Bu isimde bir teori varmış. İlk defa duydum.

Olabilir, bilmemek değil, öğrenmemek ayıp demiş atalarımız.
.
Ben de araştırdım elbet.
.
Bizim şans olarak tanımladığımız rastlantısal (bize göre) olayları açıklamaya yönelik bir teoriymiş.
.
Şöyle açıklanıyor:
“Parayı attığımızda yazı veya tura gelmesi yüzde elli bir şansken”,
Laplace’a göre:
“Sonucu değiştirmek bizim elimizdedir ve aslında şans diye bir şey yoktur.”
 
Laplace’ın Şeytan teorisine ilk kaynak De Moivre’nin çalışmaları olmuş.
1700’lü yıllarda Londra’da yaşamış olan De Moivre istatistik biliminin kurucusu sayılır.
Ona göre “Şans diye bir şey yoktur, şans olarak tanımlanan olayların gerçekleşeceği önceden bellidir.”
.
Çünkü bu olaylar bazı durumların sonucu olarak oluşur.
Burada bahsi geçen durumlar çeşitli fizik kurallarına bağlanmıştır.
.
Şöyle açıklıyor…
.
Örneğin;
Parayı attığımızda yazı ve ya tura gelmesi bizim varsaydığımız gibi yüzde ellilik bir şansa bağlı değil;
Elimizin parayı tutuş açısına,
Paranın atıldığı ortama,
Sıcaklığa,
Paranın yapıldığı maddeye,
Paranın büyüklüğüne ve
Paraya uygulanan kuvvete bağlıdır.
.
Bunu hesaplamak dolayısıyla sonucu bulmak mümkündür.
Ancak insan beyni bunu yapabilecek kapasiteye sahip değildir.
Hiçbir şeyin belirsiz olamadığını, her şeyin bilinen veya bilinmeyen bir sebebinin olduğunu savunan bu düşünce sistemine “Determinizm” deniyor.
.
Moivre’nin ölümünü önceden hesaplaması savunduğu düşünceye dayanak olarak gösteriliyor.
.
Moivre ömrünün son günlerinde her geçen gün bir önceki günden 15 dakika fazla uyuduğunu fark etti.
Ve 24 saat uyuduğunda ölmüş olacağını düşündü.
.
Yaptığı hesaplamayla ölüm tarihini 27 Kasım 1754 olarak hesapladı ve o gün öldü.
.
Sadece bu örneğe bakarak bu teorinin doğruluğunu kanıtlayamayız.
Ancak gerekli hesaplamalar yapıldığında olayların sonucunu önceden bilebileceğimize dair bir ipucu veriyor.
.
Mesele tahmin için gereken olayların beynimizin algılayabileceği bir düzeyde gelişmesi.
.
Laplace’ıın tanınmasını sağlayan en önemli çalışması “Olasılık Üzerine Denemeler” adlı kitabı.
Bu kitapta “Laplace Şeytanı” adı verilen teoreminden bahseder.
.
Bu teorem yanında Laplace, olasılık teorisini matematikte ilk kullanan kişidir.
Olasılık ve astronomi hakkında birçok araştırma yapmıştır.
Ayrıca çan eğrisi olarak adlandırılan grafik sistemini ilk kez o kullanmıştır.
.
Laplace’in olasılık teorisine bakacak olursak, bazı noktalarda De Moivre’den ayrıldığını görürüz.
Olasılık teorisine göre;
“Bir olayın sonucunu belirlemek için yapılan hesaplamalar ve kurulan denklemler bizi kesin bir sonuca götürmez, sadece olma olasılığı en yüksek olan seçeneğe götürür.”
.
Laplace’a göre;
Kusursuz denklem yoktur ve kusursuz denklemi kuracak bilgiyi edinmemiz mümkün değildir.
.
De Moivre’ye göre ise;
Yapılan hesaplar bizi gerçekleşen sonuca ulaştırıyordu.
.
Olasılık teorisinden de hareketle Laplance, Şeytan teorisini ortaya atmıştı.
.
Laplace bu teoriyi şu şekilde tanımlıyor:
“Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”
.
“Laplace’in Şeytanı” olarak bilinen bu teoride ‘Şeytan’ olarak tasvir edilen ise, evrendeki tüm gerçek bilgiye sahip canlı manasına geliyor.
.
Bu canlı sadece bir an için dahi evrendeki saf bilgiye ulaşabilirse, örneğin her bir atoma etkiyen kuvveti hesaplayabilirse veya düşünce hızını hesaplayabilirse tüm gerçek olasılıkları görebilir.
Ve doğru kararı verdiği takdirde (bunu gördüğü olasılıklardan en iyi olanı seçerek yapar) geleceğini kendisi belirler.
.
Bu teori bazı noktalarda bilim adamları tarafından kabul edilmemektedir.
Bazı bilim adamlarına göre bu durumda özgür irade yok sayılıyordu.
.
Şeytan, yani saf bilgiye ulaşan canlı, her şeyi bilerek hareket edecek ve özgür iradesini kullanmayacaktı.
Özgür iradeden söz edilebilmesi için ortada bazı bilinmeyenlerin olması gerekir ki kişi içgüdüleri ve kendi mantığıyla bir yol seçsin.
.
Ayrıca özgür iradeyi yok saydığımızı varsayarsak da saf bilgiye ulaşabilecek bir canlı dünya üzerinde yoktur.
.
Kısaca bu teori birçok yönden mantıksal açıklamalara sahip olsa da bahsi geçen şeytana, (yani o mutlak canlıya) ulaşmak mümkün olmadığından ispatlanması şu an için mümkün değildir.
.
Adamın teorisine göre her şey bilinebilir nitelikte.
Ben de buradan yola çıkarak yarın yapılacak seçimin sonuçlarının bilindiği konusunda şüpheye düştüm.
.
“Acaba?” dedim kendi kendime.
Eğer birileri bu “Laplace Şeytanı” olup formülü bulduysa, sonuçları bilir mi?
.
Aramızda oldukça fazla “Cin” olduğunu biliyorum da, “Şeytan” olup olmadığını da pazartesi günü hep beraber göreceğiz…
 
 
AYI RÜSTEM
Bir seçim arifesine daha geldik.
Yarın Türkiye’mizi 5 yıl yönetecek Cumhurbaşkanımızı seçmek için sandığa gideceğiz.
Hayırlı uğurlu olsun.
.
Seçim olunca bizim kahve her zamanki gibi.
Çeşitli görüşler yerlerini sabahtan aldı.
.
Telefonuna Mehter Marşı çaldıranlar bir köşede,
10. Yıl Marşı çaldıranlar diğer köşede.
.
Bir de ortada oturanlar var.
Onlar ne etliye, ne sütlüye karışıyor.
Sadece seçimi iyice ciddiye alıp, taraftar kazanmak isteyenlerden otlanıyorlar.
.
“Simit al, tost al, çay ısmarla” gibi isteklerle geçiştiriyorlar bu seçim kampanyasını.
.
BU kargaşa içinde epeyce yaşlı Kemalettin amca “Susun!” diye bağırdı.
Kahve birden ölüm sessizliğine büründü.
.
Kemalettin amca bastonuna dayanarak zorla ayağa kalktı.
Kalkmasına kalktı ama yarı hala oturuyor.
İki büklüm yani.
.
“Bana bakın” dedi.
“Saçmalamayı bırakın artık, yeter yahu!” diyerek sinirlendi.
“Siz de hiç akıl yok mu? Hiç mi düşünmüyorsunuz? Hiç mi kafanız çalışmıyor… Bu siyasetçiler sizleri parçalara ayırıp oylarınızı lüpletiyor. Adamların alacağı oylar garanti neredeyse. Gidin bakın parti genel merkezlerinde şöyle hesap yapıyorlardır: Şuradan 10 oy, buradan 5 oy… Nereden biliyorlar acaba? Sizin takım tutar gibi parti tutmanızdan kaynaklanmasın sakın? Size birbirleri hakkında söylediklerini unutun ve bir kenara koyun. Yok Milliyetçilikmiş, yok bilmem ne… Aklınızı çalıştırın. Yapılanlar ortada. Ülkenin durumu ortada. Gelecek ortada. Mukayese et. Aklına yatana oy ver, saplandığın kimseye değil… Akıllı olun, memleketi felakete sürüklemeyin…”
.
Kemalettin amca zorlukla yerine oturdu.
Bana seslendi:
“Rüstem oğlum, bana kahve yap şimdi…”
.
Bir müddet sessizlik oldu.
Millet birbirine baktı.
Arka taraflardan bir alkış sesi geldi.
Kahve ahalisi ona uydu ve şiddetli bir alkış koptu.
.
“Yaşa Kemalettin amca…”
“Nurol…”
“Helal sana…”
.
Uzun bir müddet sonra alkış sesi kesilince Yancı Piç Hayri oradan çıktı ve:
“Kemalettin Amca helal olsun sana. Ders verdin bu hödüklere… Körü körüne gidecekleri sandığa daha da bilinçli giderler artık. Ağzına sağlık…”
.
Bakalım bu seçimde ne olacak?
İnşallah “Keşke oy vermeseydim” dediğimiz biri yönetmez bizi.
Her şey hayırlısıyla.
Kahvede sessiz bir şekilde pazartesiyi merakla bekliyoruz…