Bizim çocukluğumuzda “Köprüden geçti gelin, saç bağın düştü gelin diloy, diloy… Haldan bilmez ne çare? Söz anlamaz ne fayda?” diye Neşet Ertaş’ın bir türküsü vardı.

Bu aralar söyleniyor mu bilemiyorum, zira pek rastlamadım.

.

Bu türkünün aklıma düşmesinin sebebi 18 Mart’ın gelmesi.

“Ne alaka?” diye sorabilirsiniz, zira bizim 1915Çanakkale Köprümüz de bu tarihte açılmıştı.

.

Milyon dolarların akıtıldığı ve hizmet olarak açılan köprüden kimse “Pahalı” diye geçemiyor iyi mi?

.

Otomobiller için belirlenen “295 lira” insanlara pahalı geliyor olacak ki açıklanan geçiş rakamları bunu doğrular nitelikte…

.

Peki ne olmuştu?

.

Olan şuydu:

Yapımcı şirkete;

Günlük 45 bin,

Yıllık 16 milyon 425 bin araç

Geçiş garantisi verilmişti.

.

Peki ne kadar geçilmiş?

.

Bugüne kadar köprüyü kullanan araç sayısı:

6,2 milyon.

Normalde geçmesi gereken araç sayısı:

32 milyon 850 bin

.

“Ne yapalım geçmemiş” diyemeyiz, zira geçiş garantili olduğundan parası bizim ceplerden çıkıyor.

.

O sebeple yapımcı firma der ki:

“Bana kardeşim geçseydiniz… Verin benim paramı…”

.

Haklı.

Kapı gibi sözleşmesi var.

.

Peki ne kadar ödeyeceğiz?

.

İşte o kısımda mecliste bir konuşma yapan Erzincan milletvekili Mustafa Sarıgül anlatıyor;

“Çanakkale Köprüsü’nden ikinci yılının sonunda geçmesi gereken araç garantisinin neredeyse sadece 5’de 1’i sağlanabildi.”

.

“İktidar yap-işlet-devret projeleri için geçiş ücretlerini dolar ve Euro’ya göre belirliyor. ABD tüketici endeksi de bu ücretlere dahil ediliyor”

.

“Geçen yıl dönemin Ulaştırma Bakanı 2022 yılı sonu itibari ile 1 milyon 800 bin araç geçişi sağlandığını, 18 Mart 2023’te köprünün birinci yıl dönümünde bu sayının 2 milyon 200 bin araca ulaştığını açıkladı.

Bu rakamlar garanti edilen 16 milyon 425 bin araç sayısının çok uzağında kaldı.”

.

“Bu verilerle birlikte;

2022 Mart ve 2023 Mart döneminde Hazinenin işletmeci firmaya ödediği tutar 5 milyar 75 milyon lira.

12 aylık dönemde fatura;

6 milyar 630 milyon lira ile birlikte toplam 11 milyar 705 milyona çıktı.”

.

“2022 yılında Çanakkale Köprüsünün açılışında Euro 15,5 TL idi.

2023 yılında 19,98 TL oldu ve bugüne kadar da 2 katına çıktı.

Güncel kurla yaklaşık 34,81 TL olan Euro’nun köprü geçiş ücretini de 274 TL’den bugün 650 TL noktasına getirdi.”

.

“Yüklenici firma köprüyü anlaşma gereği 12 yıl boyunca işletecek.

Sadece 4 yıl sonunda köprünün maliyeti karşılanacak.”

.

Peki Mustafa Sarıgül bunu nereye bağlıyor?

Şöyle diyor;

“Kaynak ve bütçe emekliye gelince yok, firmalara gelince ise çok.”

.

Demek ki; “Köprüden, geçemiyor gelin…”

 

ÇOBANIN OYU

Görüntü şöyle;

Sokakta kâğıt toplayan bir genç.

(Yaşı tahminim 25-26)

Muhabir soru sormuş belli, genç mikrofona konuşup, cevap veriyor;

“… biz açlıktan ölüyoruz… Devlet bize iş vermiyor… Gelip çekçeğimizi alıyor, biz ne yapacağız? Diyorlar ki ‘Gezmeyin, toplamayın!’ Nasıl yapacağız biz? Geziyoruz çekçeğimizi alıyoruz, para istiyoruz dileniyoruz ‘Dilenmeyin’ diyorlar. Geçinmek için dileneceğim. Sen bana o zaman iş sun ki ben de o zaman bu işi yapmayayım…  Sen sadece benim arabamı almakla, bana ceza yazmakla eline ne geçecek? Benim iki tane çocuğum var. 4 milyar kira veriyoruz…”

Muhabir soruyor; “Anketimize geri dönelim; Murat Kurum mu? İmamoğlu mu?”

Genç; “Kim? Murat hangisi oluyor? Tayyip Erdoğan’dan mı? Hangisi?”

Muhabir; “AK Partinin adayı Murat Kurum… CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu…”

Genç; “Her zaman AK Parti…”

Muhabir bu cevabı duyunca arkasını dönüp giderken; “Devam edelim biz…” diyor.

.

Görüntü bu kadar.

İşte Türkiye’nin durumu.

“Bunca olumsuzluğa rağmen hala kim oy veriyor?” şeklindeki sorunun cevabı burada.

.

Kulakları çınlıyasıca Aysu Kayacı ne güzel söylemişti;

“Benim oyumla çobanın oyu bir mi?” diye.

Kadrini, kıymetini bilemedik özür dileriz.

 

İKİNCİ SİPARİŞ

Gözünüz aydın.

Artık ülkemizde yeni bir konsept başladı.

Bilmeyenler için yazıyorum zaten, zira ben de bilmiyordum.

.

Bir Kafeye gittiniz diyelim.

Siparişinizi verdiniz.

Sipariş geldi, yediniz, içtiniz.

Bu raya kadar güzel.

.

Aradan yarım saat geçince artık garson geliyor ve diyor ki;

“Beyefendi (veya hanımefendi) kafeye gelmenizden bu tarafa yarım saat geçti, prosedür gereği ikinci siparişinizi vermek zorundasınız. Buyurun siparişinizi alayım…”

.

Evet yanlış okumadınız.

Artık yarım saatte bir sipariş vermek zorunda kalabilirsiniz, hazırlıklı olun.

.

O halde ilk yarım saatte sade kahve siparişi verirken, diğer yarım saat için bir şişe su isteyebilir miyiz acaba?

.

Yoksa onun için de belli bir fiyat sınırı mı var?

.

En azından bilgimiz olsun ki, garson geldiğinde şaşırmayalım, yardımcı olalım…

 

NEREDE YAZIYOR?

Ekrandaki beyaz sakallı, nur yüzlü kişi, kendisine gelen soruyu okuyor;

“Hocam sakal kesmek haramsa, sakal tıraşı yapan berberlerin durumu nedir?”

.

Öncelikle bu hoca kim?

“Bilmiyorum.”

Hangi yetkiyle orada?

Onu da bilmiyorum.

.

Ama bilirkişi niyetiyle cevaplıyor.

.

İkincisi bu soruyu soran kişi kim?

Berber düşmanı mı?

.

Hocanın verdiği cevap ise şöyle;

Sakal kesmek haramsa, sakalı kemeye ortak olan kişide haram işlemiş olur… Yani berber kardeşlerimiz ne yapması lazım? Sakal tıraşı yapmaması lazım… Hem kestiren mesul, hem kesen mesul…”

.

Berberler odası bu durumda acilen bir açıklama yapması gerekir.

Üyeleri olan berberler, haram işliyor mu, işlemiyor mu?

.

Hoca diyor ki; “Sakalını kestirmeye gelen kişiye berber, ‘Bak kıymetli kardeşim sakal kestirmek haramdır…” diyerek tebliğde bulunması lazımdır…

.

Hoca şöyle bir fetva veriyor;

“Eğer sakalını kesme mecburiyeti varsa, amiri istemişse mesela, yine de jilet vurmasın, tıraş makineleri ile kessinler…”

.

Ben buradan hocaya bir soru sorsam belki okumaz ama bilen duyan varsa bir zahmet iletiversin kendisine;

“Hocam bu dedikleriniz nerede yazıyor?”

.

Bunları kim demiş?

Niye demiş?

Ne zaman demiş?

.

Bunu söyleyenin berberlerle bir derdi mi varmış acaba?

.

“Berbere tıraş olma” demek,

“Onları haram işlemekle” itham etmek,

“Rızklarıyla oynamak”,

Müslümanlığın neresinde var?

.

Hocam!

Her işimiz bitti de sıra berberlere mi geldi?

.

Bir zahmet cevaplasan da biz de engin bilgilerinize mazhar olsak.

Amin!

 

YAPAY ZEKA KÖŞESİ

Benim yapay zekaya sordum;

“İnsanlar neden ikili oynar?” diye.

İşte verdiği cevap;

İnsanlar ikili oyun oynama eğiliminde olabilirler çünkü bazen bu, onların kısa vadeli çıkarlarına daha fazla uyan veya anlık tatmin sağlayan bir davranış şekli gibi görünebilir. İkili oyun, genellikle kişinin kendi çıkarlarını korumak veya kazanç sağlamak için başkalarını manipüle ettiği veya yanılttığı bir durumu ifade eder. İşte insanların ikili oyun oynamasının bazı nedenleri:

Kazanç Hırsı: Bazı insanlar, kişisel kazançlarını maksimize etmek için etik olmayan yolları tercih edebilirler. Bu, rekabetçi bir ortamda veya çıkarları için mücadele etmek zorunda olduklarında ortaya çıkabilir.

Korunma Dürtüsü: Bazı durumlarda, insanlar kendi hedeflerini korumak veya zarardan korunmak için başkalarını manipüle etmeye yönelebilirler. Bu, iş veya ilişki gibi alanlarda güç dengesizliği olduğunda ortaya çıkabilir.

Kültürel ve Sosyal Baskılar: Toplumsal normlar veya kültürel beklentiler, insanları başkalarını yanıltmaya veya manipüle etmeye teşvik edebilir. Örneğin, toplumda belirli bir davranış biçimi övülüyorsa, insanlar bu norma uymak için ikili oyun oynayabilirler.

Kişisel Tatmin: Bazı insanlar, başkalarını kontrol etme veya üstünlük sağlama gibi davranışlarla kişisel tatmin elde edebilirler. Bu, egosunu tatmin etmek isteyen kişiler için geçerli olabilir.

Risk ve Belirsizlik: Bazı durumlarda, insanlar belirsizlikle dolu bir durumda avantaj elde etmek için ikili oyun oynayabilirler. Bu, finansal piyasalarda veya rekabetçi iş ortamlarında sıkça görülebilir.

Kişisel Değerlerin Çatışması: İnsanlar bazen kendi içsel değerleriyle dışsal baskılar arasında çatışma yaşarlar. Bu çatışma durumunda, kişi etik olmayan davranışlara yönelebilir.

İkili oyun, toplumda güveni zedeleyebilir ve ilişkilerde ciddi zararlara neden olabilir. Bu nedenle, dürüstlük, açıklık ve etik davranışlar teşvik edilmelidir.

.

Etrafınıza bir bakın bakalım.

Bunlardan kaç tane var?