren balı, pek çok hastalığın tedavisinde tamamlayıcı ve destekleyici olarak kullanılmaktadır. Kestane balı, deli bal, kekik balı şifalı ballardandır. Önemli olan bu balların etkilerinin bilimsel olarak ortaya konulmasıdır. Bunun için tıbbi tedavilerde bal çeşitlerinin tamamlayıcı ve destekleyici özelliklerinden yararlanırken kulaktan dolma bilgiler yerine, bilimsel çalışmalara dayanan bilgileri kullanmak gerekmektedir.