Seçim var diye muhalefet boş durmuyor.

CHP’li Mahmut Tanal, “Emeklilerin her türlü sağlık, tedavi ve ilaç giderlerinin tamamen ücretsiz olması amacıyla” kanun teklifi hazırlamış ve gerekçe olarak “Emekliler için öngörülen yaşam standardı ne yazık ki insan onuruna yaraşır bir nitelik taşımamaktadır” demiş.

.

Teklifte; “Emeklilerin her türlü sağlık, tedavi ve ilaç giderlerinin tamamen ücretsiz olması” istenmiş.

.

Gerekçede ayrıca; “Tüm hayatları boyunca prim sistemine düzenli ödeme yapmak suretiyle emekli aylığına hak kazanan emekliler için öngörülen bu yaşam standardı ne yazık ki insan onuruna yaraşır bir nitelik taşımamaktadır” diye belirtilmiş.

.

Devletin bu yükümlülüğünü yerine getirirken Anayasanın 61. maddesinde açıkça “Yaşlılar, Devletçe korunur, Yaşlılara Devlet yardımı ve sağlanacak diğer haklar ve kolaylıklar kanunla düzenlenir” şeklinde yer verilen emredici ifadeye de dikkat çekilmiş.

.

22 senedir bu iktidar meclisteki çoğunluğu elinde tutuyor ve tek başına bizi yönetiyor.

Daha ben bir gün olsun muhalefetin verdiği kanun teklifini bırakın kabul etmeyi, görüşmeye bile aldığını görmedim.

Bu gidişle de göremeyeceğim sanırım.

.

Hani meşhur fıkra vardır;

Amerika, Rus ve Türk temsilciler Başmelek’in huzuruna çıkarlar.

Hepsi dileklerini söyleyeceklerdir Başmelek de onlara ne zaman gerçekleşeceğini söyleyecektir.

İlk önce Amerikalı sorar:

-“Ruslar ne zaman her yönden tam olarak dünyanın hâkimi olacak?”

Şeytan da:

-“50 yıl sonra.” der.

Amerikalı sevinerek;

-“Oh ben göremeyeceğim! Oh ben göremeyeceğim!”

Rus sormuş;

-“Amerika ne zaman dünyanın hâkimi olacak?”

Başmelek cevap vermiş;

-“100 yıl sonra.”

Rus başlamış sevinçten ağlamaya:

-“Oh ben göremeyeceğim! Oh ben göremeyeceğim!”

Türk sormuş;

-“CHP ne zaman iktidar olacak?”

Başmelek ağlamaya başlamış;

-“Vay ben göremeyeceğim, vay ben göremeyeceğim!”

.

Ama muhalefet ne yapsın?

“Ya tutarsa” diyerek inancını kaybetmemek için önerge verip duruyor…

Çünkü işi bu.

 

BAS GAZA!

Haberi okuyunca “Oh be!” dedim içimden, “Nihayet kurtulacağız…”

.

Haber şu;

“Mahkeme sonunda kararı Verdi: Hız sınırı nedeniyle verilen radar cezaları iptal edilecek…”

.

Okuyunca dürüst olun içinizden siz de “Oh be! Nihayet kurtulduk galiba!” dediniz değil mi?

.

Memleketin durumu yazıyorum iyi okuyun;

Tee, ANAP döneminden başlayarak gelen “Otoyol” sevdası hiç bitmedi bu ülkede.

Otoyol yerine “Raylı Sistem” ile döşeseydik ülkeyi, köşeyi çoktan dönüştük ya, neyse…

Konumuz değil…

.

Bu iktidarımızın da sürekli bir otoyol yapma hevesi ile yoğrulduk.

Aynı Arap ülkeleri gibi, neyse.

Konumuz o değil.

.

Bu iktidarın “Geçilmeyen köprü, uçak inmeyen havaalanı yapmak” gibi alışkanlıkları da var ya neyse…

Konumuz o değil.

.

Gelelim konumuza;

Yolları yaptık.

Hız sınırı koyduk.

Bizim arabanın ibresi 220 gösteriyor.

Ama gidemiyorsun.

(Elbette 220 yapacak kadar babayiğit değilim ancak ibre öyle ne yapayım?)

.

Yolların şehirlere, ilçelere, beldelere, köylere, mecralara giriş çıkışlarında 50 yazıyor.

Zaten istesen de 110 filan gidemiyorsun.

.

Bir de bunların üzerine “Radarla hız tespit cihazı” koymuşlar.

Git sıkıysa, gidebiliyor musun bakalım?

Örnek; “Ezine, Lapseki, Biga” girişi.

.

Bıraksalar 2 buçuk saatte İzmir’e, İstanbul’a gidilir.

Arabalar artık o kalitede.

.

Hız sınırlama var,

Şerit takip var,

Çarpışma önleyici var,

Kör nokta gösterici var.

Ön kamera var,

Arka kamera var…

Kısaca her b.k var.

Yok, yok…

.

Gelelim baş taraftaki habere.

Gazete “Hız sınırı sebebiyle kesilen cezalar affedilecek” yazıyor ya.

Külliyen pembe yalan.

.

Biz gazeteciler haberi okutmak için her türlü başlığı kullanırız.

Aslında başlık doğru ama nasıl?

.

Bakalım;

“İzmir Menemen Sulh Ceza Hâkimliği, trafikte hız sınırını 3 kilometre geçtiği gerekçesiyle idari para cezası uygulanan avukat Oğuzhan Bizkevelci’nin itirazını haklı buldu. Hâkimlik, hız ölçen radar cihazlarında da yüzde 2 oranında hata payı olabileceğine karar verdi.”

.

Yani?

.

Yanisi şu;

Kesilen cezalara “Yüzde 2 hata payı” konulmasına karar verilmiş.

.

135 km sürat ile gittiğinde, 133 km sayacaklarmış.

Haydi iyisiniz;

“Basın gaza gitsin…”

 

DENİZ GELECEK Mİ?

Seçim “Geliyor mu? Gidiyor mu?” belli değil.

Eskiden ortalık bayram yeri gibi olur, adaylar acayip vaatlerde bulunurlardı.

“Deniz getireceğim!” direk işkembeden atarlardı.

Muhalif seçmen şöyle derdi;

“Ben buna oy vermeyeceğim.”

“Neden? Bak deniz getirecekmiş işte!”

“Yok, yok… Ben yüzme bilmiyorum ondan…”

.

“Bu sallıyor ya. Ben buna oy vermem.”

“Neden?”

Lan burası Çanakkale, burada zaten deniz var.”

.

Sosyal medya olunca adaylara soru sormak da kolaylaştı aslında.

Birileri sormuş, biz de ayna olalım madem;

.

1- Belediyelerde çalışan memur sayısının % 15’ine kadarına ikramiye ödenebilmektedir.

Bunun için ikramiye ödemesinin objektif kriterler dışında yapılması personelde büyük bir hayal kırıklığı oluşturmaktadır. Bazı belediyelerin ikramiye ödemesinde objektif kriterler belirleyerek başarılı personeli tespit ettikleri görülmektedir.

Birçok belediyede ise kanunen zorunlu olmadığı için böyle bir düzenleme bulunmamaktadır.

Belediye Başkanı seçilenler ikramiye ödemesinde objektif ve şeffaf bir yöntem uygulayacak mı?

2- İşçi ve memur atamalarında kayırmacılığa son verecek şeffaf bir sistem kurulacak mı?

En azından sınavlarda sendikalardan temsilci bulundurulacak mı kamera kaydı kullanılacak mı?

3- Makam araçlarının sayısı ve modelleri ile kimlerin kullandığı açıklanacak mı?

4- Özel kalem müdürlükleri sınavsız yapılan atamalara basamak olmaya devam edecek mi ve yapılan atamalar seçmenlere açıklanacak mı?

5- Temsil ve tanıtım harcamaları ile nerelere harcandığı şeffaf bir şekilde açıklanacak mı?

6- Personel alımında sadece KPSS puanının esas alacağı bir yöntem mi kullanılacak yoksa partilerin il ve ilçe teşkilatlarının listesi mi esas alınacak?

7- Belediye iştiraklerine KPSS puanı esas alınarak personel alımı yapılacak mı yoksa sınavsız alımlar devam edecek mi? Sınavsız olarak güzellik kraliçesi kariyer uzmanı olarak atanacak mı?

8- Görevde yükselmelerde liyakat esas alınacak mı şeffaflık sağlanacak mı?

.

Buyurun adaylar cevap versin.

Biz de yayınlayalım…

 

TEŞEKKÜR

Haberleri izlerken, sosyal medyadan izlerken dikkatinizi hiç çekti mi bilmem ama neredeyse bir yıldır yakalanan “Kanun kaçaklarının, sabıkalıların, tecavüzcülerin, dolandırıcıların, katillerin, hırsızların, uyuşturucu tacirlerinin, satıcılarının” haddi hesabı yok.

.

Nerden çıktı bunlar?

Topraktan mı fırladılar?

Uzaydan mı geldiler?

.

Haber şöyle;

“Son dört günde yurt genelinde düzenlenen Çember-12 operasyonlarında aranan üç bin 237 firari yakalandı.”

.

Yakalananların listesi yapılmış;

47’si cinayetten,

66’sı cinsel suçlardan,

558’si uyuşturucudan ve

33’ü ise terör suçlarından dolayı aranıyormuş.

.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şöyle açıklama yapmış;

* 0-5 yıldır aranmakta olan 3 bin 200 şahıs

* 5-10 yıldır aranmakta olan 26 şahıs

* 10 yıl ve üzeri aranmakta olan 11 şahıs

.

Yakalanan şahısların hangi suçlardan arandığı ise şöyle sıralamış;

* Hırsızlıktan 577 şahıs

* Dolandırıcılıktan 292 şahıs

* Yağmadan 108 şahıs

* Adam Öldürmeden 47 şahıs

* Cinsel Suçlardan 66 şahıs

* Narkotik suçlarından 558 şahıs

* Terörden 33 şahıs

* Kaçakçılık ve Organize’den 307 şahıs geri kalanı diğer suçlar…

.

Bu ülke 22 senedir bu iktidar tarafından yönetiliyor.

Kaç tane içişleri bakanı geldi, geçti.

Kısmet Ali Yerlikaya’yaymış demek ki.

Emniyet mensuplarımıza teşekkür etmek lazım, yoksa bu insanlarla iç içe yaşıyormuşuz.